AİHM kararını "bağlayıcı" yapan kim?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Selahattin Demirtaş ile ilgili kararını verdi, Türkiye'yi mahkum etti..
Her yerde konuşuluyor.. Şimdi ne olacak?
Benim de dahil olduğum çoğunluk, olaya iki ayrı pencereden bakıyor..
İlk pencere, duygusal.. İkincisiyse gerçekler..
İtiraf edeyim, işin adalet ya da hukuk boyutu tamam ama yabancı bir kurum ya da yapının, ülkemle ilgili karar alması ya da dayatması, tüylerimi diken diken ediyor..
Türk adaletinin üzerinde bir adaletin, ülkemde hüküm sürebilmesi, açık söylüyorum, beni uyuz ediyor..
Ama bu duygu halinin bize bir hayrı olmuyor..
Çünkü ortada kapı gibi imzalar var.. Kafamızı karıştıran ilk nokta bu..
Bir başka nokta ise, son 14 yıldır, hukukun siyasetin elinde oyuncak edildiği gerçeği..
Bu gerçek de, Türk adaletine olan güveni ciddi şekilde sarstı.. Dolayısıyla, adalet duygusu, besleneceği bir adres peşinde.. Bu adres de, uluslararası sözleşme ya da mahkeme oluyor..
**
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Selahattin Demirtaş kararı, benim didişme alanımda değil..
Bu konudaki didişmeyi, çözüm sürecinde kol kola yürüyen Ak Parti ve HDP'ye ve taraftarlarına bırakıyorum..
Ancak benim takıldığım nokta şu gerçekler;
1-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ilk imzayı hangi iktidar koydu? Kasım 1950'de Menderes iktidarı..
2-AİHM'e bireysel başvuru hakkının önünü açan imzayı hangi iktidar attı? 1987'de ANAP iktidarı..
3-AİHM kararlarının, Türk Hukuku'nun üzerinde olduğu, hangi iktidar döneminde Anayasamıza yazıldı? 2004'te, Ak Parti iktidarında..
Üçlemeye bakın lütfen.. Her seçimde Ak Parti'nin ve Ak Partililerin sıkça hatırlattığı üç dönem; Menderes-Özal-Erdoğan..
Hey kurban olduğum Allah..
**
Peki;
Anayasa'ya (Madde 90) "Bu mahkemenin kararı Türk Hukuku'nu bağlar" diye kazıyan Ak Parti'nin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan bugün ne diyor?
-Bu karar bizi bağlamaz..
Buyur burdan yak..
AİHM kararları bizi bağlamayacaksa eğer, 7 Mayıs 2004 tarihinde, Ak Parti iktidarı olarak, Anayasamıza şu cümleyi niye eklediniz;
-Temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların, aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
Yani?
Yanisi şu;
Ak Parti iktidarının Anayamıza yaptığı ek diyor ki, "Arkadaş, Türkiye'deki mahkemenin kararıyla, Avrupa'daki mahkemenin kararı birbirine ters düşerse, Avrupa'daki mahkemenin kararı geçerlidir.."
E naapcaz şimdi?
AİHM'i Türk Hukuku'nun üzerine çıkarıp, "Bağlayıcı" kılan siz, şimdi çıkıp "Bizi bağlamaz" diyen siz..
Bizi bağlamayacaksa niye Anayasayı değiştirdiniz?
Değiştirdiyseniz, şimdi niye sızlanıyorsunuz?
**
Hep söylüyorum.. Ak Parti iktidarı, bırakın Türkiye'yi, Dünya'nın en programatik iktidarı.. Pragmatizmin (Faydacılık) bile kendi içinde bir tutarlılığı var.. Ama maalesef Ak Parti iktidarında tek ölçü, "Yılan bana dokunuyor mu dokunmuyor mu?" sorusunun cevabı..
Fetö'de de böyleydi.. Çözüm sürecinde de böyleydi.. Ordumuza kumpas kurulurken de böyleydi.. pkk'yla masaya oturulurken de böyleydi..
Hangi konuda nasıl davranacaklarını belirleyen "Ülkemize ne getirip ne götüreceği" olmadı hiçbir zaman.. "Kendi ikbal ve iktidarlarına" ne getirip, ne götüreceği oldu..
HDP'yle kolkola yürüdükleri çözüm süreci ülkemizi hendek çukuruna iterken oralı olmayıp, Selahattin Demirtaş, "Seni Başkan yaptırmayacağız" dediğinde bozuştular..
fetö, ülkeyi ve kurumlarını açık açık teslim alırken, ülke adım adım 15 Temmuz alçaklığına doğru giderken oralı olmayıp, 17-25 Aralık'ta düğmeye basıp, Ak Parti iktidarını riske soktuğunda bozuştular..
**
Bunun gibi sayısız örnek var..
Demem o ki;
"AİHM kararı bizi bağlamaz" diyen de Tayyip Erdoğan, Anayasa'ya, "AİHM kararı bizi bağlar" diye yazdıran da..
**
Bakın size bir uyarıyı hatırlatayım..
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce dedi ki;
- "Demirtaş henüz bir sanık, hakkında bir hüküm verilmedi. Dolayısıyla diyelim ki seçimler bitti, aradan üç ay geçti ve kendisi beraat etti. Peki o aradaki, seçim kampanyasındaki rekabet eşitsizliğini Türkiye, Dünya'ya nasıl izah edecek?"
Bu uyarının üzerinde tepinenler oldu.. Orasından burasından çekiştirenler oldu..
Bu uyarıyı, "İYİ Parti'nin, Demirtaş'ın partisiyle dirsek teması" diye pazarlamaya kalkanlar bile oldu..
Hala yaşanıyor aynı komedi..
Peki, bugün, geldiğimiz noktada, o uyarı haksız mıymış?
Siz ya da ben farklı bakabiliriz.. Ama Devlet yönetenler, bizim gibi bakamaz..
Dünya şimdi döndü, sayısız soru sıralayacak..
"O da bizi bağlamaz" deyip geçiştirmek mümkün.. Sizin için mümkün, benim için mümkün..
Çünkü bir "Devlet sorumluluğu" taşımıyoruz.. Oysa devlet yönetenler için aynı şeyi söyleyemeyiz..
Devir, tepeni attıran her mevzuda "Beni bağlamaz" deme devri değil..
Kaldı ki, "Bağlayan" hükmü Anayasa'ya sen koymuşsan, hiç değil..
**
Yukarıda da söylediğim gibi, AİHM kararı üzerinden Ak Parti ile HDP'nin kavgasına ben girmeyeyim..
Ortaklıkları var, mazileri var, bana laf düşmez..
Benim derdim, tamam ülkeyi şahsi menfaatleriniz üzerinden okuyor, bize de yediriyorsunuz da..
Dünya öyle değil.. Yemiyor..
Kime ne olduğu umurumda değil.. Olan güzel ülkemin itibarına oluyor..
**
Haaaa, Tayyip Erdoğan'ın bizzat, Abdullah Gül'ün de eşi üzerinden, Türkiye Cumhuriyeti'ni, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikayet etmeleri konusuna da girmiyorum..
Ele güne karşı susalım, o da bizim yaramız olsun..