AKP, İstanbul'u işte böyle kuşatıyor...
Bugünlerde İstanbul'un fethinin yıldönümü kutlanıyor ya; işte o kuşatma bile, AKP'nin 23 Haziran seçimleri nedeniyle İstanbul'da daha önce sandığa gitmeyen yüzbinlerce seçmeni çembere alma stratejisinin yanında gölgede kalıyor!!!
Devlet, bürokrasi, siyaset, kaymakamlar, belediye başkanları, sivil toplum örgütleri, tarikat ve cemaatler, şeyhler- şıhlar- mollalar, kanaat önderleri, müteahhitler ve müritler dört koldan bir "siyasi kuşatma" yürütüyor İstanbul'da...
Dikkat ederseniz, Erdoğan 31 Mart seçimlerine oranla henüz ortada görünmüyor... Binali Yıldırım dışında da AKP'liler meydanlarda, çarşıda- pazarda pek dolaşmıyor...
Çünkü AKP adayının meydanlarda genellikle tek başına dolaşması aynı zamanda perde gerisinde yürütülen bir sessiz operasyonu karartma amacı da taşıyor!..
Peki, 31 Mart seçimlerinde sandığa gitmeyen ve 23 Haziran'ın kaderini belirleyecek olan 1.6 milyon yurttaş nasıl kuşatılıyor?..
AKP'nin bu konuda yürüttüğü strateji "adam adama markaj" yöntemini bile aşmış durumda...
İktidar, aşiret üzerinden aileleri, imamlar üzerinden ise bireyleri kontrol altında tutmak için yurdun ücra köşelerinden akrabalık bağlarını kullanıyor, muhtarlar, belediye başkanları, il ve ilçe başkanları her seçmen için tek tek devreye giriyor...
AKP'ye oy verme potansiyelindeki aileler bir yandan dini telkinlerle, diğer yandan siyasi hipnozla ve en sonunda da ekonomik desteklerle iktidar tarafına çekilmeye çalışılıyor...
İşte bu strateji için AKP'nin Anadolu kadrolarından oluşan binlerce kişi teyyakkuz halinde, ellerinde listelerle birebir markaja çalışıyor... AKP'nin mahalle temsicilikleri sahura kadar açık tutuluyor...
Mobil timler devrede...
Kimi kaynaklara göre 300, kimi kaynaklara göre de 600'den fazla "Melle" olarak bilinen medrese kökenli din adamı da AKP'nin Doğu ve Güneydoğu milletvekilleri ve belediye başkanları tarafından İstanbul'a taşındı... Bunların sayıları giderek artıyor...
Melleler; Güngören, Bağcılar, Avcılar, Esenyurt, Fatih, Ümraniye, Çekmeköy, Bayrampaşa, Sancaktepe, Esenler, Sultanbeyli, Gaziosmanpaşa gibi muhafazakar tabanın etkili olduğu bölgelerde iftar ortamları da kullanılarak oy kullanmayan seçmenlere birebir telkinde bulunuyor...
Özellikle Kürt kökenli seçmenler üzerinde yoğunlaşan "Melle"ler (Molla) bazen seçmenlere kendi hazırladıkları muskaları veriyor, bazen de özellikle Siirt- Tillo bölgesi ile Mardin, Urfa, Adıyaman, Bitlis, Erzurum yöresinde molla ve şeyhlerin mezarlarından getirdikleri toprakları "teberik" adı altında dağıtıyor!!!
Medrese kökenli hocaların bir bölümü ise Kuran üzerine yemin ettirerek seçmenlere İstanbul'un kaybedilmesinin "dini faaliyetler açısından da aksaklığa" yolaçacağını söylüyor, telefon bağlantısı kurdukları Anadolu'daki akrabalar üzerinden bireylere baskıyı arttırıyor...
