AKP/AÇILIM/TEHDİT- 4
Erdoğan'ın "gerilim" siyaseti!..
İktidardan ana muhalefete kadar, Türk siyasetinin önemli bölümünün oy kaybıyla sağa-sola savrulduğu bir dönemde, devletin tüm olanaklarını elinde bulundurmasına rağmen erozyon yaşayan AKP, muhalif kesimleri daha da kışkırtacak bir stratejiye mi yöneldi?..
AKP, geçen hafta yapılan kurultayla birlikte yeni bir "gerilim" siyaseti için işaret fişeği mi çaktı acaba?..
Son aylarda yapılan anketlerle AKP muhalifi çevrelerin yürüttüğü karşıt propagandalar oy oranları açısından birbiriyle çatışırken, iktidar partisine yakın araştırma şirketlerinin sonuçlarında bile Erdoğan'ın partisinin taban kaybına işaret edilmesi bir şeylerin ters gittiğini net olarak gösteriyordu...
Bu gerçeğin karşısındaki aksi tablo ise sakın ola sizi heyecanlandırmasın-umutlandırmasın!..
Çünkü dünya siyasetinin tam tersine gelişmelerin neredeyse kaotik bir gelenek haline geldiği Türkiye'de (muhalefetin bir kesimi) bırakın yükselmeyi, ne yazık ki erozyon kaosunda çırpınmaktan bile kurtulamıyor!..
Örneğin; İYİ Parti oylarının yükseldiğine ilişkin araştırma şirketlerinin tespitleri varken, ülkenin en köklü partisi için bunu söylemek pek mümkün olamıyor...
Bu görüş yalnızca bize ya da CHP'yi yakından takip edenlere ait değil...
Anketlerde CHP'nin oylarının bazen yüzde 17, bazen yüzde 21 gösterilmesi gibi kahredici sonuçlar yukarıdaki "erozyon" iddiasının tek dayanağı sayılmamalı...
Ana muhalefet liderinin geçtiğimiz aylarda, "oyumuz yükselmiyor, bunun sebebi seçmen değil, biziz" şeklindeki itirafı da gösteriyor ki, son yıllarda ideolojik değişim içinde olmakla da eleştirilen parti yönetimi, CHP'yi ayakta tutan kemikleşmiş kitleyle bile çatışınca, dünyada belki de muhalefetin iktidar karşısında oy kaybetmesine tek örnek olacak vahim bir gidişatta çırpınmaktan kurtulamıyor...
Hele daha geçen haftalarda, Atatürk ve laiklik karşıtı Cihangir İslam'ı Saadet Partisi'nden transfer etmesine rağmen, Kılıçdaroğlu'nun, "partinin sağa-sola kaydığı iddiası asparagas" demesi toplumda büyük şaşkınlık yarattı...
Laik çevreleri kışkırtmak!.
Aslında amacımız, CHP'nin genel merkezi ve İstanbul il başkanlığı hattında açıkça dillendirilen, "oyumuz yükselmiyor-iktidara hazır değiliz" keşmekeşinin de yol açtığı ve bir yandan HDP'ye, diğer yandan sağcı, hatta dinci siyasetçilere (!!!) göz kırpan tuhaf siyasetine dikkat çekmek değil... Asıl mesele şu;
Laikliğin Anayasa'ya girişi ve hilafetin kaldırılmasının yıldönümlerinde, bir tweet atmaktan bile aciz kalan, Andımız konusunda (İYİ Parti kadar bile tepki göstermeyen) ancak tam bunun karşısında, Atatürk'e-Anıtkabir'e saldıranları transfer ederek tuhaf bir savrulma içine giren CHP, toplumu ne yazık ki hayal kırıklığına uğratıyor...
Bunun karşısında, AKP'nin tarikat ve cemaatlere, hatta dincilerin yanı sıra, terör operasyonları ile çatıştığı kesimlere (!!!) karşı öne çıkardığı sıcak yaklaşım ise çok dikkat çekici!..
Velhasıl, yazının başında "AKP, gerilim siyaseti için işaret fişeği mi çaktı" sorusunun çok önemli dayanakları var...
Bu tür sert-pervasız ve öfke uyandıran bir siyasetin öne çıkarılmasının da iki gerekçesi dikkat çekiyor; Biri, özellikle ana muhalefetin kendi tabanının beklentilerine zıt ideolojik yaklaşımlar yüzünden oyunu yükseltememesinin verdiği rahatlık, diğeri ise, içinden iki parti çıkan AKP'nin Atatürkçü-laik-sol kesimleri adeta kışkırtarak, muhafazakar ya da dinci çevrelerde yeni bir enerji yaratma çabası...
Erozyon, gerilim, seçenek...
Sivil toplum örgütlerinden cami imamlarına, öğretmenlerden İskilipli Atıf hayranı valilere kadar, her fanatik kesimden dışa vuran Atatürk-laiklik-Cumhuriyet karşıtı taarruzlardan da nemalanmak istiyor AKP!..
Böyle bir beklenti olmasaydı; bir yandan cumhuriyetin kuruluşunun 100'üncü yılı olan 2023'e ve "millî"liğe vurgu yaparken, diğer yandan da Andımız'ı ve devlet madalyalarındaki Atatürk siluetini yok sayabilir miydi AKP?..
Ya da, "olmasaydın da olurduk" şeklinde dinci gazetelere kışkırtıcı bir ilan veren Atatürk düşmanlarını MYK'sına alır mıydı Erdoğan?..
Üstelik AKP; Atatürk-Cumhuriyet-laiklik yanlılarına karşı yeni bir "gerilim" siyaseti başlatmamış olsaydı, politik tartışmalara yol açan Ayasofya imamına, sarık ve cübbe ile poz veren bir generale göz yumar mıydı, harp okullarında, irtica konusundaki duyarlılığı ortadan kaldırabilecek bir açmaz ya da kuşku yaratabilir miydi?..
Evet; Türk siyaseti her açıdan ideolojik sapmalara ve şahin siyasetine doğru hızla yol alırken, ne yazık ki sağdan sola kadar, (iktidardan ana muhalefete) siyasi cephelerin neredeyse tamamının asıl kaygısı (ne pahasına olursa olsun) oy kaybını giderebilmek...
Görelim bakalım, ideolojik sapmalar-taban erozyonu ve gerilim siyaseti üçgeninde hangi parti nereye savrulacak ve toplumda büyüyen "seçenek"sizlik sorunu ülkeyi nereye sürükleyecek?..