Ağız değiştirdi

Sandık tam önümüze gelirken, İmralı sürpriz bir çıkış yaptı. Öcalan'ın yandaşlarına "İstanbul seçimlerinde tarafsız kalın" çıkışının altında Binali Yıldırım'a destek istediğine inanıyor musunuz?

Dağıtımın avukatlar aracılığıyla değil de, devlet ajansı eliyle yapılması tuhaf değil mi?

Esas garibime giden bu çıkışlar karşısında Devlet Bahçeli'nin konumu. Yıllar yılı "bebek katili" dediği birine şimdi Abdullah Öcalan demesi için "akıl tutulması"ndan başka bir yorumda bulunamıyorum.

Bir lider bu kadar mı zikzak yapabilir? Bu kadar mı tenakuza düşebilir? İster misiniz Bahçeli ilk genel seçimde meydanlarda yine sağa sola idam urganları fırlatmaya başlasın.

Bunun, klasik otomobille tur atıp Ferdi Tayfur'dan "Affet"i dinlemekle bağlantısı olduğunu ise sanmıyorum!

SON ARAŞTIRMA

SODEV'in İstanbul'da yaptığı kamuoyu araştırmasını duydunuz mu? Sekiz şıklı bu anketin bir sorusu şöyleydi; "İstanbul'da hayatı ucuzlatmak önemli midir?"

Trafik, anarşi vb. gibi şıklar arasında "hayatı ucuzlatmak" ilk sırayı aldı. Hem de uzak arayla; yüzde 64. Bayağı yüksek oran. Megakentteki oy dağılımını da bu etkileyecek. Bunu bir kenara kaydedin. Sonuç ilan edildikten sonra yine hatırlarsınız.

DEVİRLERİ SONA ERENLER

Türkiye'de gerçek iyice belirginleşti: "Emir demiri kesiyor." Seçim öncesi yapılan son miting ve toplantılara derinlemesine bakanlar bu gerçeğe artık inandılar.

Ancak bütün dünyada olduğu gibi bizde de birtakım siyasilerin devrini tamamlamak üzere olduğu ortaya çıktı. Hatta "tamamlandı" demek bile mümkün.

Kerim Baykarael'in yazısını tam günümüze uygun buldum. Sadece bir-iki müdahale ile sizlere sunacağım:

"Sayın Ayeri selamlar,

Bugün politikanın antikorlarından söz etmek istiyorum. Daha doğrusu Trump, Putin ve bizdeki bazı isimlerin bitişinden.

Olayı örneklemek istersem bilgisayarlar ve işletim sistemlerini baz alabilirim. Bir zamanlar IBM vardı. Ve tabii mackintosh yani tam ismiyle Apple. Bunlardan Apple pazar payında sıkışmaya başlayınca kapalı sistem olan bilgisayarlarına birtakım donanım eklenmesine izin verdi. IBM de buna cevap vermeye çalıştı. Baktılar ki Apple'a denk bilgisayar yapılması için 10 yıla ihtiyaç var. Bu yüzden akıllıca hareket edip eklenecek parçaları başka şirketlerin üretmesine izin verdiler. Böylelikle IBM uyumlu bilgisayarlara eklenecek donanımlar ortaya çıktı.

Fiyat meselesi

O günlerde Apple almaya kalkışırsanız 5 bin dolar harcıyordunuz. IBM uyumlu aynı ayarda ve hatta daha kapsamlı bilgisayarı 1500 dolara buluyordunuz. Yani merdiven altı imalatlardan. Üstelik teknoloji geliştikçe bazı donanımlar fazla maliyete girmeden servis alınabiliyordu. Böylece bilgisayarlar halka yayılabildi. Ben de böyle sahip oldum. Bilgisayar piyasası gelişti ve herkes üstüne bir şeyler koydu. Büyüdü, binlerce kişi ekmek yemeye başladı.

Günümüz politikacıları

Bugünün siyasetçilerinin geçmişleri ilk mackintosh ya da IBM'in ilk hâlinden farkı yok. Biliyorsunuz, hem doktor, mühendis-mimar, jinekolog, kadın doğum uzmanı, aile planlamacısı, ilahiyatçı, bilim insanı, kimyager, filozof, ekonomist, imam vb. hepsi bunlarda mevcut. Her şeyimizi o biliyor. Nasıl doğuracağımızı, kaç çocuk sahibi olacağımızı, tüm ihtiyaçlarımızı sadece o biliyor. Onun sundukları doğru. Onun tarif ettikleri bizim düşüncemiz. Onun tarif ettikleri bizim ihtiyacımız ve sadece o giderebilir. Egonun tavanını görüyoruz.

Ama toplumlar organizmalar gibidir. Kendi ihtiyaçlarını kendileri belirlerler. Ona göre gelişir, büyür.

Siz o organizmalara nasıl gelişeceğini, büyüyeceğini, virüs gibi dayatırsanız, o da antikorları üretmeye başlar. İşte şimdi bir antikor çıktı. Sonunda bünyenin nasıl iyileşeceğini, gelişeceğini ve sağlıklı büyüyebileceğini anlatınca hemen olumlu karşılık aldı.

Kısaca durum bundan ibaret. Bünyeye virüs girdi. İyice görünür hâle gelmeye ve rahatsız etmeye başlayınca antikorlar devreye girdi. Ne yapılırsa yapılsın virüsün dönüşüme uğrattığı organizmaların başı dertte. Tabii ki kolay değil. Bir kere bünyeye girdi. Dilerim bünye daha fazla hastalanmadan iyileşip kurtulur."

GÜNÜN SÖZÜ

Dünya var olduğu sürece yanlışlar yapılacaktır. Ama hiç kimse karşı çıkmadığı ve isyan etmediği sürece bu yanlışlıklar sonuna kadar sürecektir. Clarence Darrow

Yazarın Diğer Yazıları