Akkuzulu'dan yeni bir ittifak çıkar mı?...

Ankara/Çubuk Akkuzulu köyü... Acı bir günde, şehidimizin ebediyete uğurlandığı günde tatsız bir şekilde adını tüm Türkiye duydu. Gerek CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gerekse köylülerin açıklamalarına bakılırsa, Pazar günü yaşanan tatsız olayda köy sakinlerinin bir günahı yok. Dışarıdan getirilen gruplar var... Cami avlusuna ustaca yerleştirilmiş bindirilmiş kıtalar var. Zaten, medyaya yansıyan video görüntülerine bakılınca Kılıçdaroğlu'na düzenlenen linç girişiminin önceden planlanmış organize bir eylem olduğu kolayca görülüyor.

Yanıtlanması gereken çok soru var... Ancaak!.. Bir soru var ki, herkesin çok dikkatle düşünmesi gerekiyor; bu adice düzenlenen linç girişimi kimin/kimlerin işine yarıyor?.. Üstelik bu soruya cevap ararken, sadece YSK'nın İstanbul seçimleri için karar arifesinde olduğu hususuna saplanıp da kalmayın!.. "YSK'ya İstanbul seçimlerini iptal etsin diye baskı kuruluyor" tezleri işin çok ama çok kıyısında kalır. Hatta buna kargalar bile güler!..

Tam bu noktada, CHP lideri Kılıçdaroğlu'na yaptığımız geçmiş olsun ziyaretinde - daha detaylı incelemek için- bugüne sakladığım bir anekdotu aktaracağım. Kılıçdaroğluna, kurtulmak için sığındığı evde neler yaşadığını sorunca şu cevabı almıştık;

"Diyaloglar iyi idi. Baba Mansur beye, eşi AKP'ye oy vermiş. Aile içinde bir denge de var. Biraz korktular; evimiz taşlanır, yanar, fakiriz diye paniğe kapıldılar... Polisler, emniyet genel müdürü 'öyle bir şey olmaz' diye söylediler. Küçük çocukları var. Muhammed, sağ olsun su getirdi, geldi sarıldı, elimi öptü ben de ona sarıldım."

Bir noktanın altını kırmızı kalemle çizmekte fayda var. Seçim öncesi Cumhur İttifakı'nın paydaşlarının söylemleri yüzünden ve 31 Marttan sonra anlamsızca tekrarlanan İstanbul'daki oy sayımları ile devam eden gergin hava R. Erdoğan'ın geçtiğimiz Perşembe günü yaptığı "Türkiye İttifakı" çağrısı ile bir nebze de olsa yumuşamıştı. Gelgelelim, MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli'nin geçtiğimiz Cumartesi ve Pazar günleri yaptığı hakaretler de içeren konuşmaları, ülkede siyasi tansiyonun düşmesine müsaade etmeyeceğini apaçık gösteriyordu. Hele, "ülke bazlı ittifak olmaz" diyen Bahçeli'nin, "Türkiye İttifakı'ndan bahsetmek kafamızdaki soru işaretlerini çoğaltmıştır" demesi siyaset kulislerini allak bullak etmişti. Bahçeli'nin bu sözlerinin ne anlama geldiği, nereye konulacağı tartışma konusu haline gelirken Pazar günü öğleden sonra Akkuzulu'da meydana gelen linç girişimi ile Türkiye allak bullak oluyordu.

"Beka", "beka" diyenler acaba "Türkiye İttifakı"na neden karşı çıkıyordu?.. Pelikancılar tasfiye edilmesin diye mi?.. Türkiye ekonomik krizden çıkması diye mi?.. Türkiye'ye fayda getirmeyeceği çok net anlaşılan partili başkanlık sisteminden geri dönüş olmasın diye mi?.. Yargı tekrar bağımsızlığına kavuşmasın diye mi?.. Ülkenin kaderinin bir kişinin iki dudağının arasından çıkacak sözlere bağlı kalmasına devam etmek için mi?.. Parlamenter rejimin hak ettiği güce kavuşmasını engellemek için mi?.. Hukuk devletine dönüşün bir daha asla mümkün olmaması için mi?.. Yamultulan anayasanın düzeltilmesine fırsat tanınmasına izin vermemek için mi?.. Devlette liyakat sistemine bir daha asla geri dönüş olmasın diye mi?.. İnsan hakları, fikir ve ifade özgürlüğü bir daha kimsenin aklına gelmesin diye mi?...Yoksa!.. Hiçbir sorumluluk taşımadan iktidar ortağı olunan bu çarpık düzen devam etsin, küçük koltuklarımızda rahat rahat oturalım diye mi?...

