AKP Feshâne’yi kapatabilecek mi?
Fes kullanımı ortadan kalkalı neredeyse yüz yıl olmasına rağmen, “İnadım inat, fesim iki kanat” diyerek imâlata devam eden Feshâne-i Âmire’nin artık kapatılması AKP hükümetinin gündeminde. Başbakanın, “Mor püsküllü fesimiz kusur kalsın” diyerek başlattığı tartışma günden güne alevlenerek ivme kazanırken, Feshâne idârecileri de, “Mor püsküllü fesle gezerim, elbisem kirlenmiş paslı gezerim, vatan elden gidiyor yaslı gezerim” türküsüyle ağıtlar yakarak, yaşlı gözlerle üretime devam etmekte. Fes giyen öğrenicilerin, “Başarılarımızı ve şampiyonluklarımızı giydiğimiz feslere borçluyuz” açıklamaları ve ailelerinin “Aman şu fes bizim oğlana bir yakışıyor ki...” türünden açıklamalarının yer aldığı dramalar ekranlarda ve gazetelerde boy gösterip, AKP içindeki bazı milletvekillerinin fes lehindeki açıklamaları ve tweetleri zaten asâbî olan Başbakanı çileden çıkartmış olmalı ki, hızını alamayıp yeni kapatma kararlarının arifesinde olduğunu açıkladı.
Kulislerde konuşulanlara göre Başbakan, Feshâne’nin ardından Kağıthâne’nin kapatılması için de hazırlıklara başlanılması tâlimatını vermiş bile kurmaylarına. “Ben SEKA’yı bile özelleştirdim yok pahasına, ne o kardeşim İstanbul’un ortasında Kağıthâne Mağıthâne, derhal kapatın orayı da” demiş. Bakan Suat Kılıç, “Efendim orası artık bir semt adı, o Kağıthâne Bizans döneminde varmış orada” demeye kalkmış, Başbakan, “Bak Suat, zaten elimin tersindesin kodum mu oturturum. Bizans döneminden kalmaymış bir de o Kağıthâne, ulan biz Osmanlıyız ne Bizans’ı, kapatmakla kalmayın, TOKİ’ye söyleyin yerle bir etsin orayı” demiş.
Hüseyin Çelik, bakmış ki Suat Kılıç’a okkalı bir beş kardeş geliyor, hemen müdahale etmiş, “Sayın Başbakanım, aslına bakarsanız, her zamanki gibi isâbet buyurdunuz, el atmışken şu Tâlimhâneyi hallediversek yüksek tâlimatlarınızla ne de güzel olur” diye girmiş araya. “Âlâa” demiş Başbakan, “Zaten adında meymenet yok oranın, ne demekmiş Tâlimhane, neyin tâlimini yapacaksınız Taksim’in göbeğinde? Üstelik ayaklanma yeri orası, haftalarca canıma okudular, camiye ayakkabıyla girdiler, camide içki içtiler, camileri ahır yaptılar, Allah bilir darbe hazırlıkları bile orada yapılıyordur, orayı da hakk ile yeksân edin ki izi bile kalmasın, ismini de silin kitaplardan, haritalardan, ansiklopedilerden, arşivlerden” demiş...
Egemen Bağış, “Efendim, Talimhâne binası zaten yıkılalı yetmiş üç yıl oldu, hani oraya AVM felân yapacaktık, kıyâmeti kopardı ya bu Geziciler, işte orası Tâlimhâne” demiş. Demiş demesine de, dediğine diyeceğine pişmân olmuş.. “Bak Egemen, lisan biliyorsun, komiklikler edip beni güldürüyorsun, ama gözünün yaşına bakmam çakarım tokadı. Ben bilmiyor muyum sanki neresi olduğunu, iki de bir lâfa karışma, sen git birkaç tweet at” diye öyle bir azarlamış ki, Egemen Bağış çâreyi Divan Otel’e sığınmakta bulmuş.
Başbakanın sinirlerinin çok yıprandığını gören Bülent Arınç’ın, “Bak Tayyip kardeşim, geçenlerde bu Feshâne’nin kapatılması mevzuundan dolayı beni ortalık yerde rencide ettin ama ben yine de kıyamıyorum sana, yeter ki sen iste, ne Tophâne, ne Darphâne, ne Mumhâne, ne Saraçhâne, ne Azaphâne, ne Şişhâne, ne Kalenderhâne ne Gasilhâne bırakırız ortada, alimallah yıkar yakarız oraları” diyerek elini omzuna koymuş Başbakanın... Bu durumdan oldukça mütehassıs olan Başbakan, “Berâber yürüdük biz bu yollarda, berâber de ağlarız be Bülent abi, gözünün çapağını yerim senin” demiş ve başlamışlar birlikte
ağlamaya...
***
Günlerdir Türkiye gündemini meşgûl eden dershanelerin kapatılması tartışmalarını izlerken, aklıma hep Yiğit Özgür’ün bir karikatürü geliyor.
Kafasında klasik hunisiyle bir deli dükkâna giriyor, “İyi günler, tek ucu b..lu değnek var mı?” diye soruyor. Dükkân sahibi de, “Valla takımı bozamıyoruz kardeş” diye cevap veriyor...
Ne Başbakanın kapatma kararının kaynağı eğitimin ıslahı, ne de dershânelerin kapatılması tartışmalarının odağındaki cemaatin, eğitim savunmaları sahih ve inandırıcı.
Başbakan, otoritesini ve devletin idâresini paylaşmak istemiyor ve cemaati insan fideliğinden, yani kalbinden vuruyor dershanelerle, cemaat ise güç uğruna hükümeti on yıldır kayıtsız şartsız desteklemesinin bedelini ödüyor.
İki uçlu bir değnek bu...