Ah be Kıraç, sen kimsin ki "Tanrılara(!)" dil uzatıyorsun
Sen misin, Orhan Pamuk'un yazdıklarına "zırva" diyen; Nobellere layık bulunmuş dilini beğenmeyen… Sen misin, koskoca Elif Şafak'ın güya bu toprakların kültüründen ilham aldığı romanlarını önce İngilizce yazıp sonra Türkçe'ye çevirmesini "salakça" bulan… Hatta kayda değer bulmayan ve dahi tahammül edemeyen…
Sen misin, bunları yere göğe sığdıramayanları "kendi ülkesine, insanına gökdelenlerin tepesinden bakan, her şeyi bildiğini sanıp hiçbir şey bilmeyen, neo liberal, ukala"lar olarak tanımlayan…
Sen misin, mevcut dünya düzeninde "entegrasyon"un bir sömürülme biçimi olduğunu savunan…
Sen misin Türkçe düşün diyen, Türkçe konuş, Türkçe yaz, Türkçe söyle, onlar seni kendi dillerine çevirsinler diyen…
Kısacası sen misin "Ey millet, aç gözünü, kendine gel" demeyi üstüne vazife edinen!
Ne haddine!!!
***
Bu ülkenin, -ülkeye haksızlık yapmayayım- çoğunluğa tahakkümü kendilerine hak gören bir azınlığın "dokunulmazları" var; onlara dokunan yanar!
Bir tek onlar konuşabilir; her kanalda, her gazetede, her gün, her saat, tekrar tekrar… Kökü dışarıdaki fikirlerini demokrasiyle, hak ve özgürlüklerle maskeleyip dayatabilirler bile millete.
Ama sana söyletmezler!
Söyledin mi, söyleyebildin mi… Var güçleriyle, bütün araçlarını kullanır ve hükümsüzleştirirler; en azından hükümsüzleştirmeyi denerler.
***
Söylemediklerini söyletir, söylediklerini bölüp, parçalayıp hiç söylemediğin, söylemeyi aklından dahi geçiremeyeceğin şekilde yeniden biçimlendirirler. Seni algıda olmadığın bir şeye dönüştürür ve sonra da olmadığın şeyi olduğun gerekçesiyle linç ederler!
Sen, "Şehirli kadınla ilgili olarak, evde çocuk bakan, yemek yapan, bulaşıktan, çamaşırdan, ütüden başını kaldıramayan zavallı, gariban, eve kapanmış, kapatılmış kadın algısının değişmesi lazım" demeye çalışırsın mesela, "Kadın ütüsünü yapsın, çocuğuna baksın, otursun oturduğu yerde" demişsin gibi nakledilir aleme!
Kıraç'ın başına, -bir kere daha- gelen tam da bu işte.
Aslında sadece "Artık bir karar verin" demiş adam "şehirli" kadınlara;
"Kendi ayaklarının üzerinde durabilen, güçlü kadın" mısınız?
"Saçını süpürge eden, biçare kadın"mı?
Eğer her platformda olduğunuzu iddia ettiğiniz gibi "çalışan, kazanan, kimseye eyvallahı olmayan, güçlü" kadınlarsanız, o zaman mücadelenizi de o "gariban kadın" metaforu üzerinden yürütmeyi, amiyane tabirle o "halin" ekmeğini yemeyi bırakın. Başka tezler geliştirin.
***
Kıraç'ın söyledikleri mi, yoksa kadının seçme ve seçilme, dolayısıyla yönetime katılma hakkını kazanmasının üzerinden 80 küsur yıl geçmiş bir ülkede, bizatihi kadınların, eğitimli, yüksek gelirli, şehirli kadınların bile taleplerinin meşrulaştırmaya çalışırken kafalarını bir türlü o bulaşık leğeninden çıkaramıyor olmaları mı küçük düşürücü?
Toplumsal rollerinizi kendi iç dünyanızda netleştirememiş, dolayısıyla da ona uygun bir yaşantı inşa edememiş olmanın bedelini Kıraç'a ödetmeye kalkışmak çok konforlu olabilir ama işlevsel mi; çelişkilerinizden kurtaracak mı sizi?
Bir de…
Kıraç'ın sözlerinin cımbızlanan kısmına öfkelenip ona inattan söylüyorlarsa anlarım da, gerçekten de kahvaltı hazırladı diye kendini ezilmiş hisseden kadın varsa o da bir zahmet kadınlığını sorgulasın yani! Ne alakası var!
NOT: Bütün bunların taşrada, "iradesi" işgal altında olan, hâlâ "karnından sıpayı, sırtından sopayı" muamelesi gören, hâlâ okutulmayan, çocuk yaşta "talih kuşu" maskeli bir ağanın koynuna sokulan, bebeğini sırtına bağlayıp tarla çapalayan, itilen, kakılan kadınları kapsamadığını belirtmeye gerek yoktur herhalde ama neme lazım ben belirteyim de, bir de onların gerçeklerinden uzak olmakla suçlanmayalım…
İddia olunan gazetecilikleri de çöktü
31 Mart'tan önce hiç yoksa on tane, "Bu PKK'lılar, FETÖ'cüler kimin kucağında, kimin döneminde büyüdülerse ona oy versinler. Biz PKK'lılardan, FETÖ'cülerden oy istemiyoruz" konuşması, demeci, paylaşımı olan İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu'nu, PKK'ya, FETÖ'ye mesafe koymamakla suçluyorlar.
Adam, canlı yayında konuşmalarını çıkarıp gösteriyor.
"Ama seçimden önce demediniz" diyorlar.
Adam, tarihini, yerini gösteriyor "Seçimden önce söyledim" diyor.
Söyleseydiniz, bu programlar o zaman da yapılırdı diyorlar.
CHP-İYİ parti ittifakını bozma programı yaptılar; Temel'in "Ben duymadım" fıkrasını canlandırıp iddia olunan gazeteciliklerini bozdurdular!
Bakın burası çok önemli;
Düştükleri o zavallı halde bile utanmadılar.