AKP Milletvekili İhsan Şener’e açık mektuptur
TBMM İnsan Hakları Alt Komisyonu’nda yapmış olduğunuz konuşmada “Belki bunlar tartışılacak ama mesela Yunan tarihinde bir Ege Savaşı yok. Bunu biliyor musunuz? Yunan tarihinde Ege’de Türklerle bir savaş yok. Bizim tarihimizin en önemli savaşlarından biri Yunanlılara karşı verilmiş olan savaştır. Biz Milli Güvenlik Akademisi’nde oralardaki şehitlikleri dolaştık. Bütün şehitlikler temsili. Bunlar çok önemli, anlayış olarak bir yere gelmek istiyorum. Burada Ankara Hükümetinin meşruiyetiyle bazı şeyler yapılmış süreç içinde bazı şeyler” demiştiniz.
Ben bilmiyordum, siz de bana öğretecektiniz. Size “Sayın milletvekili, ne olur bunları, amatörlerle konuşun. Ama ben bir profesyonelim. Mesleğimi de iyi bilirim” cevabını vermiştim. Birkaç günden buyana iddianız basında tartışılmasına rağmen hâlâ sözlerinizin arkasında duran bir tavrı sergilemiyorsunuz. Konuşmanızda Batı Trakya Türklerinin unutulmaz lideri Sadık Ahmet ile de Yunan belgelerini incelediğinizi ve Yunan Ordusu’nun Ege bölgesinde savaştığına dair bir şey bulamadığınızı söylemiştiniz. Sadık Ahmet’in ruhunun kendi isminin böyle bir asılsız suçlamaya alet edilmesinden dolayı acı ile kıvrandığına eminim.
Ancak gelelim, incelediğinizi söylediğiniz Yunan belgelerine: Halen “Yunan Ordusu’nun Küçük Asya Felaketi” adlı bir doçentlik tezi hazırlayan Dr. Murat Köylü, yolladığı bilgi notunda şöyle diyor: “Türk Ordusu’nun Ağustos 1922’de Yunan kvvetlerini düşürdüğü vahim durum ile Eritrea’ya çekilen bu kuvvetler arasında Çeşme dolaylarındaki isyankar olaylar Yunan ordusu Sakız ve Midilli’ye çıktıktan sonra daha ciddi bir şekil aldı. 22 Eylül’de Sakız’da kurulan üç kişilik ihtilal komite başkanlığına Albay Gonadas getirildi. 26 Eylül’de ihtilalcileri taşıyan gemi Lavriu limanına vasıl oldu. Aynı anda Yunan hükümetine gönderilen bir nota ile;
1. Kralın tahttan feragat ederek yerini veliahta bırakmasını.
2. Süratle Millet Meclisi’nin dağıtılmasını. İtilaf devletlerinin desteğine mazhar olabilecek tarafsız bir hükümetin kurulmasını ve halkın oyunun sağlanması için süratle seçime gidilmesini.
3. Süratle Trakya Ordusu’nun takviyesini. (Türk Ordusu’nun İzmir’den sonra Trakya üzerinden Atina’ya kadar geleceklerine inanıyorlardı, bu en büyük korkularıydı.)
Ertesi gün yani 27 Eylül’de Kral Konstantin, kardeş kanı dökülmesinin müsebbibi olmayı arzulamadığından veliaht Georgios leyhinde tahttan feragat ederek aynı gün bu kararı bir bildiri ile Yunan halkına açıkladı. (Aralık 1922’de İtalya’nın Polermo şehrinde kalp krizinden öldü.)
28 Eylül günü Dimitrios Gunaris (Başbakan), Pedros Brodopaptakis (Savunma Bakanı), Nikolaos Stratos (Gunaris’den sonraki başbakan), Yeorghios Baklacis, eski sefer orduları komutanı Yeorghios Hacı Anesti, Tümamiral Mihayil Gudas, Tümgeneral Ksendfon Stratikos tevkif edilerek hapse atıldı.
14 gün süren muhakemeden sonra askeri mahkeme 27 Kasım tarihli kararı ile Dimitrios Gunaris, Pedros Brodopaptakis, Nikolaos Stratos, Yeorghios Baklacis, Yeorghios Hacı Anesti, Nikolaos Thotokis’i ölüm cezasına mahkûm etti. Mahkûmiyet kararı verildikten sonra aynı gün 5 saat sonra saat 11.30’da cezalar infaz edildi. (Yunan Genelkurmay Başkanlığı, Beynelmilel Askeri Tarihi, 1919-1922 Küçük Asya Seferinin özetlenmiş Tarihi, Yunan Askeri Tarih İdaresi Yayını, Atina 1967)” Bu olay halen Yunanistan’da 6’lar olarak anılır. Demek ki Yunanlılar, hiç olmayan bir savaşın sonunda “vatana ihanet”le suçlayarak kendi siyasetçi ve generallerini boşuna asmışlar.
Gelelim Yunan askeri belgelerine. Bir: General K. Nider, Küçük Asya Harekatı I. Devre, (basılmamış müsvedde eser), (çev. Piyade Asteğmen Lefter Ksontoplos), Atine 1928; İki: Korgeneral Victor Dusmanis, Küçük Asya harekatının İç Yüzü, (çev. Teğmen Hristo Etorun) Pisros yayınevi, Atina 1928; Üç: Yunan Genelkurmay Başkanlığı Beynelmilel Askeri Tarih, “1919-1922 Küçük Asya Seferinin Özetlenmiş Tarihi” (Askeri Tarih İdaresi Yayını, Atine 1967). Liste uzayıp gidiyor ancak ben yoruldum. Bu Yunanca eserlerin tamamı Türkçeye tercüme edilmiş şekilde ve orijinalleri ile Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi’nde bulunuyor.
İnkılap tarihi doktoru İhsan Şener’in yapması gereken şey, sözlerini geri almak, şehitlerimiz, gazilerimiz, TBMM ve Türk Ordusu’ndan özür dilemektir.