Akil adamlar (04 Nisan 2013)

Abdullah Öcalan ve Murat Karayılan tarafından önerilen akil adamlar kurulu AKP Hükümeti tarafından oluşturuldu. Öcalan ve Karayılan, akil adamlar kurulunu AKP Hükümeti ile PKK arasında görüşmeleri sürdürecek heyet olarak önermişlerdi. Oysa AKP Hükümeti ’Akil İnsanlar’adını verdiği grubu Başbakan Erdoğan’ın ifadesi ile “halka psikolojik operasyon yaparak” PKK ile üzerinde uzlaşılan çözüme Türk Milletini ikna etmek için amaçlı kurulmuş bir psikolojik operasyon heyetidir. Bu heyet NAZİ’lerin Propaganda Bakanı Dr. Paul Joseph Goebbels’in “Gerçek, tekrar edilen şeydir” ilkesi gereğince televizyonlardan, gazetelerden, internetten sonra şimdi de şehirleri dolaşarak, Türk Milletini, kısaca söyleyelim “Bölünmeye razı etmeye” çalışacaklardır.
Böyle bir heyetin AKP Hükümeti tarafından kurulmuş olması da tarihin bir cilvesidir. AKP Hükümeti 2004’te Türkiye’ye yönelik iç ve dış psikolojik operasyonları engellemek ve dış psikolojik operasyonları yapmakla görevli Milli Güvenlik Kurulu’nun Halkla İlişkiler Bölümü’nü “Devlet kendi halkına psikolojik operasyon yapamaz” diyerek kapatmıştı. Daha sonraki yıllar, basın ve sivil olmayan sivil toplum örgütleri aracılığı ile Türk toplumuna yönelik en kapsamlı psikolojik operasyonların gerçekleştirildiği dönem oldu. Ulaşılan aşamada “ikna heyeti” olarak akil insanlar heyetleri hükümet tarafından oluşturuldu.
Tabii ki, ne AKP Hükümeti ne de akil adamların büyük bir bölümü Türkiye’nin bölünmesini istemiyor. (İçlerinde bir bölünmeyi yüreklerinin derinliklerinden isteyenlerin olduğunu da düşünüyorum.) Hatta, içlerinden bir çoğu “PKK ile mücadele etmeye devam edersek bölünürüz” şekilde düşünüyorlar. Ancak, saptıkları yol Türkiye’yi kaçınılmaz olarak bir kırılma noktasına doğru sürükleyecek. Türk Milletine anlatılacak olan nedir? Türk Milleti terörün bitmesini istemiyor mu? Türk Milletinin “barışa” ikna edilmesine gerek yoktur. “Barışa” terörü sona erdirmeye ikna edilmesi gereken, TBMM yasa çıkarmaz ise PKK, Türkiye’yi terk etmez diyen PKK’dır. Türk Milletini barışa ikna etmek gibi bir ihtiyaç olmadığına göre, akil insanlar Türk Milletini neye ikna edeceklerdir? Barışın bedeli olarak PKK’ya verilecek tavizlere.
Öcalan ve PKK ile yapılan müzakerelerin en önemli noktası da budur. AKP Hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti adına PKK’ya vereceği taviz, Türkiye’nin federalleşmesi ve PKK’nın Güneydoğu Anadolu’da bir veya iki eyaleti PKK devletçiğine dönüştürmesidir. Bu eyalet/devletçiklerden birisinin valisi de Abdullah Öcalan olacaktır.
Başbakan Erdoğan, güçlü ülkeler federasyondan korkmaz diyor. Oysa federasyonun güçlü olmak ile hiçbir bağlantısı yok. Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Çekoslavakya federasyondu ve parçalandılar. Daha şimdiden “Türkiye’de federasyon etnik değil, coğrafi olur” diyen yalancı köşe yazarları ortaya döküldü. Bunlardan birisinin 2004’teki Irak ile ilgili yazısına baktım. Orada da “Irak’taki federasyon etnik değil, coğrafi olacak” diye yazmış. Oysa şimdi Irak’ın da parçalanmanın eşiğinde olan bir etnik federasyon olduğunu görüyoruz.
Türk Milletinin bu aşamaya ikna edilebilmesi için psikolojik operasyonlar ile uyutulması gerekiyor. İşte bu noktada 300 aydının imzaladığı bildiri, çok önemli bir psikolojik direnç cephesi oluşturdu. Özcan Yeniçeri’nin ifadesi ile Türk Milletinin, üzerinde her türlü tasarrufun yapılabileceği bir siyasi kadavra olmadığını ortaya koydu. Türk tarihinin yaşayan en büyük iki tarihçisi Prof. Dr. Halil İnalcık ve Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın da bildiriyi desteklemesi, psikolojik savaş elemanları cephesinde büyük bir şaşkınlık ve kızgınlık yarattı. Dağda gezen PKK’lılara anlayış ile yaklaşan bu çevreler, bildiriyi imzalayanları, ırkçı, kafatasçı olmakla suçladılar, huzuru bozduklarını ileri sürdüler. Oysa bu insanlar sadece Anayasanın ruhuna uygun bir bildiriye imza atmışlardı. Gerçeklerden korkanlar korktular.

Yazarın Diğer Yazıları