Adliyede yangın çıkacak mı?

Türkiye’yi sarsan 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını yöneten dönemin İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakub Saygılı, haklarında dava açıldığı an Bilal Erdoğan’ın da şüphelileri arasında yer aldığı 25 Aralık soruşturmasının aleni hale geleceğini iddia ediyor:

“17 Aralık’tan değil, 25 Aralık’tan dolayı tutuklandık” diyen Saygılı

“Tam 1005 sayfalık fezleke... Dava açılacak ve muhatap herkes duruşma salonuna gelecek. Kimler mi? Paraları sıfırlayamayanlar, Etiler Polis Okulu arazisini iç edenler. ’Bu işi yaparsak bizi asarlar’diyen Şehircilik Bakanlığı görevlileri...”

Ve ekliyor:

“-Bu işi ancak küçük çapta bir yangın temizler!”

Açık söyleyelim, içimize bir kurt düştü! Saygılı’nın iddia ettiği gibi gerçekten de delilleri yok etmek için adlî emanette bir yangın çıkacak mı?

Adaletin geldiği noktayı izah için size iki haber aktaracağız, okuyunca, sizlerde belki endişelerimizin yersiz olmadığına dair bir his uyanır.

Önce, “Cinsel tacize teşvik kararı” başlığıyla çıkan Ayşegül Kahvecioğlu’nun özel haberi (Milliyet,22 Haziran 2015):

“(...) Yaşları 18’den küçük 4 kız öğrenciye cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla yargılanan okul müdür yardımcısı A.D, suçu sabit gören mahkeme tarafından ceza alt sınırından 8 ay hapse mahkûm edildi. A.D’nin, eylemi eğitim-öğretim ilişkisini kullanarak işlediği için cezasını 12 ay hapse çıkaran mahkeme, iyi hal indirimi uygulayarak 10 aya indirdi.”

Haberin devamı şöyle:

“Mahkeme, 4 kız çocuğuna karşı cinsel tacizde bulunan müdüre verilen 10 aylık hapis cezalarını ise ’yeniden suç işlemeyeceği kanaati oluştuğu’gerekçesiyle ayrı ayrı erteledi.

Toplamda 40 ay (3 yıl 4 ay) hapse mahkûm edilen müdür, her bir kız çocuğuna sadece bir kez cinsel tacizde bulunduğu ve her bir işlediği suça karşılık 2 yılın altında hapis cezasına çarptırıldığı için bir gün bile cezaevine girmeden kurtulmuş oldu. Sanık A.D’nin, 4 kız öğrenciye cinsel tacizden yargılanırken ’okul yöneticiliği’mülakatında 96 puan aldığı ve müdür olarak yeniden başka bir okula atandığı ortaya çıktı.”

Beni bir meraktır aldı. Bu kararın altında imzası bulunanlar kendi kız çocuklarını bu öğretmene emanet ederler mi?

İkinci haber ise PKK terörü ile ilgili...

İstanbul Halkalı’da 2010’da terör örgütü PKK tarafından bir bombalı saldırı düzenleniyor. Saldırıda beş astsubay ile bir astsubay kızı canlarından oluyor, şehit edildi.

Sonra ne oldu?

Ne olacak...

Faillerden Seyithan Özer ile Kazım Sevim 5 yıl tutukluluk süreleri dolduğu için tahliye edildiler.

Şimdi siz şehit edilen beş astsubay ve bir astsubay kızının anneleri, babaları ve eşleri olarak, böyle bir adalet karşısında kendinizi nasıl hissedersiniz?

Aynı adaletin, “sıfırlama kasetleri” , bakan çocukları evlerinde bulunan içi tıka basa yabancı para dolu çelik kasalar ve Deniz Feneri e.V.’nin faaliyetleri için kılını kıpırdatmazken ne hissediyorsanız herhalde aynısını hissedersiniz!

Biz, güçsüzüz...

Haklı olsak bile, güçsüzüz...

Gücümüz sadece, “Allah(c.c.) bizi böyle bir adaletin eline düşürmesin” diye dua etmeye yetiyor...

Üstüne üstlük bir de “adliyede yangın çıkarsa” başımızı hangi taşa vuracağız?

Yazarın Diğer Yazıları