AKP Hükümetinin Suriye Politikasının sonucu: PKK komşumuz (1)
Suriye’de iç çatışma 10 Temmuz 2012 sonrasında iç savaşa dönüşme noktasını aşmış bulunuyor. Esad rejiminin iç çekirdeğini oluşturan Savunma Bakanı Davud Rajha, Savunma Bakan Yardımcısı ve Esad ailesinin damadı Asaf Şevket, E. Genelkurmay Başkanı ve isyan sonrasında kriz yönetiminden sorumlu Hasan Türkmen, İstihbarat Başkanı Hişam Bahtiyar 18 Temmuz’da bombalı bir saldırı ile öldürülmüşlerdir. Bu saldırı ve öncesindeki günlerde çatışmaların tırmanarak Şam’a sıçramış olması ve bazı bölgelerde güvenlik güçlerinin denetimi yitirmesi iç savaşın temel ölçütleri olarak kabul edilebilir.
Önümüzdeki günlerde Esad rejimine bağlı güçler bir karşı hamle ile dengeyi tekrar rejim lehine değiştirseler de Suriye her geçen gün biraz daha iç savaşa sürükleniyor. Çünkü muhalefet Esad rejimini devirebilecek güçte değil ise de, Esad rejimi de kapsamlı bir dış desteğe sahip olan muhalefeti yok edecek/denetim altına alabilecek güce sahip değil.
Suriye iç savaşından en kazançlı çıkacak etnik grubun Suriye Kürtleri ve en kazançlı çıkacak oluşumun ise PKK olduğu görülüyor. Terör örgütünün bu sonuca 2011 ilkbaharında vardığı anlaşılıyor. PKK, Arap Baharının Suriye’ye ulaşması sonrasında Oslo müzakerelerinde elde ettiklerinden daha fazlasını elde edeceği inancı ile müzakere sürecini terk ederek terörü tekrar tırmandırdı. Tahran’ın da teşviki ile Esad rejimine destek vermek amacı ile Suriye’de yeniden örgütlenen PKK, Esad sonrasında Kuzey Suriye’de kendi alanını oluşturarak hem bir yandan Kuzey Irak’ın Kuzey Suriye’yi ekleyerek bu durumun yaratacağı sinerjiyi, Türkiye içine yansıtarak Ankara’yı daha derinden sarsmayı plandı.
Suriye’de Kürtler, 22 milyon 500 olan Suriye nüfusunun yüzde 9’unu oluşturmaktadır. Kürt etnik nüfusu büyük ölçüde Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırında, ancak dağınık bir şekilde yerleşmiştir.
Kürtler, Türkmenler ile birlikte Suriye’de en dışlanmış etnik grup niteliğine sahip olmuşlardır. İki yüz bin Kürt 6 Nisan 2011’e kadar Suriye’de vatansız konumunda denilebilecek bir hukuki statüde yaşamaya mahkûm edilmiştir. Ancak BAAS sistemi özellikle 1980’lerden itibaren Suriye Kürtlerinin temsil ettiği memnuniyetsizlik potansiyelini Türkiye’ye karşı kullanmayı başarmıştır.
PKK’nın Suriye Kürtleri arasında politik-ideolojik çalışma yapmasının önünü açan ve kolaylaştıran Şam rejimi, PKK’nın dağ kadrolarına katılımı da teşvik etmiştir. Böylece Suriye bir yandan denetim altında tuttuğu Lübnan’daki Bekaa Vadisi’nde PKK’nın ana karargâhı kurmasını izin verir, Abdullah Öcalan’ın Şam’da yaşamasını sağlar iken, Suriye Kürtlerini de Türkiye’ye karşı sürdürdüğü dolaylı savaşta Türk Ordusuna imha ettirmiştir. Öte yandan PKK ise Suriye Kürtleri arasında yaptığı siyasi faaliyetler neticesinde Suriye Kürtleri arasında güçlü bir sosyal taban oluşturmuştur. Abdullah Öcalan’ın Suriye’den ayrılmasından çok sonra 2003’de PKK Suriye’de Demokratik Birlik Partisi (DBP veya Kürtçe kısaltma ile PYD) adlı bir parti kurmuştur.
Suriye’deki gerek PKK-DBP gerek, Barzani yanlısı siyasal partiler/oluşumların oluşturduğu Kürt Ulusal Konseyi, Türkiye karşıtı bir karaktere sahiptirler. Anılan bu partiler Türkiye karşıtı tavırlarını Suriye Milli Muhalefeti’nin Türkiye’deki toplantılarına katılmayarak ya da katıldıkları toplantıları protesto edip ayrılarak göstermişlerdir. Mart 2011’de başlayan isyanın ilk gününden bugüne değin Suriye’deki Kürt partileri bir yandan Şam rejimi ile temas içinde bulunmuş öte yandan muhalefet ile görüşmelerini sürdürmüşlerdir.
Suriye’deki Kürt partileri arasında da isyan sürecinde bir bölünme gerçekleşmiştir. PKK-DBP bir temel çizgiyi oluştururken, Barzani Suriye Kürt Ulusal Konseyi’ne üye olan partileri desteklemiştir. Türkiye ve batı ise Suriye Milli Konseyine katılan Kürt grupları desteklemişlerdir. Bu üçe bölünme 9-10 Temmuz 2012’de Mesud Barzani’nin Erbil’de liderliğinde gerçekleştirilen toplantı ile ortadan kaldırılmıştır. Toplantının en önemli sonucu PKK-DBP’nin de bu toplantıya katılması ve diğer partiler ile uzlaşmasıdır. Böylece, aslında Barzani’nin KDP’si ile PKK arasında Suriye konusunda temel bir uzlaşma gerçekleşmiştir.
Oysa AKP Hükümeti Barzani’den PKK-DBP’nin Kuzey Suriye’deki etkinliği kırması için ricacı olmuştur. Ancak Barzani, Kuzey Irak’ta PKK’yı yok etmeyi asla düşünmediği gibi, Kuzey Suriye’de de PKK’nın etkinliğini kırmak gibi Kürt milliyetçisi mantığa ters bir adımı atmamıştır. Toplantından Suriye Kürt partilerinin Esad rejimine karşı ortak hareket etme kararı çıkmıştır.
(Konuya yarın devam edeceğiz)