AKP bu seçimde niçin şok yaşayabilir!

Yakın zamana kadar AKP için bir “seçim yenilgisi” bu satırların yazarı için bir “temenni” idi. Şimdi ise bir “ihtimal”. Hatta “ciddi bir ihtimal”.
Niye böyle bir kanaat hâsıl oldu derseniz, “Kibirleniyorlar da ondan” derim.
Bir tahammülsüzlük, bir büyüklenme ki, o kadar olur ve bu kadarına Allah (c.c.) razı olmayabilir. Kim kendini eleştirmişse karşı eleştiri yapar yahut kendini savunurken Sayın Erdoğan’ın yüzünde muhatabına karşı beliren “tiksinti” ve “öfke” çizgileri bana 12 Eylül’ün Kenan Evren’ini hatırlatıyor. Sayın General de muhatap ve rakip gördüğü siyasetçileri “tiksinti” ile anar, etmedik hakaret bırakmazdı. Onlardan o kadar nefret etmiş ve milleti de nefret ettirmek için o kadar gayret sarf etmişti ki, hiç birini seçimlere sokmamış, başında bir generalin, Turgut Sunalp’ın bulunduğu bir parti ilk seçimlerde iktidar çıksın için bütün tedbirleri almıştı.
Evren o seçimden çok emindi.
Nasıl emin olmasındı ki? Hazırlattığı anayasa 1982’de milletten yüzde 91.37’lik bir “evet” almış, muhalefet yüzde 8.63’te kalmıştı. Evren, Sunalp ve 41 arkadaşına kurdurttuğu Milliyetçi Demokrasi Partisi için Anayasa oylarına verilen yüzde 91.37’lik “evet”e güveniyor, ANAP’a hiç şans vermiyordu, tabiri caizse, ANAP’ı garnitür olarak görüyordu.
Yalnızca Evren mi, o günün gazeteleri ve devletin resmî radyo ve televizyonu da farklı değildi. O günleri hatırlıyor, 12 Eylülcülerin tepeden bakmaları gözümün önüne geliyor, bugünkü AKP ve yöneticilerini görmüş gibi oluyorum. Cümlesi önümüzdeki seçimleri çantada keklik görüyor. Öyle ya, daha yeni bir anayasa referandumu yapıldı, daha yeni milletten yüzde 58’lik bir teveccüh gördüler. Üstelik yapılan anketler AKP en az yüzde 46 diyor başka bir şey demiyor. Tıpkı Evren’in anayasası, tıpkı Sunalp’ın partisi gibi..
İyi de...
Böyle anlar insanın tam da şükür etmesi gereken, mütevazı olması lazım gelen anlar değil midir? Gelin görün ki AKP yönetim ve destekçileri burnundan kıl aldırmıyor, gözünün üzerinde kaşın var diyene tahammül edemiyor. Yetmiyor, başkalarını tiksindiren ifadelerle aşağılıyorlar. Nedir o Sayın Bülent Arınç’ın “Postal Yalayıcıları” demesi? Bu ne biçim üsluptur böyle! Evren Anayasası’na oy veren yüzde 91.37’ye postal yalayıcısı demek, milletin neredeyse tamamının yüzüne tükürmek değil mi? Sayın Arınç hızını alamıyor, askere, “Otur oturduğun yerde” dedik diyor. “Sen benim memurumsun, ne yapacağıma karışamazsın. O kadar” fırçası attık diye alkış topluyor. Yani ortada tank yok, tüfek yokken, kahramanlık yapıyor. Bir devlet adamı kendi ordusunu milletin gözünün önünde böyle niye aşağılar? Millet olup bitenleri bilmiyor mu ki, ikide bir e-muhtıra kahramanlığına soyunuluyor? AKP aynı tavrı yargısından bürokrasisine kadar devletin bütün kurumlarına karşı sergilemekte. Halkı da, muhalif basını da, askeri de, velhasıl AKP’nin dışında ne var ne yoksa yerden yere vuruyor, yetinmiyor, bir de kaldırıp çöpe atıyor.
Niye?
Niye olacak gururdan!
Niye? Niye olacak anketler AKP yüzde 46 diyor da ondan...
Ve bizim aklımıza 1982 anayasasının yüzde 91.37’sine güvenen Evren ve arkadaşı rahmetli Sunalp geliyor. Sunalp’ın ANAP’ın çıkardığı 400 milletvekiline karşı 71 milletvekili ile uğradığı hezimet geliyor. O gün bu sonuca Özal’ın bile inanamadığını unutmuş değiliz. Aslında bu hezimet Sunalp’ın değil gururun, başkalarını aşağılamanın hezimeti idi.
Bir bu örnek mi? Hayır.. 1989 seçimlerine giderken ANAP’ın oyları yüzde 30 civarlarında gözükürken ANAP’tan ikinci defa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı gösterilen Bedrettin Dalan’ın oyları bütün anketlerde yüzde 60’larda gözüküyordu ve Dalan’ın ayakları da yerden kesilmiş, kendi partisine bile yüz vermez hale gelmişti. Bütün gazeteler, cümle anketler, “Dalan” diyor başka bir şey demiyordu. Peki ne oldu? Ne olacak, Dalan yerle bir oldu, koltuğa CHP’li Nureddin Sözen oturdu.
Bu “gururla” AKP bir seçim şoku yaşarsa, hiç şaşırmamak lâzım..

Yazarın Diğer Yazıları