Ajan itirafı mı?
Taraf, sürmanşetinde duyurdu: Kurtlar Vadisi’nde sözü edilen gazete biziz! Dizi karakterleri ’o gazete’den ’ajanlık yapıyor’ diye bahsetmişti
Merd-i kıpti şecaatin arzederken sirkatin söyler (Çingene erkeği yiğitliğini anlatırken hırsızlığını söyler) misali... Taraf sürmanşetten verdi: “Taraf Kurtlar Vadisi’ne indi”
Dizide ’Yeni Görüş’ adlı yeni ve ’herkese çakan’ bir gazeteden bahsedilmiş. “Türkiye’nin çok kültürlü, çok kimlikli, çok dinli bir toplum olarak Avrupa’nın parçası olacağını savunan gazete” olarak tanımlanıyormuş.
Taraf atladı:
O gazete biziz!
Biz! Biz! Biz!
O gazeteyiz!
İçimize düşen ’Vadiye girmek neyin göstergesi ki, bu ne coşku, bu ne tantana’ kurtlarının açlığını gidermek için haberi eni konu okuduk. Dizi kahramanı İskender Büyük gazeteyle ilgili şu görüşünü açıklıyor: “Adamlar gazetecilik değil, ajanlık yapıyorlar”
Taraf’ın düzeltme ihtiyacı duymadan, övünerek, ’işte biz buyuz’ diyerek yayınladığı dizi repliklerinin içinde yer alan bu ifade ne demek oluyor?
Dizide gazete için söylenenleri gururla sunacak kadar benimsediklerine göre Taraf ajanlık mı yapıyor?
Taraf’ın, ’Ergenekon’u delirten çizgisiyle’ dizide yer almaya başladığı için davul zurna çaldırdığı saatlerde, Kurtlar Vadisi’nin yayından kaldırıldığı açıklandı.
Ellerini attıklarını kurutuyorlar mı desek!..
Vadiye girmeleri çıkmaları bir oldu, ajan itirafı yanlarına kar kaldı mı desek!...
Bayram bayram, çocuğun elinden elma şekeri alınır mı, mı desek!..
En doğru söz bu olacak galiba:
Geçmiş ola! Bir bardak soğuk su iyi gider!
+++++
Aynı senaristle mi çalışıyordunuz?
Polat Alemdar Kurtlar Vadisi: “Bu topraklarda herkes ezildi. Müslüman diye aşağılandı, Kürt diye aşağılandı, özgürlük isteyen aşağılandı, Alevi diye aşağılandı...”
Ahmet Altan/ Taraf:
“Siz devlet değilsiniz.Siz ezilenlersiniz. Onun için de rahatça Dink’i öldürüyorlar, onun için rahatça Kürt çocuklarına sokaklarda işkence yapıyorlar, onun için rahatça türbanı yasaklıyorlar, onun için rahatça Alevi çocuklarına, ait olmadıkları bir mezhebin inancını öğretiyorlar, onun için rahatça fikir özgürlüklerini buduyorlar.”
+++++
‘Ahiret Partisi’ Meclis’e bile girer
Hani dinlemekten içimize gına gelmiş demode bir fıkra vardır ya...
Mezarlığa helikopter düşmüş, şimdilik 350 ceset çıkarılmış, arama kurtarma çalışmaları devam ediyormuş filan.
*
O gerçek oldu.
*
Mahallede 500 kişi oturuyor.
Kayıtlı seçmen 550!
*
Ceset fışkırıyor muhtarlıklardan...
Seçim gecesi “açılan sandık sayısı” klişesinin yanında “açılan tabut sayısı” deseler, yeridir yani.
Anayasa madde 67: “Silah altında bulunan er ve erbaşlar ile askeri öğrenciler, hükümlüler oy kullanamaz.”
“Ölü oy kullanamaz” diyor mu?
Demiyor.
Anayasa’ya uygun demek ki.
*
Üstelik... Ölü oy kullanıyor.
Diri kullanamıyor.
Vatandaşın biri aradı dün...
