AKP, YSK'ya çöktü!..
Devlet kurumlarının, yargı kurumlarının vs.. vs'nin anayasa ve yasalara göre bağımsız olması gerekir geyiğine hiç girmek istemiyorum. İnanın bana!.. Ankara'da bazı devlet kurumlarının karıştığı herzeleri bilseniz mideniz bulanır fena halde kusarsınız. Şu anda adını vermeyeceğim söz konusu devlet kurumları (yönetici kılıklıları) -onların tabiriyle- "1 numara"nın oyuncağı ve maşası haline geldi. Pusulalarını devlet millet bekası için değil "1 numara"ya göre ayarlıyorlar. Gerisini getirmeden şimdilik buraya nokta koyuyorum.
Türk demokrasisi için göz bebeğimiz olan YSK'ya AKP/sarayın uyguladığı amansız baskıya somut bir örneği ile değinmek istiyorum. YSK, "1 numara"nın seçilme yasağının kaldırılması (Deniz Baykal'dan aldığı destekle) arifesinden bu yana ağır baskısına maruz kaldı. "1 numara" uyguladığı bazı enteresan yöntemlerle kendisine direnen YSK'da bazı gedikler açabildi. Demokrasi adına direnen bu surda açılan gedikler hiç bir zaman "1 numara"yı tam tatmin etmedi. O hepsini yutmak istedi. YSK'da benim Yeni mahallem olsun krizlerine girdi... Orada da yeni Fidanlar yeşerteyim istedi. YSK'daki Polat Alemdar'larıma "tak" diye emredeyim "şak" diye yapsınlar diye yanıp tutuştu. Çok da hakkını yememek lazım!.. "1 numara" 7 Haziran'daki süreçte emellerine büyük ölçüde ulaşmıştı. Kıvama getirmişti YSK'yı. 8 Haziran'da herkes koalisyon formüllerine kafa yorarken 10 Haziran'da kaleme aldığım "zamandan çalacaklar" başlıklı yazımda aldığı talimatla YSK'nın erken seçim hazırlıklarına başladığını yazdım. Daha 7 Haziran'ın resmî kesin sonuçları bile ilan edilmemişti. Sonra her şey gözler önünde apaçık cereyan etti. YSK, AKP/sarayın 1 Kasım projesine onay verdi. Bitti mi? Hayır!..
7 Haziran seçim sonuçları üzerinde milimetrik hesaplar yapan terör bölgesindeki sandıklar için yeni filmler kurgulayan AKP/sarayın bir acısı da yurt dışında kullanılan oylardı, o yüzden kaybedilen milletvekillikleriydi. Geçtiğimiz günlerde çok ilginç bir ziyaret yapıldı YSK'ya... Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru (Fehmi Koru'nun kardeşi) geldi. Öneri getirdi YSK üyelerine. Naci Koru, yurt dışındaki seçmen listesinin gümrüklerdeki gibi tek seçim listesi haline getirilmesini istediğini söyledi, şaşkın bakışları karşısında YSK üyelerinin. Şöyle izah etti;
"Yurt dışındaki vatandaşlar sadece kayıtlı oldukları yerde değil, istediği temsilcilikte oy kullansınlar..."
"Yasa masa, olmaz" dediler YSK üyeleri Koru'ya. Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, AKP/saray'dan aldığı sıkı talimatla bastırdı da bastırdı... Almanya'nın değişik eyaletlerinden verdiği örneklerle "Bizim falanca eyaletteki bir vatandaşımızı başka eyaletteki bir temsilciliğimize geldiğinde açıyoruz bilgisayarı bakıyoruz; kayıtlarda ismi varsa işlemini hemen hallediyoruz. Seçimde de böyle niye olmasın ki?.. Bizim yeterli bilişim alt yapımız var onu devreye sokarız... Yurt dışındaki vatandaşlar istediği yerde oy kullansınlar" dedi. Ne yazık ki!.. Elleri kolları bağlıydı YSK'cıların. "Dediğinizi yerine getirmek için o bahsettiğiniz bilişim yapısının bizde olması lazım. Yasa çıkarın" diye geri yolladılar Koru'yu...
Tabii ki; ben burada AKP/sarayın bir art niyetinin olduğunu düşünmüyorum!.. Daha önce görememişlerdir. Bakmışlar ki; kendi çıkardıkları yasa vatandaşa zorluk oluyor. İşi kolaylaştıralım demişlerdir!..
Şehit polisimizin vasiyetinde dediği gibi;
"Huzur içinde uyumaya devam edin"...
!..
Yeni Heronlar geliyor...
2 Eylül'de toplanan MGK'da alınan çok önemli bir kararla başlayalım. Sınır güvenliği ile ilgili uygulamaya konulan son kararlar gözden geçirilirken havadan yapılan gözetlemelerde etkinliğin artırılması için 10 yeni Heron'un daha alınmasına karar verildi. Bunda, yerli üretim olan ANKA'ların adaptasyon süreci için daha zamana ihtiyaç duyulması etkili oldu.
Acil yapılması istenen, PKK/KCK şehir yapılanmalarına karşı operasyona gelince; TSK, eller tetikte geri sayım için bekliyor. İktidar kulislerinde bunun için "Başbakan" Davutoğlu'nun geçtiğimiz günlerde gönderdiği Valilikleri yetkili kılan genelgenin yeterli olduğu iddia ediliyor.
Terör olaylarına karşı çok verimli olan EMASYA protokolünün devletten gelen tüm itirazlara rağmen Brüksel'e şirin görünmek uğruna AKP iktidarı tarafından çöpe atıldığını tekrar hatırlatırım. O nedenle, söz konusu genelge içi boş bir genelge. Valiliklere verilen sözde yetkinin altı boş. EMASYA kaldırıldığı için kanuni alt yapısı yok. Kanuni dayanağı olmadan Valilerin vereceği her emir TSK'da zaten var olan "teröristlerle mücadele eden yargılanır ve içeri tıkılır" kaygısını artıracaktır. Siyasetçilerin işlerine geldiği zaman nasıl yön değiştirdiklerine dair -28 Şubat yargılamaları- gibi daha çok örnekler verebilirim.
6/7 Ekim kalkışmalarında sahaya indirilen birliklerimizde "gün gelir bu yüzden yargılanır mıyız" şüphesini de çok net bilenlerdenim.
TSK'ya naçizane tavsiyem;
1 Kasım kumpasını yemeyin. Aman ha, işinizi mutlaka ve de mutlaka sağlam kazığa bağlayın. Sizler bu milletin yegane güvencesisiniz. TSK, bazı siyasetçiler gibi 2 ayda bir "aldatılmışım" diyemez!..