AKP’de Erdoğan’ın hastalığına teşhis konuldu: “Gürtuna Sendromu”..
Oralarda havalar nasıl bilemem!..
Bizim buralarda termometre patlayacak!.. Seçim sıcağı iyice bastırdı.Nerdeyse gömlekleri çıkarıp gezeceğiz.
Hakan Fidan kapışmasının ardında AKP’deki fotoğraf cehennem kazanını andırıyor. Gül siyasete dönüyor mu? Hakan Fidan’ın kariyeri ne olacak? Davutoğlu ile nereye kadar? Gücünün doruğunda olan Erdoğan’ı daha ne olursa tatmin eder,? Öcalan ne olacak, evine ne zaman taşınacak?..
Sorular... Sorular.. Sorular...
Herkes birbirine diş biliyor. Gıcırtılar içerden dışarıya pek yansıtılmıyor. Çünkü, 7 Nisan’da YSK’ya gidecek milletvekili aday listesi bekleniyor. O gün saat 17:00’den sonra büyük gümbürtüler duyarsanız hiç şaşırmayın.
Hakan Fidan operasyonunda ezilen Ahmet Davutoğlu, seçimlere atanmış başbakan olarak girip seçilmiş başbakan olarak çıkmak istiyor. YSK’ya gidecek milletvekili listesinde kıyasıya bir rekabet yaşanıyor başbakanlık ile kaçaksaray arasında...
İki farklı liste için çalışmalar ayrı ayrı yapılıyor. Erdoğan özel ekibini İncek’de, Davutoğlu ise Gaziosmanpaşa’da çalıştırıyor. AKP kulislerinde, “listeyi YSK’ya götürecek olan Mustafa Şentop’un elindeki listede ön sıralarda Erdoğan’ın adamları olur ise bu listenin İncek’e, olmaz da Davutoğlununkiler olur ise Gaziosmanpaşa’ya ait olduğunu anlayacağız” deniyor.
Son günlerde her ne kadar Erdoğan’a açıktan yağ yaksa da Davutoğlu’nun iyice dağıldığı gözleniyor. “Başbakan”, söz geçiremediği Efkan Ala ile küsmüş, Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’ya da Başbakanlık uçağına binme yasağı koymuş. Üç dönemlikler ise ayrı bir alem. Çocuklarından başlayarak kendileri yerine yakınlarının listeye alınacağı vaat edilenler sabırla(!) bekliyor. Muhalif kulislere yanaşıyorlar “7 Nisan’ı bekliyoruz.Verilen sözler yerine getirilmezse siz esas muhalefeti o günden sonra görün” diye konuşuyorlar.
Ahmet Davutoğlu’na şamar üstüne şamar atan Erdoğan’ın rahatsızlıkları ise bitmemiş. Kaçaksaray’da konuşulanlara göre; “Erdoğan’ın emanetçi olarak gördüğü Hocadan ihanet göreceğine yönelik endişesi arttı” Çok manidar bir hatırlatma yapılıyor;
“Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Siirt’teki konuşma ve Akbil yolsuzluğundan ötürü terk etmek zorunda kaldığında cezaevi yolunda kararını vermiş ve koltuğu Ali Müfit Gürtuna’ya emanet etmişti. Emanetçi Gürtuna ise 1.5 yıl süre içinde Erdoğan’ın kabusu olmuş İçişleri Bakanlığı müfettişlerine büyük şehrin kapılarını sonuna kadar açmak suretiyle yolsuzluk dosyalarının incelenmesini sağlamıştı.”
Aynı şekilde Davutoğlu’nun da palazlandıktan sonra kendisine böyle bir kumpas kuracağını hesap eden Erdoğan’ın sarayda bakanlar kurulu toplantısında “tam bir patlama yaşadığı” söyleniyor.
Davutoğlu’nun Hakan Fidan, Beşir Atalay, Taner Yıldız gibi isimleri yanına alarak Erdoğan’a karşı güç kazanma hamlelerinden sıkılan Erdoğan’ın eski formüle döndüğü dile getiriliyor; “Numan Kurtulmuş’a aynı hakkın tanınması”...