83 yaşındaki annesini yalnız yaşamasın artık diye yanına almış. “Muhtara kaydettireyim de, burada oy kullansın” demiş. Gittiğinde öğrenmiş ki, evinde 5 kişi oturuyor! Vatandaş demiş ki:“Bunlar kim?” Muhtar demiş ki: “Senin evdeki seçmenler...” Vatandaş demiş ki: “E ben ne oluyorum?” Muhtar demiş ki: “O evde oturduğuna dair elektrik su faturası getir.” Vatandaş demiş ki: “Kardeşim, benim evde oturuyor görünenlerden elektrik su faturası istedin mi?” Muhtar demiş ki: “Yo-oo...” Vatandaş demiş ki: “Benden isterken, onlardan niye istemiyorsun?” Muhtar demiş ki: “Onlar kayıtlı...” Vatandaşın telefonu kapatmadan önce muhtara saldırdığını biliyorum. Sonra n’oldu bilmiyorum.
Şu anda biri çıkıp Ahiret Kalkınma Partisi kursa, kafadan yüzde 12 oyu var... Hem “Şunu yapıcam, bunu yapıcam” diye, herhangi bir vaatte bulunmak zorunda bile değilsin.
Rahmetlilerin bi talebi yok çünkü.
Temayülleri belli.
Yılmaz Özdil / Hürriyet
+++++
Siyasi analiz mi,
hayran mektubu mu?
Yasemin Çongar’ın müridvari Obama yazısını yeni yeni unutuyordum ki, onu aratmayacak bir James Jones analizi patlattı.
”İki metre boyunda, çok iri ve çok mavi gözleri olan, altmış yaşlarında bir adamdı. Adı James Jones’tu. “ diye başlıyor. ”Beni güçlü kollarının arasına alıverdi... “ diye devam edecek sanıyor insan...
Obama’yı anlatırken de ”Kervanındayım. Adı Barack Obama.“ demişti. Bir gazeteciden çok, konserde üstünü başını yırtan 15’lik kızları andırıyordu. ”Konuşurken insanın gözünün içine baktığını söylemekle” yetinmiş, Demokrat Partisi Kongresini ”orası göz göze geldiğimiz yer“ özlemi içinde anlatmıştı...
Yasemin penceresi, zihninin, Amerikalıların kaşı, gözü, boyu posu, kasına açılan tarafında galiba...
+++++
Söz konusu Şimşek ise gerisi teferruattır
Star 6 Aralık tarihli sürmanşetinde “25 Milyar dolarlık anlaşma” başlığını kullandı. Fotoğrafında Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’i kullandı. Böylece ‘Başarılı bakan’ imajını okuyucularına aktardı.
Aynı Star 17 Kasım’da; “Patronlara IMF dersi” başlıklı bir habere yer verdi. Habere göre; TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, “IMF ile stand-by anlaşması yaparsak, 25 milyar dolar kredi gelir” demişti. Bakan Mehmet Şimşek ise “Açıklamalarınızı hayretle karşılıyorum. Öncelikle, Türkiye’nin kotası itibariyle, stand-by anlaşması karşılığında IMF’den 25 milyar dolarlık kredi alınamaz” diyerek Yalçındağ’a cevap vermişti. İşte Star gazetesi bu olayı, ‘Bakan Şimşek’ten TÜSİAD’a ders’ olarak görmüş ve Bakan Şimşek’in açıklamalarını öven bir haber yayınlamıştı. Star’ın hafızasının olmadığını görüyoruz. Ethem Sancak’ın sahip olduğu gazete; ‘AKP’li bakanı öveceğim’ diye kendisiyle çelişiyor.
Odatv.com
+++++
Seçmen kılıfıymış
Başbakan’ın 3 çocuk yapın söyleminin perde arkasındaki sır açığa çıktı!
Meğer 6 milyon yeni seçmenin kılıfını hazırlamaya çalışıyormuş!
Engin Balım
+++++
Bunu da başardık
Dünyada seçimde ölülerin dirildiği başka ülke yok.
Bunu da başardık ne mutlu bize!
