Ahmet Altan'ın ettiği lafa bak!
Ahmet Altan CHP’deki çalkantıyı Atatürk’ü hırpalama fırsatı olarak kullanmayı ihmal etmedi:
“...Bir kere Atatürk’ün bir ilkesi yok. Daha doğrusu tek bir ilkesi var, ’Demokrasisiz’bir ortamda ülkeyi yönetme gücünü elinde tutmak. Onun dışında, Atatürk’ün ’tersini’söylemediği bir sözüne, tersine davranmadığı bir eylemine kolay kolay rastlayamazsınız. Kendi iktidarına odaklanmış, fevkalade pragmatist bir liderdi Atatürk.(Taraf, 4 Kasım 2010)”
Altan’ı anlamak ve bizim yazacaklarımızın anlaşılabilmesi için önce onun “Pragmatist” diyerek kastettiği şeyi, “Lider için tek gerçek, uygulama alanında liderin işine yarayan gerçek” olarak açıklayalım ve... “Demek, Atatürk amacına ulaşmak için o gün ne söylemesi gerekiyorsa onu söylemiş ve yine günü geldiğinde o gün için ne yapması gerekiyorsa onu yapmış, yaptığı geçmişte söylediği şeyle örtüşmese bile” demek istiyorsunuz öyle mi, diye soralım.
Herhalde, “Evet, aynen onu söylüyorum” diyecektir.
Sanki “yeni” ve“farklı” bir şey söylenmiş gibi, Altan’ın bu sözü, Rahmetliye olan sevgi ve minnetimiz bilindiğinden olsa gerek, “Bak seninki nasılmış..” imâlı mektuplar eşliğinde posta kutumuza düşmeye başladı.. Yine Altan’a göre Atatürk, “Kendi iktidarına odaklanmış” bir “lider” di. Hatta Altan’a göre Atatürk’ün tek ilkesi varmış, o da, “Demokrasisiz bir ortamda ülkeyi yönetme gücünü elinde tutmak” mış. Hani, “Deveye boynun eğri” demişler cevabı “Nerem doğru ki” olmuş ya, işte böyle bir durumla karşı karşıyayız.
Altan’a sormak lâzım, savunduğunuz bu iktidarın Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın dün söyledikleri ile bugün yaptıklarını alt alta yazsak bu sütunu kaç kere doldurur acaba? Hele “Milli Görüş gömleği” altında söyledikleri ile hükümet olduktan sonra yaptıklarını mukayese etsek ortaya nasıl bir manzara çıkar? Sen iyi kötü Cumhuriyet idaresi altında ve eksiği noksanı ile demokratik bir ortamda dün şöyle der bugün tam tersini yaparsan, Atatürk’ün, Padişah’lık döneminde, savaş döneminde, kuruluş, geçiş ve iktidar dönemlerinde o gün şöyle demiş de bugün böyle yapmış hallerini nasıl bugünün şartlarına uygulayarak “ilkesiz” lafı edersin?
Asıl “ilkesizlik” bu değil midir?
Sayın Altan madem Atatürk’e “pragmatist” dedin, bana, “pragmatist olmayan” bir devlet adamı, uygulayıcı bir siyasetçi göster, Batı ve Doğu tarihinden, sana yıllarca müsaade, bakalım ömrün yetecek mi? (Altanlar pragmatist değil mi diye sormuyorum, o ayrı bir bahis çünkü). Yine, “Kendi iktidarına odaklanmayı” hayata geçirmek için çırpınmayan bir devlet adamı göster, gösterebilirsen... Kaldı ki, Rahmetlinin dönemi İngiltere, Fransa, İtalya, ABD ve bu dörtlünün koçbaşı Yunanistan ile pek çok azınlığın isyanlarının bastırılarak kurtarılmış bir vatan ve kurulmuş bir devletin sancılı süreç dönemidir ve O bu sürecin bütün sorumluluğunu taşıyan kişidir. Yine o yıllarda senin “demokrasi” dediğin şey, nerede vardı ki? Kimi faşistti, kimi krallıktı Avrupa’nın. Üstelik Atatürk Türkiye’si o günlerin en iyilerindendi.. Hele “Atatürk ilkesizdi” demek var ya, iftiranın en katran cinsinden olanıdır. Atatürk’ün ilkeli olup olmadığını Atatürk’ün yaptıklarına örnek alarak doğuda Asya içlerinden batıda Afrika uçlarına kadar onlarca devlet kurulmuş, yüz milyonlarca insanı şeref ve haysiyetine kavuşmuştur kişilere sormak lâzım değil mi? Yine Atatürk’ün asla vazgeçmeyeceği bir ilkesi de, ekonomisinden kültür ve askeriyesine kadar tam bağımsız Türkiye ilkesiydi.
Altan ve Altan gibilerin “Pragmatist, ilkesiz” dedikleri Atatürk, Kurtuluş Savaşı kazandı, devlet kurdu, uçak yaptı, mazlum milletlere örnek oldu.. Peşlerinden gittikleri ve “demokrasi abidesi” takdim ettikleri siyasetçiler ise “Haçlı Seferi Başlatan” Bush’ların BOP Eş Başkanı oldu, bir “stratejik ortak” olarak, Müslüman ve mazlum ülke işgalcilerinin kolunda gezmekteler..