AKP, çöp konteynerinde neyi gizliyor?..
Hani, "hem suçlu, hem güçlü" derler ya?.. Hani, "suçunu bastırmak" deyimi vardır ya?..
Ve de hani, "gerçekleri hasıraltı etmek" deyimi var ya, işte Türkiye'de, sosyo-ekonomik çıkmazların karanlık dehlizinde yaşanan girdapları "perdelemek" için bu yöntemlere de başvuruyor siyasetin ikiyüzlü hücreleri...
Oysa yaşamın içerisinde gizlenen o kadar derin çarpıklıklar var ki, ne yapılırsa yapılsın kapatılacak gibi değil?..
Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı siyasal baskının toplumu esaret altına aldığı bir süreçte, "yoksullaştır-köleleştir" stratejisinin acı gerçekleri bu çarpıklıkları yeterince deşifre ediyor zaten...
Çünkü yaşam her açıdan girdapta Türkiye'de... Öğrenciler çıkmazda, memurlar çıkmazda, işçiler çıkmazda, emekliler çıkmazda, köylü-üretici çıkmazda, anneler-babalar çıkmazda ve en önemlisi de yarınlarımız olan, çocuklar çıkmazda...
Bir paslı çıkmazdır ki, hiçbir pusulanın içerisinden çıkaramayacağı kadar karmaşık bir sistemin yaşama dayattığı kaostur bu saptamalar... Neden mi herkes çıkmazda peki?..
İşte her şeyin temeli olan "eğitim" kapkaranlık bir tablonun içerisinde çırpınıyor ya?.. "Tevhid-i Tedrisat"ın yerle bir edilmesinin ardından, molla-medrese zihniyeti gerici bir sistemi dayatırken, Türkiye'nin yarınları hızla karanlığı sürükleniyor...
Memur ve işçi derseniz; haklarını alamazken, bir taraftan da siyasallaşmış bürokrasinin baskısı altında ne yapacağını şaşırmış halde bocalıyor?.. En çok da yargı, eğitim ve sağlık çalışanları inliyor...
Annelere-babalara gelince... Bırakın gericiliğin dayattığı sosyal baskıları, son dönemdeki gıda fırsatçılığından yansıyan karaborsacılık zihniyeti insanları aileleriyle birlikte yalnız açlığa sevk etmiyor, sosyal bunalımlara da sürüklüyor ki, en acısı da budur...
Yoksulluğun ağır yarası!..
Şaşırtıcı değil mi; bağnazlığın-gericiliğin-din sömürüsünün "kader" gibi dayatıldığı bir dönemde, Türkiye, "boşanma" vakaları açısından belki son 50 yılın en dehşet verici rakamları ile karşı karşıya...
Geçim sıkıntısının yol açtığı aile buhranları yalnızca sıcak yuvaların dağılmasına yol açmıyor, ne yazık ki son yıllarda görülmemiş ölçüde "cinnet"ler, aile faciaları, katliamlar ve kadın cinayetleriyle de toplumu sarsıyor...
Yazının başına dönelim yeniden... Hani şu "suçunu bastırmak", "gerçeği örtbas etmek" ve "hem suçlu, hem güçlü" tavrının o ikiyüzlü perdesinin arkasına gizlenmek meselesine...
AKP iktidarının yalnızca devleti değil, toplumu da kuşattığı bir dönemde, işte yandaş medya, müritleşmiş bürokrasi ve ikiyüzlü siyasetin ortak çabalarıyla tüm gerçekler ters yüz edilirken, aynı zamanda her şey tüm çıplaklığına rağmen örtbas da ediliyor bu ülkede...
AKP iktidarı son dönemdeki yerel seçim telaşıyla o kadar zavallılaştı ki, her alanda gerçeklerin üzerini örtme çabaları devasa yolsuzluk skandallarının, büyük vurgunların, özelleştirme talanlarının ve siyasi kadrolaşma rezaletlerinin bile dışına çıktı...
En küçük olayı, yani toplumda refleks görebilecek en küçük çarpıklığı bile örtmek, perdelemek ve hasıraltı etmek için müthiş bir çaba harcıyor AKP...
Fotoğraftan savrulan asıl gerçekler!..
İşte son rezalet... CHP lideri Kılıçdaroğlu, Eskişehir'de "çöpten yiyecek toplayan bir kadın"a dikkat çekince, sanki dünya yıkılmışçasına bir muhalefet çabası içerisine girdi iktidar...
Çöpten yiyecek toplayan kadın kameraların önüne çıkartıldı ve "Benim evlerim var, hayvanlar için yiyecek topluyorum" dedirtildi ya, pes doğrusu...
İşte bu sıradan olay, yani her gün görülen bu hazin tablo üzerinden muhalefeti yalancılıkla suçlayan iktidarın örtmeye çalıştığı gerçeğin gerisinde, sadece çöpleri karıştıran bir kadının manzarası yoktur aslında!..
Yandaş medya dolaşmıyor da; CHP ve İYİ Parti üyeleri ellerine fotoğraf makinelerini alıp Türkiye'nin herhangi bir sokağına gitseler, herhangi bir pazar yerinin çevresinde bekleseler, o kadını çöpten bir şeyler toplarken gösteren manzaranın çok daha dehşet verici versiyonlarıyla karşılaşırlar...
Heyhat!.. Bir kadını çöpü karıştırırken gösteren fotoğraf üzerinden ana muhalefete yüklenen iktidarın görmesi gereken, ancak sürekli örtbas ettiği bir önemli gerçek de var ki, çöpten yiyecek toplamaktan çok daha beter sarsıyor insan onurunu...
O AKP değil mi, yaz ortasında evlerin önüne kömür, bulgur-pirinç-makarna yığan, AKP'nin belediyeleri değil mi ki, devletin bütün olanaklarını "oy" uğruna yoksul oldukları öne sürülen, oysa "yoksullaştır-köleleştir" stratejisinin birer kurbanı olan kenar mahalle insanlarına dağıtan?..
Türkiye'de en az 9 milyon insanı "Yeşil Kart" mahkûmiyetinin mahcubiyetine saklayarak, "oy" uğruna kendine yakın tutmaya çalışan bir iktidarın, tüm bu gerçekleri, yani yoksulluğu-sefaleti ve çaresizliği çöpten yiyecek toplayan bir kadın fotoğrafı üzerinden kapatmaya çalışmasından daha utanç verici bir şey olamaz...
Hiç merak etmeyin; Türkiye son dönemde ne yazık ki yolsuzluk-hırsızlık-özelleştirme-yağma çöplüğüne dönüşmüşken ve siyasetten nemalanan vurguncu leş kargaları devleti kemirirken, bir çöp konteynerı fotoğrafı üzerinden muhalefete muhalefet etmeye çalışmak, "yoksullaştır-köleleştirir" stratejisinin insan onurunda açtığı yaraları kapatamaz...