Bu soruları çoğaltabilirsiniz... Ama ortada duran çok kolaylıkla görülebilen bir gerçek var;

"Türkiye İttifakı" gerçekleşirse, Devlet Bahçeli siyaset sahnesinden tasfiye edilecek, temsil ettiği çarpık zihniyetle birlikte!.. Türk milletinin 31 Mart seçimlerinde yaptığı ustaca tercihlerle bu açıkça ortaya çıktı. "18.81" diye yapılan ebced hesabına Türkiye'de herkes gülüyor. 31 Mart sandığından çıkan ince mesaj çok net ve bunu Erdoğan da çok iyi okudu. O yüzden "Türkiye İttifakı" çağrısını yaptı. Ha!.. "Erdoğan, kendi koltuğunu kurtarma telaşına düştü" diyebilirisiniz. Haklı da olabilirsiniz. Ancak, Türkiye'nin ve Türk milletinin geleceği, bekası, basit koltuk hesaplarından çok ama çok daha önemli. Duygularımızın, kinlerimizin, aşk ve nefretlerimizin esiri olmamalıyız. Türkiye için en iyi en faydalı siyasi formülde birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz. Uzun yıllar hasret kaldığımız, ihtiyacımız olan kavgayı değil uzlaşmayı denemeliyiz. Millet İttifakı bunun en iyi örneği oldu. Bunu bir aşama daha öteye götürmeliyiz... Aynı zamanda, Erdoğan'a da iktidarı içindeki asalaklardan ve çetelerden kurtulması için bir şans tanımalıyız. Son bir şans vermeliyiz!.. "Kır zincirlerini" deyip toplumun her kesimini kucaklamasının, ötekileştirmeden, düşman kamplar inşa etmesinden vazgeçmesi için akılcı bir formül bulmasına yol açmalıyız. Erdoğan'ın Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ile uzlaşmacı bir şekilde çalışması ve tüm Türkiye'ye eşit şeklide hizmet edilmesine olanak sağlayacak siyasi formüller bulmasına yardımcı olmalıyız.

Eğer bunları akılcı bir şekilde devreye sokabilirsek sonrası ne olur?.. Bence, partili başkanlık sistemi terk edilir, yarı başkanlık sistemi gelir, demokrasi rayını oturtularak, parlamento hak ettiği etkinliğe kavuşur. KHK'larla idare edilen bir ülke olmaktan çıkarız. Ve, her şeyden önemlisi unuttuğumuz adil yargı sistemine kavuşuruz. Ekonomik krize gelince... Demokrasinin tekrar rayına oturduğu bir ülkeye para gelmemesi, yatırım yapılmaması için bir neden kalır mı?..

O yüzden, Kemal Kılıçdaroğlu'nun o tatsız olayda yaşadığı ve bizleri aktardığı anekdotu köşeye taşıdım. O, Akkuzulu köyünün fakir evinde kurulan denge neden tüm Türkiye'ye örnek olmasın?.. Bence, Kılıçdaroğlu, bunu bilinçli olarak kamuoyu ile paylaştı. Sağduyu ve tüm siyasi hesaplardan uzak durarak hareket etti. Zaten, ekonomik krizden çıkış için taşın altına eline sokacağının mesajlarını veriyordu, Erdoğan'a yanlışlardan dönebilmesi için açık kapı bırakıyordu. Belki, Akkuzulu köyünde yaşanan bu büyük tatsız olay Türkiye'nin kaderi için iyi bir çıkış vesilesi olur. Belki, adı tarihe "Akkuzulu İttifakı" olarak geçer. Neden olmasın?...

Yazarın Diğer Yazıları