Ruhat Mengi
+++++
ARTIŞIMIZ ULUSAL SIRDIR, BİZ BİLE ÖĞRENEMEYİZ
Seçmen sayısı
bir anda 6 milyon
artabilir mi?..
Ne bilelim biz?..
Darbe zamanlarında Atatürkçü sayısının bir anda arttığı, böyle dönemlerde dinci sayısının fazlalaştığı bilinir.
Vatandaş sabah kalkınca bir de bakabilir ki Atatürkçü oluvermiş, ya da dindar...
Kafalardaki gelgitler hadi neyse ama, hiç yoktan 6 milyon seçmenin ortaya çıkmış olması bir ilk.
*
Dünyanın en çarpıcı ve ani nüfus hareketidir bu.
Bu enteresan artış 301 milyonluk ABD’de ya da 498 milyonluk AB toplamında görülmüş değil.
Demek ki bir anda oldu...
Üstelik; Türkiye’nin genel nüfusunu 70 milyona düşürdüler; ama seçmen sayısı artıverdi...
Başbakan’ın “en az üç çocuk” önerisini ve ısrarını göz önüne alıp, doğanların tümünün seçmen olarak doğduklarını varsaysak bile 6 milyonu bulmuyor...
Son seçimlerde AKP’nin 16 milyon, CHP’nin 7.2 milyon, MHP’nin 4 milyon seçmeni bulunduğunu hesaba katarsak, yeni seçmenlerimiz Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olabilecek kadar...
Ve Çinliler duyunca geleceklerdir:
“Biz 1.3 milyar nüfusta bu kadar ani azalma yapamadık, siz nasıl artırma yapabildiniz?...”
*
Sırdır...
Bu bizim ulusal sırrımızdır, biz dahi bilmeyiz.
Bekir Coşkun / Hürriyet
+++++
İmralı ekspresi!
Geceyarısı Ekspresi “ filminin kahramanı Bill Hayes’i anımsayalım. 1970’lerde uyuşturucu kaçırırken yakalanıp 30 yıla mahkûm olunca Sağmalcılar Cezaevi’ne konulmuştu. ABD’nin Türkiye’ye “afyon yasağı” için baskı yaptığı yıllardı. Ne var ki baskı yapan ABD’li diplomatlar, Amerikan senatörlerinin baskısı ile Hayes’in serbest bırakılması için girişimlerini sürdürüyorlardı. Serbest bırakılmadı ama.. o zaman bir açık cezaevi olan İmralı Adası’na gönderildi. İmralı, Öcalan’dan önce bir başka ünlüye de ev sahipliği yapmıştı.
Bir gün Bill, kıyıda bir kayık buldu! Kürek çeke çeke denize açıldı. Açıkta CIA ajanlarının kullandığı bir sürat motoru bekliyordu. Bill motora alındı. Çanakkale’de karaya çıkarıldıktan sonra Yunan sınırına götürüldü. ABD Konsolosluğu’nca hazırlanan sahte pasaportla Yunanistan’a geçti. Türklere nefret kusan kitabının filme çekilmesi ile köşeyi döndü. Oy uğrunda yeni bir “Geceyarısı Ekspresi” senaryosu hazırlanıyor olamaz mı?
Özgen Acar / Cumhuriyet
+++++
MİNİ YORUM
Vergin’den açıklamaya cevaba cevap(!)
Prof. Nur Vergin, yeni bir açıklama yollamış. Basında, hakkında çıkan iddialarla ilgili düzeltmeler yayınlandığını söylüyor. Bu ’cevaba cevap’olayı uzar gider. Özetlersek; ’Elbette Nur Çintay gibi çekememezlik yapmanıza gerek yok. Çintay yalan söyledi’diyor. Şükür ki hâlâ ’yalandan korkarım, yılandan korktuğum kadar’!.. Vergin’e, E.A’nın eşi ile aynı kefeye koymadığı ve üslubu için teşekkür etmek farz oldu. Dediği gibi ’Bugün bayram. Daha güzel, daha yapıcı ve huzur verici şeyler düşünmek’ gerek.
ST