Özel araçlarla, sokak sokak gezdirilen "Melle"lere, dini ve siyasi kanat önderleriyle şehir dernekleri yöneticilerine AKP'li milletvekilleri, belediye başkanları ya da parti yetkilileri eşlik ediyor... Sorunları çözmek için ise "mobil tim"ler hazır halde bekletiliyor...
Örneğin; sandığa gitmeyen en az 5 seçmeni olan evlerde yurttaşların emlak vergilerinden ödenmemiş su, elektrik, doğalgaz faturalarına kadar borçları anında internet üzerinden" kapatılıyor, ailelere gıda yardımı yapılıyor, belediyelerdeki sorunları da çözülüyor...
Bu arada oy kullanmayan "kalabalık aileler"den birer kişiye "iş" sözü veriliyor ya da anında İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AKP'li ilçe belediyeleri ve yan kuruluşlarıyla iktidara yakın şirketlerde istihdam ediliyor...
"Melle", mürit, teyakkuz!..
İstanbul'un 6 ilçesini dolaşırken gördük ki; Anadolu'daki il ve büyükşehir belediyeleri de Ramazan ayını fırsat bularak TIR'lar dolusu onbinlerce gıda paketini AKP tabanının güçlü olduğu bölgelerde yoksullara dağıtmaya devam ediyor, vatandaşın gönlünü kazanmaya çalışıyor...
Anadolu dernekleri üzerinden yürütülen operasyonun bir başka ayağı ise İstanbul'daki "yöre dernekleri" ve vakıfların güçlendirilmesini hedef alıyor...
Belediyelerle AKP'li işadamları bu tür dernek ve vakıfların kira, elektrik, su borçlarının yanı sıra mobilya, bilgisayar, araç- gereç gibi gereksinimlerini karşılıyor ve bunlar üzerinden özellikle sandığa gitmeyen seçmenlere ulaşılıyor, ikna edilmeleri sağlanıyor...
Ankara'daki önemli bir kamuoyu araştırma kuruluşunun saptamalarına göre de; hükümet, müritler ve din adamlarını yerel seçimde daha etkin hale getirebilmek için tarikat ve cemaatlere bürokraside kadrolar açıyor, yönetim kurullarına atamalar yapıyor, devletteki memurlarını üst kadrolara terfi ettiriyor...
İşte bu çabalar da Anadolu derneklerinin seçmen üzerindeki baskısını yoğunlaştırmakta kullanıyor...
AKP'nin Anadolu'daki belediye başkanları, il, ilçe, belde başkanları hatta etkili yönetim kurulu üyeleri de 23 Haziran'daki seçim için Silivri'den Şile'ye kadar dolaşarak sandığa gitmeyen seçmenlere ulaşma devam ediyor... İstanbul köylerindeki iftar programlarını belediyeler finans ediyor...
Erdoğan'ın Ankara'da ağırladığı ve bir bölümünü yurt dışına gönderdiği, Anadolu'nun her köşesinden muhtarların seferber edildiği seçmeni kuşatma operasyonunun bayramla birlikte daha da yoğunlaşacağı görülüyor.
Ancak AKP seçmeninin bir bölümü de Ekrem İmamoğlu'na haksızlık yapıldığının farkında... Bu saptama CHP'li adayı önde gösteren anketlere katılanların yanıtlarından da dışa vuruyor...
Asıl gerçeğe gelince... Seçmeni kuşatma stratejisinde teyakkuz halinde olunması ve tüm olanakların seferber edilmesi AKP'nin aslında 23 Haziran konusunda nasıl kaygılı ve panik içinde olduğunu da gösteriyor...
Yani; ne yapılırsa yapılsın, ülkenin içinde bulunduğu kötü sosyo-ekonomik koşullara ve İmamoğlu'nu hedef alan siyasi oyunlara yönelik tepkiler, "yoksullaştır-köleleştir" stratejisinin AKP'ye eskisi gibi yaramayacağını kanıtlıyor...