Af, izin, cinayet!..
Türkiye'de, insanı şaşırtan, topluma-ülkeye-devlete zarar veren ve tüm bunlara yol açarken de, "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" dedirten öyle vahim olaylar yaşanıyor ki, doğrusu akıl sır ermiyor...
İşte son günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tartışılan bir "af" yasa tasarısı var ki, adeta insanı, toplumu, huzuru ve asayişi vurmaya hazırlanıyor...
Ve ne yazık ki; tıpkı termik santrallere filtre takılmasını erteleyen yasada vekillerin içine düştüğü şaşkınlığa benziyor son "af" tartışmaları...
Erdoğan'ın termik santrallerle ilgili yasayı veto etmesinin ardından Cumhurbaşkanı'nın bu tavrını alkışlayan vekiller, aynı yasayı kendilerinin meclisten geçirdiğini unutmuş gibi, gülünç duruma düştüler...
Peki; gecekondulaşmayı, hırsızlığı, doğa kıyımını ve çarpık yapılaşmayı adeta yasallaştıran imar affı rezaletine ne demeli?..
AKP iktidarı, süresi geçtiğimiz aylarda biten imar affı skandalının kentlerle birlikte, insanlığı da vurmasını unutmuş gibi, şimdi de kırsalda-meralarda yapılaşmayı kısıtlayan bir tasarı üzerinde çalışarak dehşet verici bir çelişki içinde bocalıyor...
Ancak asıl mesele, yani cezaevlerine yönelik son "af" tartışması yalnızca kentlerin huzurunu kaçırmayacak, toplumu da sıkıntıya sokacak çok tehlikeli bir süreci haber veriyor...
İttifak çatışırken!..
AKP ile MHP arasında mahkumların "af"ına ilişkin tartışmalar son noktaya kadar geldi ama ittifakta çatlak çıktı!..
Erdoğan'ın af tasarısındaki bazı maddelere itiraz ettiği; "mükerrer suçlar, cinsel istismar, uyuşturucu, kasten adam öldürme ve organize suç başlıkları" gibi 6 suçla ilgili indirime gidilmemesi konusunda talimat verdiği öğrenildi...
MHP'liler, Erdoğan'ın bu talimatının ardından af yasası ile ilgili önergelerini beklemeye aldıklarını açıkladılar...
İşte bu konudaki haberlerin gazetelere yansıdığı gün, Ordu'da dehşet verici bir olay yaşandı...
Olayın "af" tartışmaları ile ne ilgisi var demeyin, "iyi hal"i bile var!!!
Çünkü Ordu'daki vahşet de cezaevinden "izinli" çıkan ya da "firar" eden sabıkalıların kanlı eylemlerinden biri olarak tarihe geçti...
Ordu Üniversitesi'nde okuyan Ceren Özdemir adlı bir genç kız, seri cinayet işlemek için hazırlık yaptığını da itiraf eden bir sabıkalı cani tarafından evinin önünde bıçakla katledildi...
Mobese kameralarından Ceren Özdemir'i uzun süre takip ettiği belirlenen saldırgan önceki gün yakalandı... Hem de cinayet bıçağı ile birlikte...
Aynı bıçakla iki polisi de yaralayan saldırganın kimliği işte son günlerde alevlenen "af" tartışmalarıyla çok bağlantılı...
Çünkü Ceren'i acımasızca katleden caninin 12 suçtan sabıkalı, üstelik cezaevi firarisi olan bir uyuşturucu bağımlısı olduğu saptandı...
Bu cani, sözde "iyi hal" gerekçesiyle iki kez kapalı cezaevinden açık cezaevine nakledilmiş ve iki kez de firar etmiş!!!
İşte Cumhur İttifakı'nın affı yasalaştırma çabaları sırasında, bir firarinin 20 yaşındaki bir genç kızı katletmesi cezaevi uygulamalarıyla ilgili tartışmaları yeniden gündeme getirdi...
