Ahlat'ta saray Okluk'ta yazlık
Erdoğan'daki sinirlilik hâli yüzüne yansıyor. Bu da bazı politikacılar için normal. Eğer düşüşü fark ediyorlarsa, dışa vurum mutlaka olacaktır.
Yüzden fazla danışmanı olan "çift şapkalı" siyasetçinin eksiklerini yüzüne söyleyecek gerçek bir "akıl hocası" bulunmadığı anlaşılıyor. Ya da, tepkiden korkuyorlar. İşler ters gittiğinde bu yüksek maaşlı danışmanların araziye uydukları kesin.
Gözlemlediğimiz kadarıyla, konuşmaları hazırlayan ekip de "aman kızdırmayalım" takımına katıldı. Ya da Erdoğan artık irticalen konuşuyor. Bu aralar "oku, konuş" aleti göremiyoruz.
Gerek var mıydı?
Günde birkaç kez çıktığı ekranlarda bu defa gereksiz bir konuya değindi. ATO'nun (Ankara Ticaret Odası) organize ettiği toplantıda konuyu Ahlat'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na getirdi. Yakında hizmete sokulacağını ilave etti.
Anlaşılacağı gibi Beştepe'nin şubesi törenle açılmak üzere. Böyle bir inşaat, bu kadar büyük masrafa gerek var mıydı?
Öteki
Bu arada Ege'nin incisi Okluk Koyu'nda yapımı süren 400 odalı yazlık sarayı da hatırlatmak istiyorum.
Merhum Turgut Özal'ın mütevazı konaklama yeri muhteşem bir yerleşkeye dönüşüyor. Bu yerin ileride turizme açılması düşünülüyorsa lafımı geri alırım.
Dikkat ederseniz kesilen binlerce ağaçtan hiç bahsedilmiyor.
Savurmak
Kusura bakmasınlar ama, bunun adı "israf ekonomisi"dir. Hani, Agâh Oktay Güner'in muhteşem çalışmasına koyduğu isim.
Kur duvarı deldi. Sebze-meyve başta tüm yiyecek ve içeceklerin freni tutmuyor.
Bundan sonra kemerleri sıkmalı. Kemer sıkma dedikse, çalışan ve emeklilerin maaşlarından söz etmiyorum. Garibanın feryadının
23 Haziran'da sandıktan çıkacağını hatırlatalım.
Eğlence programı
++++
Gece Görüşü'nü sevmeye başladım. Çünkü, anlı şanlı Prof. Dr. Mehmet Şahin komedi oyuncusuna dönüştü. Hocanın şu cümlesine bakın; "Terörle iç içe olan İYİ PARTİ'ye niçin tepki verilmiyor?" Biz de Şahin'e soralım; "İmamoğlu'na destek veren sanatçılara dümdüz gidenlere niçin sesin çıkmıyor?" Örneğin YSK'daki Ak Parti temsilcisi Recep Özel'e.
Şahin'e bir tek konuda hak veriyorum. Abdullah Gül'ün başına geçeceği partiden hiçbir şey olmaz. Eski Cumhurbaşkanının artık şimendiferleri yok. Ümit Davala'nın benzetmesiyle "bu takımdan bi cacık olmaz"...
Eski tüfekler
+++
10 gün kadar önce Orhan Ayhan büyüğümle konuşuyorduk. Başladı anlatmaya; "PERPA'da alış veriş yaparken yaşlı birinin bana dikkatle baktığını fark ettim. Bu şahıs 'Boşuna bakıp durma, tanıyamazsın' dedi. Lafı uzatmadan 'Ben Galatasaraylı eski futbolcu Muzaffer Sipahi'yim' dedi."
Bu haftaki Orhan Ayhan'la programında baktım Sipahi orada. Hem de iki arkadaşıyla birlikte. Üç yılı peş peşe dört kez şampiyon olan takımdan Aydın Güleş ve Yılmaz Gökdel'le birlikteydiler.
Hepsi Millî formayı giymiş, olağanüstü oyunculardı. Tarihî fotoğraflarla bezenilen nostalji yaşandı.
Üç eski Galatasaraylı, takımlarının bu yılki şampiyonluk şansını değerlendirdiler. Umutlular.
Arada eski-yeni bilgiler de edindik. Kaloperoviç'in hocalığı kadar "kahve falcılığı" olduğunu öğrendik.
Tarihe kayıt
Rahatsız denilen Muzaffer Sipahi'nin müthiş hafızası olduğuna kanaat getirdik. Mesela Türkiye'ye gelmiş önemli teknik direktörlerden olan Oscar Hold'un nasıl takım çalıştırdığını büyük bir zevkle anlattı. Gerçekten Hold, Fenerbahçe başta, teknik direktörlük yaptığı takımlara ünlü WM'yi çok iyi uygulatmıştı. Kanarya'nın iki beki Şükrü ve İsmail'i iki kanatta fırtına gibi estirmişti.
Gereksiz uzatma
Bu arada bir konuya önemle değinmek istiyorum. Orhan Ayhan'la başlamadan önce Medya Günü adlı Final Four'u izliyorduk. Obradoviç başta Sarı Lacivertli basketbolculardan şikâyetim olmadı. Ancak, basketbol yazarı bazı gençlerin sorularından şaşkına döndüm. Hep aynı şeyleri yönelttiler. Bir ara durum öyle hale geldi ki "TRT Spor canlı yayını niye kesmiyor" demeye başladım. Nitekim benim düşüncemi hissetmişler gibi nokta kondu. Yeni bir şey yoksa niye soru soruyorlar? Bunu anlamak mümkün değil.
...
GÜNÜN SÖZÜ
Istırap her şeyi yüceltir. Honoré de Balzac