Ağaç kesme dönemi başlıyor!

Marketlerde yasal uygulama devreye girmeden, poşet kavgaları başladı. Örneğin BİM'de iki defa buna tanık oldum. Çünkü, büyük torbalar bir süre yok oldu. Yerlerine minik minik şeyler konulmuştu. Söylemedi demeyin, esas çıngar 1 Ocak'tan itibaren çıkacak.

Bu konuda yollanan mesajlar arasında en mantıklısı Sedat Yıldız'ın. Yetkililer başta herkesin okumasında fayda var:

"Poşetlerin paralı olması ya da yasaklanması konusundaki görüşlere katılmıyorum. Buna devlet de dâhil. "Poşet yerine kesekağıdı kullanın" demek de ne oluyor? Sonuç sizce daha mı iyi olacak? Yarın kese kağıdının da paralı olmayacağı garanti ediliyor mu? Bugün yüzüne tükürmek için sıraya girdiğimiz plastik, geçmişte kâğıt kullanımını azaltarak dünyayı ağaçsız kalmaktan kurtarmıştı. Kahramandı yani.

Bu sorun gündelik siyasetle, işin ucuna biraz da para koyarak çözülmez. Çözüm çok net; geri dönüşüm. Plastik, metal, kağıt, cam. Bu dört saklama taşıma malzemesinin geri dönüşümünü sağlamak çocuklarımızı bu bilinçle eğitmek, geri dönüşüm fabrikalarını artırmaktır.

Faydaları

Bu ne işe yarayacak mı dediniz?

* Doğaya salınan atık malzeme azalacak, çevre korunacak.

* Ülkenin kaynakları boşa harcanmamış olacak. Buradan elde edilen tasarruf başka yatırım alanlarına yönelecek.

* Geri dönüşüm fabrikalarından elde edilen ürünler ilgili alandaki tesislere kolay ulaşabilir ve ucuz ham madde sağlayacak. Ham maddenin ucuzlaması girişimcileri o alanda yatırım yapmaya yönlendirecek. Örneğin oyuncak üreticisi için plastik, yağ tenekesi için metal, arabalar için cam vb..

* Yatırım alanlarının artışının doğal sonucu olarak iş gücü talebi ortaya çıkacak ve yeni istihdam sağlanacak.

* Al-sat mantığıyla üretimden uzak çalışan ekonomiye, üretime yönlendirecek, gençleri bu alanda eğitim almaya teşvik edecek.

Bunlar sanırım ülkemiz için yeterli nedenler değil(!!). Biz paraya dayalı sözde çözümlerle idare ederiz. Neden böyle oluyor diye düşünmeyiz. Çünkü biz tüketim toplumuyuz. Üretimi aklımızın ucundan bile geçirmeyiz. Nedense aklımız o kadarına ermez."

Yıldız'a katkım olsun diye kısa bir ilave de ben yapayım. Seneler önce Kopenhag'da çöp imha tesisini gezmiştim. Koca şehrin atıkları özel fırınlarda yakılıyordu. Günün sonunda geriye sadece küçük bir saksı büyüklüğünde kül birikintisi kalıyordu.

***

Hepsi kazandı

MasterCheef canlı yayınla tamamlandı. Duyumlara göre yenisi için seçmeler başladı. Aynı kanalın Yemekteyiz'in yanında oldukça pahalı bir program. Jüride yer alan uluslararası şöhrete sahip şefler, lise yıllarımızdaki tatlı-sert ama bilgili isimlerden oluşmuştu.

En önemli başarı yarışmacı seçiminde idi. Argo tabirle yetenekli olmalarının yanı sıra espri taraflarıyla da beğeni kazandılar. Bunlardan bir kişiyi, deli Murat'ı (Özdemir) hariç tutuyorum. Papağanının ölümüne vardırdığı manyaklıkları milletin gönlünde derin yara açtı.

Hatta aleyhinde başlatılan kampanya bütün hızıyla devam ediyor. Akıl hastanesindeki gözlem süresi tamamlanması için "şafak sayılıyor." Bu askerlikteki gibi değil. Bırakıldığı gün Murat'a ne yapılacağının planları şimdiden hazırlandı. Aralarında bir de ünlü var; Seren Serengil'in eşi şarkıcı Yaşar İpek. Açıkça deklare etti; "O manyağı evire çevire döveceğim." Bu yol bana göre uygun değil. Adalet er geç Murat'a hak ettiği cezayı verecektir. Yeter ki, şu "pehlivan tefrikası"na dönen yasa bir an önce çıkarılsın.

Gelelim sonuca

MasterCheef'i Uğur kazandı. Kerem'i bir puanla geçti. Yüz bin liralık ödül fena değil. Finalde kaybeden Kerem de anında Dubai'de iyi maaşlı iş sahibi oldu. Hemen herkesin geleceği garantilendi diyebiliriz. Avustralya'ya kadar yayılacaklar.

İlk Pop Star'ı hatırlatan durum ortaya çıktı. Ona katılıp fazla yol alamayanların bile mütevazı yerlerde, afişlerini görüyoruz. Mesela "Pop Star Bayhan." Bunları sizler de magazin yapımlarında fark ediyorsunuzdur. Demek ki "Lahmacuncu Memet"in tabela değiştirme zamanı geldi. Fatih Kadınpazarı'ndaki yerine "MasterCheef Memet"i asmakta gecikmeyecektir. Bir kısmı da aynı yöntemle onu takip edeceklerdir...

GÜNÜN SÖZÜ

Özgür insanlar hatırlayın bu düsturu; özgürlüğe sahip olabiliriz. Ancak bir kere kaybedildiğinde bir daha asla geri gelmez. Jean Jacques Rousseau

Yazarın Diğer Yazıları