Akılalmaz sahtecilik böyle kapatıldı

Birkaç yazı önce Milli Saraylar ile ilgili Sayıştay raporlarında yer alan bulgulara dayanarak bir yazı hazırlamıştım.

Bir okurum yazı yayınlandıktan sonra bir mesaj gönderdi.

Mesajın içeriği Konya Mevlana Müzesi ile ilgiliydi.

İddiaya göre müzede daha önce sergilenen bazı eserlerin artık sergilenmediği, müze yetkililerine sorulduğunda ise "depoya kaldırıldı" yanıtı verildi.

Araştırmaya başladım.

İpin ucunu tutunca ortaya akıl almaz bir durum çıktı.

Elime Konya Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı, 27 Temmuz 2021 tarihli Konya Mevlana müzesi müdürü ve müze ile iş yapan firma sahipleri hakkında bir iddianame geçti.

Anlatayım…

Süreç, 15 Eylül 2014 ila 30 Eylül 2014 tarihleri arasında, Mevlana Müzesi iç avlu düzenlemesi işi için hizmet alımı yapılmasıyla başlıyor.

Hizmet alımı işi "Nüans" adlı bir firmadan yapılıyor. İş bitiminde işin yapıldığına dair tutanak tutuluyor ve 30 Eylül 2014 tarihinde de 66 bin TL ödemesi yapılıyor.

Buraya kadar sorun yok.

Fakat ortaya çıkıyor ki Mevlâna Müzesi iç avlu düzenlemesi kazı işlemi aslında tamamıyla müze tarafından yapılmış ama sanki hizmet alımı yöntemiyle bir şirket tarafından gerçekleştirilmiş gibi gerçeğe aykırı şekilde dosya oluşturulmuş.

Sahte piyasa araştırma tutanağı, şirket tarafından Eylül 2014 bordrosu adıyla bordro düzenlenmiş, bordroda da şirket sahibinin eşlerinin yer aldığı 20 kişi çalışmış gibi gösterilmiş. Hatta 30 gün sigorta primleri yatırılmış.

Anlatmaya devam edelim…

Yine 2015 yılı Kasım ayında Selçuklu Tatköy Mahallesi Gölkaya mevkiinde kurtarma kazısı yapılıyor. İş bitirilmiş gibi tutanak düzenleniyor ve ödeme gerçekleştiriliyor.

Ortaya çıkıyor ki bu kazıda da müzede görevli personel çalışmış ve herhangi bir ücret de almamışlar. Ancak kazı işleminin tamamı müze personeli tarafından gerçekleştirilmesine rağmen sanki hizmet alımı yoluyla bir şirket tarafından gerçekleştirilmiş gibi dosya hazırlandığı ve evrak düzenlendiği anlaşılmış. Sonucunda da ödemenin yapıldığı tespit edilmiş.

Müze Müdürü olan Yusuf Benli olayı ikrar ediyor ve söz konusu şirketten herhangi bir kimsenin çalışmadığını, bilgisayara ihtiyaçları olduğu için şirket tarafından kazı yapılmış gibi evrak tanzim ettiklerini aktarıyor. Sonucunda yapılan ödeme karşılığında şirketten iki adet bilgisayarın müzeye alındığını itiraf ediyor.

Dahası var…

2015 yılı Kasım ayında, Beyşehir ilçesinde bulunan Kubad-ı Abad Sarayı kazı evinde çatı aktarımı bakım onarım işlemi yapılıyor. İşlem müzede görevli bir taşeron firma personeline yaptırılmasına rağmen sanki hizmet alımı yoluyla ve ihale yöntemiyle yapılmış gibi evrak düzenleniyor. Göstermelik piyasa araştırması yapılıyor, muyane-kabul komisyonu kuruluyor, ihaleyi almış gibi görünen firma EN Sosyal Hizm. Ltd.Şti. adlı firma (25 Kasım 2015 tarihli 064078 numaralı) fatura düzenleniyor.

