AK Parti muhalefete düşerse...
31 Mart Yerel Seçimleri'ne sayılı gün kaldı.
Ekonomik krizin etkisiyle son derece ağır bir havada seyreden seçim süreci bir anda farklı bir boyuta evrildi.
Mart ayıyla birlikte AK Parti, propaganda yöntemini tamamen değiştirdi. Hiçbir detaya, arka plana, gerçeğe bakılmadan muhalefete yükleniliyor.
Normalde, iktidarlar savunmada kalan partilerdir ve muhalefet iktidarın açığını arayarak savunmada bıraktırır. Ama Türkiye'de durum epey farklı seyrediyor.
AK Parti, sanki 16 yıldır iktidar değilmiş gibi davranıyor. Bu çok çarpıcı bir ruh halidir. Türkiye'nin başına gelmiş veya gelecek olan tüm tehlikeler için muhalefet suçlanıyor.
İnanılmaz bir motivasyon ve belirli cümle kalıplarıyla yapılan açıklamalar var.
Aynı cümleler o kadar çok tekrarlanıyor ki, kendi kendilerini de etkiliyorlar.
Geçtiğimiz günlerde bir Bakan'ın "Bu anlaşmayı imzalayan Saadet, İYİ Parti, FETÖ, PKK..." sözlerine bir vatandaş tepki gösterdi. Tepkiyi gösterir göstermez Bakan elinde mikrofonla kendi yandaşlarının olduğu bir ortamda "PKK'yı Meclis'e siz soktunuz, HDP'yi Meclis'e siz soktunuz" diye bağırmaya başladı. Kalabalık ve güvenlik güçleri, vatandaşa doğru yöneldi, görüntülerin devamı yok.
Halbuki muhalefeti PKK'yı Meclis'e taşımakla suçlayan Bakan, birkaç yıl önce verdiği röportajında "BDP Meclis'e girmeli, Kürtçe seçmeli ders olmalı" açıklaması yapıp, terörle mücadelenin silahla kazanılamayacağını ileri sürüyordu. Ve daha da enteresanı bu açıklamaları FETÖ'nün kanalında yapıyordu.
Diğer bakanların açıklamaları da çok farklı değil; "Zillet, haçlı ittifakı..." şeklinde uzayıp gidiyor ve hepsi aynı noktaya bağlanıyor. Son derece pratik, yorulmadan, proje anlatmadan geçilip gidiliyor.
İktidarın büyük bir medya gücü var, artık sosyal medyayı da daha etkin bir şekilde kullanmaya başladılar. Youtube, Facebook ve Twitter mecralarında geçmiş seçim dönemlerine göre çok daha fazla AK Parti ilanları görüyoruz.
Yayıncılar bu reklamları sitelerinde göstermek istemeseler bile çok başarılı olamıyorlar. Google üzerinden gelen reklamlara AK Parti tarafından her gün bir yenisi ekleniyor. Muhalif sitelerde bile AK Parti reklamlarının görünme sebebi bu aslında.
Oy alınabilecek her detay, doğruluğuna yanlışlığına bakılmaksızın AK Parti tarafından değerlendiriliyor.
Sorumluluktan sıyrılma gibi bir yetenekleri var.
Son olarak Ankara'da yaşananlar bunun en güzel örneği. Melih Gökçek'in yerine getirilen belediye başkanının suçlamaları, geçmiş dönem başbakan yardımcılarının söyledikleri ortada. Muhalefet bunları gündeme getirmek yerine, şu anda yoğun bir savunma sürecine girdi. Bir haftadır senetten başka bir şey konuşulmuyor.
Adeta yıllardır İstanbul ve Ankara'yı muhalefet yönetiyormuş gibi bir algı oluşturuldu. Bozuk yolun, kötü imarın, yanlış kent planlamasının faturası muhalefete kesiliyor.
Yakında çözüm sürecinden, AB ile ilişkilerden, Suriyelilerin ülkeye alınmasından bile muhalefet sorumlu tutulabilir.
Hatta bir adım öteye götürelim.
AK Parti bugün iktidardan düşse, yapabilecekleri muhalefeti hayal bile edemiyorum.
Müthiş saldırgan bir dil ve yöntemle hareket ediyorlar. Ellerinde tuttukları medya gücü her geçen gün artıyor.
Dolayısıyla AK Parti olur da büyük bir oy kaybı yaşarsa sakın ola ki "vazgeçerler" diye düşünülmesin. Aksine daha da ağır bir dil ortaya çıkabilir.
Son 20 günü esas aldığımızda, muhalefet ciddi bir mağduriyet yaşıyor. Seslerini duyuramıyorlar, kendilerini anlatamıyorlar ve sürekli suçlanıyorlar.
Ekonomiyi konuşan, AK Parti dönemi politikalarını nitelikli eleştiren kaldı mı?
Cumhur İttifakı'nın kendi içinde kavga ettiği birçok il var. Hiçbirini duymuyoruz.
Tüm bunlar ister istemez bir yerde büyük bir yol kazasına neden olabilir.
O yüzden AK Parti'nin sürekli atakta olduğu bu seçim süreci, seçmende tam tersi bir etki bırakabilir. İzleyip göreceğiz.
Ama şu bir gerçek ki; Türkiye'de artık "siyasi ahlak"tan bahsedebilmemiz mümkün değildir.