Ahmet Hoca, Numan Hoca'ya da boyun eğdi!..

Yazılarımıza bir süre ara vermek durumunda kaldık. Güncel gelişmelerle ilgili sıcak bilgi ve haberlere kaldığımız yerden devam edeceğiz. YSK'da kesinleşeceği tarihe kadar Milletvekili liste tartışmaları daha çok su kaldıracak gibi gözüküyor.
Tekrar 7 Nisan'a dönelim, aday listelerinin YSK'ya teslim edildiği güne. O gün öncesinde iktidar partisi AKP büyük bir siyasi krizin eşiğinden döndü. "Başbakan" Ahmet Davutoğlu gölgesi Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'a ince bir operasyon yapıyordu. Numan Kurtulmuş'u Şanlıurfa'dan milletvekili adayı olarak listeye koyma kararı vermişti. Kurtulmuş bunu duyar duymaz soluğu Ahmet Hoca'nın odasında aldı. Ahmet Hoca'ya sordu "doğru mu" diye. "Evet" yanıtını alınca bir kez daha şok yaşadı. Numan Kurtulmuş kararlıydı rest çekti Ahmet Hoca'ya; "Ya İstanbul 1, ya da Ordu 1'e koyarsınız. Aksi halde Urfa'yı istemem. Koymakta ısrar ederseniz de istifa eder siyaset hayatımı bitiririm" dedi, odayı terk etti. Kriz duyulur duyulmaz araya "iknacılar" girdi. Numan Kurtulmuş geri adım atmadı. "Başbakan" düşündü taşındı, istişare etti. Kurtulmuş'un restini göremedi. Ahmet Hoca son gün Numan Kurtulmuş'u ikinci tercihine Ordu 1'e yerleştirdi.
Gelelim, güncelliğini yitirmeyecek ikinci tartışmaya. "Başbakan"ın Google'dan aday tespit açıklamasına. Bir daha hatırlamakta fayda var. Ne demişti Ahmet Hoca?
"Çarpıcı bir şey söyleyeyim. Bir an geldi, kaliteli iki aday. Özellikle az bilinen isimlerde. Ama resim bir yaşayan bir şey olmadığı için, "Google'a girin son konuşmasını çıkartın" dedim. Birkaç ilde konuşmalarını dinledik adayların. Üslubu, edebi, hitabeti, bedensel dili nasıl. Birkaç ilde böyle karar verdik. Doğal haliyle onları izledik, onun için saatlerce sürdü. Bazı illerimizde aday bakımından, "hem yerel hem ulusal ölçekte" dedik ki daha iyisini arayalım. Hadi dedim zihninizden isimler çıkarın. Herkes yeni isimler ortaya çıkardı. Listede olmadığı halde aday yaptığımız isimler var."
En hafif deyimiyle; gerçeği çok iyi çarpıtmış Ahmet Hoca. Çocukların bile güleceği bu açıklama malum nedenler yüzünden yalamadan yutuldu. Kimse şu soruları soramadı;
Bilinmeyen adayların hakkında Google'da neyi bulacaksınız?
Diyelim ki, kısacık bir şeyler buldunuz. Birini aday yapma tercihi için diğerine karşı bu ne kadar geçerli bir kriter olabilir?
Esasında gerçeğin şifresi, "Birkaç ilde konuşmalarını dinledik adayların. Üslubu, edebi, hitabeti, bedensel dili nasıl" cümlesinde gizliydi. "Birkaç il" de yanıltıcıydı!..
Büyük bir istihbarat(!) çalışması yapmıştı iktidar partisi; "paralelciler sızmasın" diye. Daha önce yaptıkları ön saha yoklamasında listeye girmeleri muhtemel adayların büyük bir çoğunluğu görüntülü ve sesli olarak gizlice takip ettirilmişti. Liste yerleştirmeleri sırasında Google'a girilmedi. Sidiler tek tek bilgisayara yerleştirildi. Adaylar nerede ne konuşmuşlar, kimin, kimlerin hakkında ne demişler ne sallamışlar tek tek analiz edildi. Elendi de elendi. Son aşamada eğer kafalarda soru işaretleri kalmışsa tekrar izleme yapıldı. Sadakatten ve paralelci olmadığından emin olunan şahıslar arasından tercih yapılıp listeye isimler yazıldı. İmha edilmedi, izleme sidileri gizli kasaya kilitlendi, muhafaza ediliyor.
Fakat ne yaptılarsa bence olmadı. Neden mi?
Benim yüzde 100 emin olduğum ve kamuoyunda çok tartışma yaratan genç bir paralelci çok iyi bir yerden, hem de seçilmesi garanti gibi gözüken yerden listeye girmeye başardı da ondan...
Bir de Beştepe'de yapılan son görev dağılımından bahsedeyim. İktidara yakın tüm iş adamlarına seçimler için çalışacakları bölgeler paylaştırıldı... "Seçimleri almadan gelmeyin" talimatı verildi...
Bu iş adamları kim mi?..
Talimatı kim mi verdi?..
Saflıkta yarışmayın!..

Yazarın Diğer Yazıları