Bir de madalyonun diğer yüzüne bakalım; Seçim öncesi anketlere çok güvenen ve bunun üzerinden siyaset yapan AKP’de bu kez durumlar çok farklı. Erdoğan’ın halen gölgesinden yürüyen AKP’ye yönelim giderek zayıflıyor. Kapalı devre anketlerden çıkan sonuç hiç iç açıcı değil belli ki, Erdoğan kürsüden “Kürt sorunu yoktur” demeye başladı. Milliyetçi-Muhafazakar oylar AKP’yi terk ediyor. Bunun farkındalar... Üstüne üstelik birde MHP öncülüğünde Milliyetçi-Muhafazakar oyları tek çatı altında birleştirmek için MHP-BBP-SP-DP ittifakına yönelik tabandan güçlü sesler yükseliyor. Tıpkı, rahmetli Türkeş’in yoğun çaba harcayarak 1991’de MÇP-RP-IDP ittifakı gibi bir ittifak; AKP’nin tüm ayarlarını bozacak durumda. 1980 darbesinin sağa-sola savurduğu Milliyetçi ve Muhafazakar partiler Türkeş ve Erbakan öncülüğünde rüşvet ve yolsuzluğa gömülmeye başlayan ANAP’a karşı 1991 Genel Seçimlerinde harekete geçmiş ve seçim ittifakıyla Meclis’te hak ettiği yeri almaya başarmıştı. Şimdi de durum farklı değil. İhanet çemberi içinde de sıkışmış vatandaş gidecek kapı arıyor. Bir sinerjinin oluşturulması şart. AKP/HDP/PKK/İMRALI/KANDİL/KCK birlikteliğine karşı MHP/BBP/SAADET/Demokrat Parti birlikteliği neden olmasın?.. Peki bu birlikteliğin olmasını arzu etmeyen AKP, ne tezgahlar çeviriyor farkında mısınız?..
MHP’YE YÖNELİK: *Yine milliyetçi bir söyleme geçildi. Kürt meselesi bitmiştir falan denilerek PKK’ya karşı kağıttan kaplan görüntüsü sergilenmeye başlandı. Seçim stratejisini milliyetçi oylar üzerine kuran AKP, MHP’ye bu oyların gitmemesi için elinden geleni yapıyor. *Ülkücü ve MHP’li isimlere vitrin adaylığı için teklifler yağdırılıyor.
SP’YE YÖNELİK: *Saadet tabanına büyük önem veren AKP, tıpkı 1991’deki gibi bir birleşmede kendisinden oyların kayacağını biliyor. Bu nedenle, Rahmetli Erbakan’ın çocuklarına vekillik önerisi geldi. Erbakan ismi üzerinden Saadet etkisizleştirilmek isteniyor. *Mevcut genel başkan yardımcılarının önemli bir kısmının çocuklarına, torunlarına varana dek iş verilmeye çalışılıyor, başbakanlıkta ve bakanlıklarda. Amaç, torunlar ve çocuklar üzerinden Saadet Partisi’nin içinin boşaltılması.
BBP’YE YÖNELİK: *BBP’nin Yazıcıoğlu ismi üzerinden sağladığı cazibeyi iyi bilen AKP, Rahmetlinin yakınlarına da teklif yağdırmaya çoktan başladı. *Melih Gökçek ve oğlu Osman Gökçek’in yürüttüğü faaliyetlerde önemli. Osmanlı spor diye bir şey icat edildi. Her yere Osmanlı spor taraftar dernekleri açılıyor. Osmanlı Ocakları var... ABD’de bile şubeleri olduğu konuşuluyor.. Oralara, iş sorunu yaşayan tüm “Alperen” ve “Ülkücüleri” doldurmaya başladılar. Tabii bunların ne kadarı gerçekte ülkücü emin değiliz ancak çevreye öyle lanse ediliyorlar. Amaç belli!..
21 Mart ve sonrası her açıdan çok önemli!..