Akdeniz Üniversitesi'nden fikir özgürlüğü dersleri!..
Gazetecilik mektebi mezunuyum. İletişim fakültelerinden mezun olmuş veya hala öğrenim gören gençler, bazen dostların, tanıdıkların vasıtasıyla bazen de bizzat kendileri büromuza gelerek iş talebinde bulunur. Aralarında, mesleği öğrenmek, tecrübe kazanmak gerekçesiyle bir süre ücretsiz stajyer olarak çalışmak isteyenler bile çıkar; "Abi başarırsam siz de beni beğenirseniz belki işe alırsınız" derler. Bu gençlerin çoğu idealisttir. Türkiye'de gazetecilik mesleğini filmlerdeki gibi sanırlar!..
Son 12 yılda, benden talepte bulunan tüm genç gazeteci adaylarını sukutu hayale uğratıyorum. Taleplerini ve düşüncelerini dinledikten sonra onları duman ediyorum!.. "Bu işi bu zamanda yapacağınıza hiç bir iş elinizden gelmiyorsa gidin pazarda limon satın" diye gardlarını dağıtarak vaaza başlıyorum. Mesleğimizin içinde bulunduğu halleri iç ve dış etkenleri sıralayarak anlatıyorum. Kafalarında o ideallerle yola devam ederlerse iş bulsalar dahi sonunda benim gibi her ay sonu kredi kartlarının patlaması tehlikesine karşı nasıl kabuslar göreceklerini bir güzel izah ediyorum. Çok inatçı çıkanlara, "gerçeklerin peşinde koşacağız" diyenlere dolabımdaki sayısız dava dosyalarını gösteriyorum. "Abi biz niye üniversitede okuduk o zaman?" diye direttiklerinde, "Sizin fakültenizde öğretim üyelerinin gazetecilik mesleğinin içinde olduğu durumdan haberleri var mı acaba? Gidin benden duyduklarınızı onlara anlatın bakalım. Size ne diyecekler?" diye karşılık veriyorum. İşsiz kalan gazetecilerin sayısını hatırlatıyorum. Bu mesleğe başlayıp bir süre dirsek çürüttükten sonra geri dönüşün olmayacağını ve başka bir iş yapılamayacağını da kendimden örneklerle anlattıktan sonra o genç idealist gazeteci adayları, bir maçta kalesinde 7 gol görmüş kaleci gibi evlerine dönüyor.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde gelen nazik davet(!) üzerine ilçe emniyet müdürlüğündeydim. Kendi kendime kutlamayı orada yaptım!.. İktidar kanadından açılan ve sayısını unuttuğum davalara bir yenisi daha eklendi. Tebligatı aldım. Salı günü savcılıkta yine ifade vereceğim. Günlük mesaimi ilçe emniyet-savcılık- haber merkezi üçgeninde geçirir hale geldim. 34 yıl önce biri bana bu tabloyu izah edebilse babamın da lafını dinler asla bu mesleğe bulaşmayabilirdim.
***
Gazeteci dostumuz, CHP eski İstanbul milletvekili Barış Yarkadaş'dan dün, "Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Ahmet Ayhan, benimle ve İsmail Saymaz'la yaptıkları röportajı yayınlayan öğrencileri cezalandırdı" diye mesaj gönderdi. "Nasıl oldu?" diye Yarkadaş'dan açıklama istedim, onu da yaptı;
"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Ahmet Aydın, muhaliflerin görüşlerine yer veren haber ajansının faaliyetlerini durdurdu. Akdeniz Üniversitesi, yeni bir sansürün adresi oldu. Üniversitenin İletişim Fakültesi öğrencilerinin çalışmalarına yer veren AKİL adlı sitede, iki ay önce Gazeteci Barış Yarkadaş ile İsmail Saymaz'la yapılan röportajlara yer verildi. Dekan Ahmet Ayhan, bunun üzerine her iki röportajı da sitenin sayfasından sildirdi. Kamuoyunda tepki çeken bu uygulama sonrası Dekan Ayhan bu kez ise sitenin yayınlarına son verdirtti. AKİL olarak da bilinen ajans için haber yazan, fotoğraf çeken ve video yayınlayan öğrenciler artık bu imkandan mahrum... 'Dekan belki bu yanlıştan döner' diye 30 gündür bekliyorum. Ancak ne yazık ki; Dekan yanlışta ısrar ediyor ve öğrencilerin bilgi verme hakkını gasp ediyor. Bahsi geçen sitenin adresi. Bu: akilhaberajansi.net. Öğrenciler artık yaptıkları haberleri yayınlayacak bir mecra bulamıyor. Site son iki aydır güncellenmiyor. Öğrencilerin suçu ise çok büyük: Benimle ve İsmail Saymaz'la röportaj yapıp yayımlamak.."
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Ahmet Ayhan'a tepki gösterip, eleştirmeye kalksak, söylenecek sayfalar dolusu söz var. Ancak, bardağı dolu tarafından görmek lazım!.. Ahmet Ayhan'a yaptığı bu büyük hizmetten dolayı teşekkür bile etmek gerekir!.. Gazetecilik heveslisi gençlere gerçek stajlarını daha yolun başında yaptırmış. O gençler, para verseler bu tecrübeyi bu kadar çabuk edinemezlerdi. Gitsinler hocalarının ellerinden öpsünler. Ya, mezun olduklarında es kaza havuz medyasında iş bulsalardı ve sonrada bu röportajı haber sanıp(!) muhterem yöneticilerinin önüne götürselerdi!.. Önce bir araba dayak yiyip sonra kapının önüne konulurlardı. Sayıları bir elin parmaklarından az olan bizim gibi bağımsız bir medya organında iş bulmaları halinde ise "bağımsız yargı"nın(!) pençesinde can çekişirlerdi. Ayhan, büyük iyilik yapmış o gençlere!..
O yaramazlık yapan gençlere de nasihatim olsun;
Eğer hala bu mesleği yapmakta inat ediyorsanız. Gidin, Mehmet Barlas, Acun Ilıcalı abileriniz, Hülya Koçyiğit, Nagehan Alçı ablalarınızla röportaj yapın. Ahmet Ayan'ın önüne koyup "Biz gazetecilik nasıl yapılırı öğrendik. Bizi affedin" diye yalvarın. Belki hem AKİL'e kavuşursunuz hem de parayı bulursunuz!.. Yok hala akıllanmadıysanız!.. Salı günü, Ankara adliyesinde, saat 10:00'da savcının kapısının önünde buluşalım!.. Ben, size yine vaaz ederim...