Gerçeğe aykırı şekilde ihale evrakı düzenlendiğini Müze müdürü Yusuf Benli kabul ve itiraf ediyor.

7 Kasım 2016 tarihinde Kadınhanı ilçesi Osmancık Mahallesinde bulunan Çıngıraklı Kuyudan lahit çıkarma işlemi yapıldığı, bu işlemin belediye işçileri ve kepçesiyle yapıldığı halde yine Nüans adlı firmaya ihaleye yaptırılmış gibi ihale evrakı tanzim ediliyor ve bu şirkete ödeme yapılıyor.

Diğer olayda müzede faaliyet gösteren taşeron elemanları ile Beyşehir Belediyesi''nin kamyon ve kepçesi kullanılarak bir kurtarma kazısı yapılıyor. Yine ihale yöntemiyle Nüans adlı firmaya yaptırılmış gibi ihale evrakı tanzim edilmiş ve ödeme yapılmış. Müze müdürü Benli bunu da kabul etmiş.

Yıl yıl böyle gidiyor.

Benzer olayların dışında kazı alanlarındaki iş ve işlemler, hafriyatların dökülmesi gibi işler yıllar boyunca Nüans ve Bil Temizli AŞ adlı firmalara yaptırılmış gibi evraklar düzenleniyor, ödemeler yapılıyor.

Hâlbuki işleri müzede görevli taşeron firmanın elemanları yapıyor.

Nasıl, süper zeka(!) bunlar değil mi?

Müze Müdürü Yusuf Benli, yapılmayan ihalelere ve işlere sanki yapılmış gibi sahte evraklar düzenlemiş ve ödemeler yapmış.

Ama zurnanın zırt dediği yer hala burası değil.

Bu şirketler kime ait çıkıyor?

Nüans Taahhüt ve En Sosyal Hizmetler adlı firmanın ortakları Adem Kılınç ve Erol Kılınç…

Bil Temizlik Şirketinin işleticisi ve sahibi Ahmet Bilgiç ve Burak Bilgiç…

Adem Kılınç ve Erol Kılınç''ın FETÖ soruşturması kapmasında arandığı sırada Yunanistan''a kaçmaya çalışırken yakalanan ve 10 yıl ceza alan İzmir''deki "askeri casusluk" davasının savcısı Zafer Kılınç''ın kardeşleri olduğu iddia ediliyor.

Peki, bu iddianame sonrasında ne oldu?

Önce 28 Temmuz 2021 tarihinde bu iddianame reddedilerek iade edilmiş. Sonrasında Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmiş ve iade kararı kaldırılmış.

Cumhuriyet Başsavcısı Müze Müdürü ve şirket sahipleri hakkında gerçekte olmayan şeyleri olmuş gibi göstererek sahte fatura düzenleyerek kamu kurumu aleyhine olacak şekilde resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırmak suçlarından cezalandırılmasını talep etmiş.

Ağır Ceza Mahkemesi de "Yargılamaya başlanılabilmesi ve kovuşturmanın ilerleyebilmesi için dava şartı olan ''mütalaa''nın usulüne uygun olarak yerine getirilmesinin gerektiğini" söylemiş.

Aslında bir ön hazırlık yapmış. Kovuşturma şartı gerçekleşmediği iddiasıyla yargılamayı durdurmuşlar.

Bakın hukukçu değilim. Bu kararı net şekilde yorumlayamam ancak ortada müze müdürünün ve şirket sahiplerinin yaptıklarını itiraf ettikleri bir yolsuzluk var.

Ortada sahtecilik dolandırıcılık var.

Hukukçu olmadığım için de bu konuda savcı ve hakimlerden bilgi aldım. "Bu mahkemenin takdiridir. Mahkeme yargılamayı devam ettirip aynı zamanda da mütalaayı isteyebilirdi" yorumu geldi.

Son günlerde duyduğum en akıl almaz sahtecilik vakasının bu kadar kolay kapatılması kafamda şüpheler yarattı.

Bakalım devamında neler olacak…

Yazarın Diğer Yazıları