Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

AKP-MHP “fiilî koalisyonu” 4 Kasım’da sona erecek

Siyasal İletişim Ofisi(SİLO)’nin 1-9 Ekim 2012 tarihleri arasında yaptığı ’Türkiye Siyasal Durum Araştırması’nda ortaya çıkan sonuçlar önümüzdeki döneme dâir çok önemli veriler ortaya koyuyor.
Bunlar içinde test olacak olan en önemli verilerden bazıları ise 4 Kasım’daki MHP Kongresine dair olanlar. Söz konusu araştırmada seçmene sorulan, “MHP’nin bazı politikalarda AKP’ye destek vermesinden hangi parti kazançlı çıkar?” şeklindeki soruya, “AKP kazançlı çıkar” diyenlerin oranı yüzde 42.9’dur.
MHP tabanında, AKP’ye verilen desteğin ülkenin çıkarına olacağını söyleyenlerin oranı 25.3 iken, AKP tabanında ise bu oran yüzde 35.4’tür.
AKP’ye verdiği destek konusunda ’başarılı’(!) bulunan MHP muhalefet çalışmalarında ancak yüzde 8,9’luk bir oranda başarılı bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanı kim olsun sorusuna seçmenin verdiği cevaplar arasında Devlet Bahçeli’nin aldığı oy oranı ise yalnıza yüzde 2.1.
Daha önce MHP’ye oy vermiş olanlara tekrar MHP’ye oy verebilmeleri için “ne olması” gerektiği sorulmuş ve yüzde 40 oranla “Genel Başkanın değişmesi” talebiyle karşılaşılmıştır. Bunu yüzde 20,7’yle “Yeni projeler üretmesi” ve yüzde 18,2’yle de “Asıl fikrine-ideolojisine sahip çıkması” istekleri izlemiştir.
Bu veriler ve istatistikler üzerinden aynı zamanda 4 Kasım’da yapılacak olan MHP kongresinin neticelerini de okuyabiliriz, son 10 yıllık MHP yönetiminin içler acısı hâlini de tabii.
Geçtiğimiz hafta, Başbakan’ın “Devlet Bahçeli ile çalışmaktan çok memnunuz, MHP kongresinden bu yönde bir sonuç çıkmasını arzu etmekteyiz” şeklindeki medyaya yansıyan açıklamasına MHP Genel Merkezinden ’ret’ veya ’teşekkür’ kabîlinden hiçbir tepki gelmemesi ve her zamanki mânidar suskunluğu, MHP Genel Merkezinin içinde bulunduğu çaresizliğin en büyük işaretiydi. Başbakan’ın, fiili başbakan yardımcısı gibi siyaset yapan Devlet Bahçeli’yi kaybetme endişesi anlaşılabilir bir endişedir. Fakat on yıllık ’muvazaalı muhalefet partisi’ görünümü ülkücüler için bir zilletten öte bir anlam taşımaz. Tabiatıyla 4 Kasım MHP kongresi aynı zamanda MHP için fiilî koalisyon ortağı kimliğinin sona ereceği gün olacaktır. Hükümetin kendi içindeki bir iç karışıklığın ihtimâli karşısında bile haşyet ile titreyip “ülkede kaos olur” diyerek yüksek endişelerini kamuoyu ile paylaşan Devlet Bahçeli, bu acınası tablonun başlıca mimarıdır.
AKP her köşeye sıkıştığında muvazzaf bir görev adamı gibi iktidara can simidi atan Devlet Bahçeli bu kötü tablonun başlıca mimarıdır.
Seçimlerde ’baraj kenarında’ piknik yapan bir muhalefet partisi olarak MHP’yi muvazaalı bir muhalefet partisi durumuna düşüren Devlet Bahçeli bu ayıplı tablonun başlıca mimarıdır.
Abdullah Gül’ü köşke taşıyan Devlet Bahçeli bu şahsiyetsiz tablonun başlıca mimarıdır.
Bilgisi kendisine çok öncelerden ulaşmasına rağmen gerekli tedbirleri almayarak, disiplin kurullarını harekete geçirmeyerek, gerekli ihraçları yapmayarak, Ülkücülerin başını öne eğdiren azgın teke tablosunun başlıca mimarı Devlet Bahçeli’dir.
İktidarın yerel seçimler yasasının bölünme tehlikesi içerdiğini söyleyip, Başbakanın yerel seçimlerin öne alınması teklifini, teklif daha ajanslara düşmeden kabul eden ve gereğini yapacağını söyleyen Devlet Bahçeli bu çelişkili tablonun başlıca mimarıdır. Muhalefet partisine muhalefet yapmaktan iktidara muhalefet yapmaya fırsat bulmayan Devlet Bahçeli bu garâbet tablosunun başlıca mimarıdır.
Liyâkatsizliğe uydurulmuş bir ’bilgelik masalı’nın trajik bir hikayesidir aslında bu. Bu masalın başlıca trajedisi ve artık gittikçe komediye dönüşen tarafı Devlet Bahçeli’dir.
MHP câmiası artık bu tablonun sıkıntısını çekmekten usanmıştır.
MHP 4 Kasım Kongresi ile birlikte bir öze dönüş ve bir tecdit ve bir ’gönül seferberliği’ iklimine ve mesâisine kavuşmalıdır.
MHP 4 Kasım Kongresi ile birlikte, liyâkatin esas alındığı bir idâri mekanizmaya kavuşmalıdır.
MHP 4 Kasım Kongresi ile birlikte, taşıdıkları sıfatların aynı zamanda kendileri için bir ’ahlâkî pranga’ olduğunun şuurundaki kadroların idâresine kavuşmalıdır. MHP 4 Kasım Kongresi ile birlikte, sahip olduğu gücün ilâ nihâye olmadığını, güçlerini isimlerinin önündeki sıfatlardan değil, hizmet etmekle izzet ve şeref buldukları ideallerine yakınlıktan aldığının şuurunu ve vakarını bilen kadroların yönetimine kavuşmalıdır.
MHP 4 Kasım Kongresi ile birlikte, fildişi kulede oturan değil, teşkilatlarda hareketin çilesini çeken bütün yöneticilerine ve camiasına saygı duyacak, teşkilatlarıyla istişarelerini sürekli kılacak, kapısı bütün teşkilat yöneticilerine açık bir Genel Merkez yönetimine kavuşmalıdır.
MHP 4 Kasım Kongresi ile birlikte, tek başına bir iktidarı hedefleyen bir vizyona kavuşmalıdır.
4 Kasım, ülkücülerin “Yeter, MHP iki dudak arasından sâdır olan bilgelik masallarıyla değil, kendi fikriyâtımız ile yönetilmelidir” diyerek iradelerini sandıktan çıkaracakları gün olacaktır.
4 Kasım Kongresi, aynı zamanda MHP’nin tek başına iktidar yürüyüşünün ilk adımı olacaktır...

Yazarın Diğer Yazıları