Agos'a açık mektup!
Eşi Hrant Dink suikastle öldürüldükten sonra, Agos Gazetesi'nin binasından kalabalığa seslenirken sürekli "Kardeşlerim" diyordu Rakel Dink...
'Kardeşlerim' vurgusu özellikle tercih edilmişti... İşin aslı, gergin havayı yumuşatan bir etki de yaptı...
Konuşmasında barıştan, kardeşlikten, haktan, hukuktan söz etti...
İyi de etti..
Önemlidir, hak, hukuk, kardeşlik...
**
Dokuz sütuna manşet yaptı Agus Gazetesi "Kardeşlik" vurgusunu..
Kardeşlik mühim iştir.. Değiştiremezsin.. De ki kavga ettin, hatta 'Ne ölüme, ne ölüne' dedin, yine de 'Kardeş' olduğun gerçeğini değiştiremezsin...
Bir alın yazısıdır kardeşlik...
Ne nüfus idareleri, ne pasaportlar, ne inkarlar, hiçbir güç etki etmez o gerçeğe...
**
İşin başında şuraya not düşeyim; Bu yazının amacı Agos Gazetesi'ne karşı kışkırtma değildir... Tam aksine, kardeşliğin 'İşine geldiği' gibi yorumlanamayacağını hatırlatma amacı taşımaktadır...
**
O günlerde 'Kardeşlik' vurgusu yapan Agos Gazetesi, bu aralar bir başka 'Kardeşliği' görmezden geliyor...
Türkiye, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki meselede, doğrudan kardeşinin tarafında oldu diye edilmedik söz bırakmıyor Agos'un kalemleri...
Türkiye doğrudan Azerbaycan'ın yanında olmuşmuş...
Ne yapacaktı ya, Aborjinlerin tarafını mı tutacaktı?
Dağlık Karabağ'daki korsan yönetimle Azerbaycan arasında bir sorun yaşansa, Bakü'den yana mı oluyor Erivan? Ya da Agos'un kalemleri...
Bi nevi onlar da kardeşliğinin gereğini yapıyor...
Ama sakat olan şu, Agos'un kalemlerine göre "Kardeşlik" sadece kendileri için geçerli, sadece işlerine geldiği zaman kullanabildikleri bir kelime...
Halbuki değil...
Ermenistan nasıl Karabağ'daki, hem de gayrı meşru yönetimden yana tavır alıyorsa, Türkiye de, kardeşinden, hem de hakkıyla-hukukuyla meşru bir yönetim olan kardeşinden yana tavır alacak...
**
Türkiye ve Türk Milleti Azerbaycan konusunda hassastır.. Bu bir gerçek...
Bu gerçeği bildiği halde, sürekli arı kovanına çomak sokan bir kafadadır Agos'un kalemleri.. Bu da bir başka gerçek..
Yazılarında, haberlerinde diyorlar ki, "Dağlık Karabağ Cumhuriyeti bilmem nesi dedi ki..."
Neresi?
Dağlık Karabağ Cumhuriyeti...
Yeni adı da var ha; Artsah Cumhuriyeti... (!)
Wikipedi'ye göre California'nın Fresno ilçesi tarafından tanınmış, uyduruk bir idare...
Ne Birleşmiş Milletler, Ne AB, ne de herhangi bir ülke tarafından tanınmayan bir Cumhuriyet (!)
Yav bırakın herhangi bir ülkeyi, Ermenistan tarafından bile tanınmayan bir ülke...
Ama, Türkiye'de yayın yapan Agos Gazetesi'ne göre, bildiğin Cumhuriyet...
Yani California'daki Fresnolulardan gayrı, bir de Agos Gazetesi tanıyor...
**
Şimdi ben bunları yazıp, öz be öz kardeşlerimin Cumhuriyeti Azerbaycan'ın haklı davasına destek verdiğimde, bir anda oluyorum "Faşist-ırkçı"
Ama, dünyada hiçbir ülkenin tanımadığı, gayrı meşru, haksız, hukuksuz bir yönetimi, sırf kardeşi olduğu için tanıyan Agos'un kalemleri, oluyor medeni...
Yemişim böyle medeniyeti...
Akif'in dediği gibi, bunların medeniyeti, "Tek dişi kalmış canavar"
**
Bak ben ne dedim, "Sırf kardeşi olduğu için" dedim.. Agos'un kalemlerinin, Karabağ'ı işgal edenlerle kardeşliğini kabul ettim...
Aradıkları medeniyet satır aralarında saklı...
Azerbaycan'ın kardeşi Türkiye'nin İstanbul'unda yayın yapan bir gazete, Karabağ için Ermenistan toprağı diyebiliyor...
Peki, Agos'un kardeşlerinin ülkesinde, Erivan'da, gazeteyi geçtim, tek bir kişi çıkıp da, "Karabağ Azerbaycan toprağıdır" diyebilir mi?
Kenarımın medeniyeti...
Beklentim o dur ki, onlar da benim kardeşliğimi kabullenmeli artık...
Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz... Burası bir Türk vatanı... Elbette onlar da vazgeçilmez bir parçası... Ancak, Türk yurdunda, Türk'ün kardeşinden yana durmasını yadırgayıp, işgal edilmiş topraklardaki gayrı meşruluktan, sırf kardeşleri diye meşruiyet çıkarma çabası, sırıtan bir çabadır...
**
Tamam, işgal altındaki Karabağ'da kardeşleriniz yaşıyor...
Gönlünüz, doyduğunuz yerde değil, orada olsun, ona da kabul...
Ama, sıkıştıkça "Hak-Hukuk" diyen kalemler,
Hak da hukuk da diyor ki;
Karabağ Azerbaycan toprağıdır...
İşgal, ve işgalin ardından uyduruk referandum, bu gerçeği değiştiremez...
**
O ki gerçekler konuşulsun,
O ki haktan yana olunsun,
O ki hukuktan yana durulsun istiyorsunuz,
O halde, önce 'kardeşimin' hakkını, hukukunu ve gerçeğini kabul etmelisiniz...
Siz kardeşlerinize ağlarken, ben;
"Karabağ, Karabağ, yüreğim dağlar,
Yolumu bağladılar, harı bülbül ağlar"
dediğimde mızmızlanmamalısınız...
Hankendi, Şuşa öz yurdumuzken, biz bu kadar mızmızlanmıyoruz...
**
Gerçeği not ederek bitireyim;
Dağlık Karabağ Cumhuriyeti değil,
İşgal altındaki Azerbaycan toprakları...
Kardeşimin yurdu, kardeşimin...
Anladınız mı sözde "Kardeşlerim"?
Doğru işe ne denir...
Hep hayalimdi...
Türk medyasının Azerbaycan'ı daha yakından tanıması için kendimce çabaladım...
Hatta bir ara, Türkiye-Azerbaycan Basın Birliği gibi bir hayalim daha oldu...
Üzgünüm ama, Azerbaycan'ın Türkiye'de ve özellikle Türk medyası ile daha yakın ilişki içinde olması gerekiyor...
Erivancıların her köşeye sızdığı bir medya düzeni bizdeki...
Sevgili kardeşim Behruz Hasanov'dan öğrendim ki, İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un da dahil olduğu bir çalışma başlamış...
Fahrettin Altun ile ilgili söz hakkımı saklı tutarak, bu girişim için tebrik ediyorum...
Geç oldu... Ama çok önemli...