Afganistan Bataklığı
Okyanus ötesinden gelen ünlü(!) konuğun çantasında neler olduğuna dair kehanetler üzerine neredeyse iddiaya girenlere “sadece çamaşırları var” desem inanır mısınız.
ABD’nin derin adamı Dick Cheney’in babasının hayrına gelmediğinden, dahası Meryem Ana’yı ziyaret edip dini vazifesini yerine getirmeyeceğinden eminiz. Peki “Çeyni” Türkiye’yi Afganistan’a çekmeyi başarabilirse memleketimizde neler olabilir? Günlerdir tartışılan kapatma davası düşebilir mi?
Bu sorunun cevaplarına gelmeden önce ünlü “Medeniyetler Çatışması” planına gelelim. Huntington’un öngörü diye yutturduğu Medeniyetler Çatışması planı iki İngiliz ajanı kuklaya bağlanmıştı. Birincisi yanı başımızdaki Irak’ın başına bela olan Saddam Hüseyin diğeri de Usame Bin Ladin’di. İslam dünyasının -bu planı bilerek ya da bilmeyerek- oyuna gelmediğini görenler, bu defa “Sünni-Şii” çatışmasını sahneye koyacaklar. Ürdün, Suudi Arabistan gibi uydu ülkelerin dahil olacağı Sünni cephesini İran’a karşı fişekleyecek harekattan önce Türkiye’nin “Müslüman kanı dökülmesine rıza göstermeyiz” tavrının ortadan kaldırılması şartı var. Bunu da Afganistan bataklığına çekerek halletmeyi tasarlıyorlar.
Dilerseniz önce Afganistan üzerinde tarihten günümüze bir ufuk turu atıp ’ufuk çizgimizi’ netleştirelim.
“Üzerinde güneşin batmadığı imparatorluk” olan İngiltere, Afganistan’a girme gafleti gösterdiği için sonuçta Britanya kıyılarına çekilmek zorunda kalmıştı. Dünyanın en büyük iki gücünden biri olan SSCB, gücünün zirvesindeyken Afganistan bataklığına saplandığı için dağılma süreci hızlandı ve Sovyetler kağıttan kuleler gibi yıkıldı.
Günümüzdeki küresel jandarma ABD de Afgan bataklığına girdi. Ama asıl maksadı bölge hakimiyetinden ziyade tamamen duygusaldı! fakir ülke Afganistan, aslında dünya karapara cennetinin ta kendisiydi. Trilyon dolarlık uyuşturucu merkezindeki paraların ABD istihbaratının uluslararası operasyonlarının kaynağı olduğunu bilmeyen var mı?
Dönelim Türk askerinin Afganistan’da muharip güç olarak görev alması meselesine. Bir taraftan Genelkurmay Başkanı Büyükanıt “hayır” derken, Dışişleri Bakanı Ali Babacan “Türk ordusunun Afganistan’da her türlü göreve hazır olduğunu” vurgulayarak Çeyni’nin planına balıklama dalıyor.
Peki Türk askeri niçin Afganistan’a çekilmek isteniyor. Başta ABD ve İngiltere olmak üzere Afganistan’ı işgal eden çok uluslu güç, bu ülkenin üçte birini dahi kontrolünde tutamıyor. Oysa Türk ordusu son 25 yılda terörle mücadelede dünya ordularına parmak ısırtıyor. Bu ülkede de işini en iyi yapacağından eminler. Ama diplomaside bir tek hedef olmaz. Mehmetçik, Afganistan’da muhalif güç olarak görev alırsa, neokonlar bir taşla birden fazla kuş vurmuş olacaklar. Her şeyden önce Afganistan’la Türkiye arasında tarihi kültürel ilişkiler çok sağlamdır. Osmanlı Devleti döneminden tutun da İstiklal Harbi sırasında Atatürk’ün bu ülkeye gönderdiği ekipler ve Türk hinterlandına verdiği önemi hatırlatmaya gerek var mı? Afganistan’da bütün grupların -ki Taliban dahil- Türkiye sempatisini tüm dünya bilir. Muhalif güç olarak görev yapması planlanan Mehmetçik bu ülkede ister istemez çatışmaya girecektir. Türkiye sevgisi yara alacağı gibi, Türk askerinin Müslüman kanı dökmeme prensibi çiğnenmiş olacaktır. Sonuçta planlanan Sünni ittifakı ile Şii çatışmasında “nasıl olsa Afganistan’da Müslüman kanı akıttınız. İran’da da aksa ne olur” gerekçesiyle Türkiye neokonların asıl hedefi İran operasyonunun içine sokulmuş olmayacak mı?
Yazının başında böylesi bir ihtimalde Anayasa Mahkemesi’nin açtığı kapatma davasının düşebileceğini belirtmiştim. Böylesi bir tabloda mümkün değil mi?
Not: İstanbul Ülkü Ocakları eski başkanlarından Dr. Mustafa Aydın Çevik’in ani bir kalp krizi ile vefatını üzüntüyle öğrendim. Merhumun cenazesi bugün 25.03.2007’de Çorum’un Osmancık ilçesinde toprağa verilecek. Sadece cenazelerde bir araya gelebilen ülküdaşlarımızla yine cenazede görüşebileceğiz. Merhuma cenabı Allahtan rahmet, yakınlarına ve camiamıza başsağlığı diliyorum.