Ahh Cihat Hoca
Cihat Özönder’i kaybetmenin acısı yüreğimizi dağlarken, Hoca’nın talebesi, benim değerli dostum Dr. Fahri Atasever, Türk Yurdu Dergisi için hazırladığı yazıları benimle ve Yeniçağ okurlarıyla paylaşmak için e-postama göz yaşlarıyla bezediği duygularını yollamış. Uzun söze gerek yok bugün bununla yetinip Türk Ocaklarımızın Türk Yurdu Dergisinde Cihat Özönder Özel Sayısını bekliyorum.
“Hayatta en zor olan şeylerden biri, bir acı kaybın ardından yazmak olsa gerek. Bir de bu kayıp canınızdan çok sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz bir insanın ardından ise. İlk ölüm acısını iliklerime kadar annemin vefatında yaşamıştım. İkincisini rahmetli Ercan Poyraz ağabeyimin vefatında ve üçüncüsünü değerli hocam Cihat Özönder’in bize zamansız gelen vefatında yaşadım. Sarsıcı bir kaza haberi ve derin üzüntüler içinde bir veda...
İnanması ve kabullenmesi zor bir ölüm. İnsan nefsine çok zor gelen ölüm gerçeği, burnunuzun direğini kırarcasına, kalbinizin derinliklerine batarcasına, nefesinizi kesercesine karşınızda. Bir tek teselliniz imanınız... Böyle durumlarda Müslüman doğduğuma ve İslam esaslarına iman ettiğime tekrar şükrediyorum. Başka şekilde dayanmak zor.
Cihat Özönder hocayı, ilk olarak felsefe eğitimi aldığım Hacettepe Üniversitesinde öğrenciyken tanıdım. Bölüm hocalarımdan kendi düşünce dünyama yakın kimse bulamamıştım. Ders seçim dönemlerinden birinde danışman asistanın öğrencilere “o faşistin dersini almayın” uyarısı üzerine dikkat kesildim ve varlığından haberdar oldum. İlk zamanlarda cesaretimi toplayıp tanışmaya gidemedim ama aklımın ve kalbimin bir köşesinde Cihat Hocaya ulaşmak düşüncesi yer etti. O zamanlar milliyetçi düşünceye sahip öğretim üyesi sayısı çok azdı. Bizim gibi Anadolu’dan gelmiş gençlerin yolunu açacak ve yetişmesine katkı sağlayacak insan bulmak çok zordu.
Hayatımdaki başarıları buna borçluyum. Hem akademik başarıları, hem de hayata pozitif bakarak çevreme yansıtma başarısını Cihat hocamın yaklaşımından aldığımı sonradan fark ettim. Son zamanlarda sık bir araya geldik. Hocanın üzerimizde bir hakkı olduğu bir gerçekti. Ama üzerimizde asıl farklı iz bırakan yönü sanırım burada gizliydi. Vefatından önceki akşam hem seçim döneminin değerlendirmesini yaptık, hem de yeni dönemde neler yapmamız gerektiğinin istişaresini... Nedense içimdeki duyguları paylaşmak geldi. Yüzüne karşı, kendisini tanıdığım ilk günden beri yanında kendimi çok değerli hissettiğimi, sürekli bize olumlu teşviklerle değerli insanlar olduğumuzu hissettirdiğini ve bunu kendi çevremizde uygulamaya çalıştığımızı belirttim. O anlamda bize hocalık yapmanın ötesinde bir model rol oynadı. Hem de hepimizin ihtiyaç duyduğu noktalarda.
Cihat hocayı her tanıyan insan bir İstanbul beyefendisi nezaketini ve zarafetini fark ederdi. Görünen ve görünmeyen büyük hizmetlerinin hiçbirinden gurura kapılmadığını ve sürekli mütevazılığını koruduğunu gözlemlerdi. İnsanlara kusurlarını incitmeden hissettirmeye çalışır, fark etmelerini beklerdi. Kabalık ve kızgınlık hocaya yakışmazdı. Yalnız seçim sürecinde üzüldüğü ve kızdığı zamanlar oldu. Konuşmasının dozajı sertleştiği için kürsüye çıkarken biraz kızmanızda fayda varmış diyerek şakalaştığımız oldu. Kendisine karşı yapılan kabalıklar ve nezaketsizlikler karşısında bizi teskin eden de yine kendisi oldu. Sabrının ve hoşgörüsünün hikmetini sonradan anladık. Bilmeden hocayı inciten bazıları hocayı tanıdıkça kanaatleri değişti ve saygıları arttı.
Cihat Özönder, Türkiye’nin yetiştirdiği ender değerlerden biriydi. Vefatı bu değerinden bir şey kaybettirmeyecek. Yaptığı hizmetler ve yetiştirdiği öğrenciler onun adına bu ülkeye ve millete katkı sağlamaya devam edecek. Bir üniversite hocası olarak ve bir Türk milliyetçisi olarak yeni nesillere önder ve örnek olacak.
Cihat Özönder, Türklüğe kendini adamış bir bilim adamıydı. Samimi bir Türkçü idi. Türk sosyal bilim tarihinde olduğu kadar, Türkçülük tarihinde de hak ettiği yeri alacaktır. Kendisine Türklük aleminin bütün problemlerini dert edinmiş, bu alanda doğru bilgi üretmeye ve bunlara dayanarak çözüm yolları bulmaya kendisini vakfetmişti. Dünyanın neresinde Türk varsa, Türk kültürünün izi varsa Cihat Özönder’in kalbi oradaydı. Bu bir aşktı, bu bir bilinçti, bu bir hülyaydı...
Genç nesiller Cihat Özönder’in varlığından ilham almaya devam edecek. Türk davasının bilimle, idealle, siyasetle nasıl sürdürüleceğini Cihat Özönder örneğinden öğrenecekler. Modern zamanın dava adamı nasıl olunur bu örnekte görecekler. Kendilerine bir ışık, bir ideal, bir model bulacaklar.
Ruhu şad olsun, mekanı cennet olsun;
Bütün Türklük aleminin başı Sağolsun...”