AK Parti iddialı geliyor!
AK Parti, lider bazında seçimlerin şu anda en çok çalışan partisi... Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet imkânlarının da etkisiyle bir günde üç yerde miting yapmaya başladı.
Fiili olarak sahada yoğun bir şekilde hissedilen bu çalışkanlık, söylem bazında farklı bir durumu ortaya çıkarıyor.
Erdoğan'ın ve AK Parti kurmaylarının konuşma metinleri hiç olmadığı kadar kötü.
Yapılan açıklamalar, kendi içinde çelişkiler barındırıyor.
Rahip Brunson olayında olduğu gibi ABD ile üst perdeden tartışma sonrası dost olma hali, bunun en bariz örneklerinden. Sanki Brunson hadisesi yaşanmamış gibi enteresan bir vurdumduymazlıkla açıklamalar yapılmaya devam ediliyor.
ABD çelişkisi
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu şunları söyledi:
"Önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklayacağız, Amerika'nın PKK ile Amerikalı generallerin PKK ile PYD ile hangi ilişkileri kurduğunu, onları nasıl gönüllendirmeye çalıştığını, onlara nasıl hediyeler verdiğini, onları nasıl takviye ettiğini. O yakaladıklarımız var ya üst düzeyden yakaladıklarımız, tek tek ötüyorlar, adam can havliyle Amerika'yı da satıyor, Avrupa'yı da satıyor."
Seçim çalışmaları kapsamında ABD'yi düşman ilan eden Soylu'ya cevabı geçtiğimiz aylarda bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan vermişti. Erdoğan, 8 Şubat'ta Saray'da yaptığı konuşmada şu açıklamayı yaptı:
"Başkan Trump'ın özellikle Suriye bağlamında aldığı son inisiyatif, ABD ile ilişkilerimizi baltalamaya çalışanların planlarını boşa çıkarmıştır. Bu aşamada ikili ilişkilerimizde önümüze bakmak ve olumlu bir gündeme odaklanmak istiyoruz. Başkan Trump da bu konuda benimle aynı kanaati paylaşıyor. Sayın Başkan da Türkiye ile iş birliğini ilerletmeyi, ortak menfaatler temelinde kuvvetlendirmeyi arzu ediyor."
Suriyeliler çelişkisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacılardan yana dertli olan Gaziantep'te vatandaşlara seslenirken şu ifadeleri kullandı:
"Seçimin hemen ardından sınırlarımıza yakın yerlerden başlayarak, tüm Suriye topraklarını güvenli hale getirmeyi ve misafirlerimizin tamamının evlerine dönmelerini sağlamayı hedefliyoruz."
AK Parti ve MHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki de önceki gün benzer bir açıklama yaptı:
"Suriye konusunda bazen, 'Niye bunlara yardım ediliyor' gibi bakılıyor ama tarih bunları yazacak. Merak etmeyin, Suriye'de güvenlik sağlandığında yüzde 99'u gidecektir."
İçişleri Bakanı Soylu ise 7 Ocak 2019 tarihinde verdiği bir röportajda aynen şu ifadeleri kullandı:
"Suriyeliler dönsünler deniyor ama nereye dönecekler? Harita üzerinden bakalım. Ortadaki gri alan rejim bölgesi, bunlar zaten rejimden kaçmışlar. Avrupa Birliği de dâhil olmak üzere bütün dünya, Lübnan sınırında oluşturulan bölgeye 'Geri dönün' diyor. Büyük bir kampanya yürütülüyor. Şu ana kadar sadece 70 bin kişi döndü. Bizde bir kampanya yok. Türkiye'den niye dönmüyorlar?' şeklinde bir fitne oluşturmaya çalışanlar var. Peki, bu insanlar nereye dönecekler?"
Soylu "Suriyeliler geri dönsün" diyenleri fitne çıkarmakla suçlarken, bir başka konuşmasında ise Türkiye'de doğan Suriyeli bebeklerin vatandaşlığa alınmasını istiyordu.
Ülkücülük çelişkisi
AK Parti'de en son ve en güncel çelişki ise MHP'nin de tam destek verdiği Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Özhaseki'de yaşanıyor. Özhaseki gençliğinde "ülkücü" olduğunu iddia ederek şu açıklamayı yapmıştı:
"Ülkü Ocakları'nda olduğum için daha çok Ülkücü camiayı tanıyorum. Bir de rahmetli Türkeş bize bir yıl boyunca haftada 2 gün seminer verirdi. O seminerler de genelde tarih sohbetleriydi, tarihte Ermeni meselesi, tarihte Rum meselesi başlardı, günlerce anlatırdı, tek tek not tutardım. O notlarımı hâlâ saklıyorum ben. O günlerde partide kim var, ileri gelenler kimler, herkesi biliriz. Üniversitede de bir tek Devlet Bey vardı, o zaman biz Devlet Abi derdik."
Aynı Özhaseki'nin geçtiğimiz yıllarda PKK'lı teröristler için "gerilla", terörle mücadele için "Siz orada öldürerek, yok ederek bir sonuç elde edebiliyor musunuz? 25-30 senedir deniyoruz. 10 kişi, 50 kişi ölüyor, dağa 100 kişi-200 kişi katılıyor. Geri dönüş dağdaki gerilla için tabii kolay değil" dediği ortaya çıktı.
Özhaseki bu açıklamayı yaptığı yıllarda, "Sonradan anladık ki Ülkücü hareket uluslararası bir gücün ve komplonun bir projesiymiş. Ülkücüler de o komplonun piyonuymuş" ifadelerini kullandığını da hatırlatalım.
Bu çelişki ve vurdumduymazlığın sandığa etkisi ne kadar olur bilinmez ama Türkiye ile gerçekten dalga geçiliyor!