Devletten izinli saldırı!..
Ne yazık ki son yıllarda cezaevinden izinli çıkan onlarca kişi cinayet işlemekten, insanları yaralamaktan ve sokaklarda terör estirmekten kaçınmadı... İşte af tartışılırken, iktidarı-siyaseti-devleti düşündürmesi gereken vahim örneklerden bazıları:
Haziran ayında, İzmir'de cezaevinden izinli çıkan Göksel Sağlam, eski eşi, iki çocuk annesi Habibe Çevik ve baldızı Fatma Akdağ'ı öldürdü...
Temmuz ayında Denizli Cezaevi'nden izinli çıkan M.Ö., Ahmet Alkan ile amcası Süleyman Alkan'ı aralarındaki husumet nedeniyle tüfekle öldürdü.
Geçen ay İzmir Buca'da cezaevinden izinli çıkan Şehmuz Selçuk (24), sevgilisi Melisa Kalem'i pompalı tüfekle öldürdükten sonra intihar etti.
Geçen Eylül ayında cezaevinden izinli çıkan Emrah Yaşar ise üniversite öğrencisi Halit Ayar'ı (23) kendisine para vermediği için Taksim'de bıçaklayarak katletti...
Bunlara benzer onlarca örnek de kanıtlıyor ki,
Türkiye'deki cezaevi uygulamaları ve sürekli af tartışmaları mahkumların yeniden suç işlemesini engelleyemiyor...
Evet; AKP ile MHP son bir yıldır gündemde tuttukları af meselesini sonlandırmak için tartışmayı sürdürürken, hergün sokaklarında kadınların katledildiği Türkiye'de, toplumun neredeyse tamamı asayiş olaylarının tehdidi altında huzurlu yaşamak için çırpınıyor...
Siyaset, iktidar ve devlet ise kaygı verici gidişatı ne yazık ki hiç önemsemiyor...
Sokaklar gerginken!..
Cumhur İttifakı'nın ortakları AKP ile MHP arasında 6 suçta ceza indirimine gidilmemesi konusunda başlayan tartışmalar af meselesini sonlandırır mı, sonlandırmaz mı şu an net değil...
Ancak cezaevi gerçeğinin ve orada barınan insanların sosyal yaşama katılmalarının ardından içine düştükleri eylem karmaşasıyla ıslah-af çelişkisi, toplum nezdinde ürkütücü bir gidişat olarak kaygı yaratmayı sürdürüyor...
Çünkü ıslah olmadan demir parmaklıkların ardından çıkanlar sokaklarda terör estirirken, cezaevi kültürünü toplum üzerinde bir baskı aracı olarak kullanmaya da devam ediyorlar...
Üstelik sürekli gündeme gelen "af" tartışmaları insanları suç işleme konusunda cesaretlendiriyor ve devlet bu konudaki gaflet çukurunda debelenmekten vazgeçmiyor...
Peki; cezaevlerini ıslah yeri olmaktan çok dinlenme, hatta eylemlere ara verme hücreleri gibi düşünen onlarca saldırganın cezaevlerinden izinli ya da firarla çıktıktan sonra sokaklarda dehşet saçmaya devam etmesinden iktidar ve devlet neden ders almıyor acaba?..
Söyler misiniz; kaç Ceren daha öldürülmeli iktidarın aklının başına gelmesi için?..
Ya da, cezaevinden çıkanların karıştığı daha kaç cinayet olayı yaşanmalı bu ülkenin sokaklarında?..
Evet; devlet cezaevlerinde yığılmaya da yol açan, üstelik sosyal sıkıntılar da yaratan basit mahkumiyetlerle ilgili ceza indirimlerine gidebilir ama toplumun huzurunu kaçırabilecek yasal düzenlemeler; cinayet, uyuşturucu salgını, intiharlar ve organize suç gruplarının tehdidi nedeniyle zaten gergin olan sokakları endişe içerisinde tutmaktan öteye gitmeyecek...