Adım adım teslimiyete doğru
6 Ekim 2012 tarihli Yeniçağ’da yayınlanan yazımın başlığı “AKP’nin Kürt Açılımı En Radikal Aşamasında” idi. Yazıda AKP Kongresi’nde gelecek 10 yılda hedeflenen reformlar ile ilgili 63 maddenin bazılarının uygulanması ile esaslarını Türk İstiklal Savaşından alan Türkiye Cumhuriyetinin ortadan kalkacağını ifade etmiştim. Kastettiğim maddeler, 1) Anadilde savunmanın sorun olmaktan çıkarılması. 2) Anadilde kamu hizmetlerine erişim diğer bir ifade ile ikinci resmi dil olarak Kürtçe, 3) Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik komisyonu kurulması. Yani PKK’nın temel tezi olan Kürtlere ayrımcılık uygulandığı tezinin kabul edilmesi, 4) Kamu hizmetlerinde Kürtçe tercümanlık. 5) Nüfusunun 3’te 2’si Büyükşehir belediyesi sınırlarında yaşayan bir Türkiye diğer bir ifade ile önce idari sonra siyasi federasyona gidişti.
Aslında bu maddeler o kadar ustalıkla formüle edilmiştir ki liberal basın bile anlamamıştı. Bundan dolayı AKP Kongresini “Kürt Açılımı” konusunda adım atmamakla eleştirmişlerdi. 6 Ekim 2013’de makalemin yayınlanmasından sonra Taraf gazetesinde bir köşe yazarı yazımın tamamını kendi köşesinde yayınlayarak, “aslında böyle de bakılabilirmiş” diye sevinmişti. Benim üzüldüğüm şeye Taraf gazetesi yazarının sevinmesi çok doğaldı.
6 Ekim 2012’den bu yana çok uzun bir zaman geçmedi. Büyükşehir yasası çıktı, anadilde savunma hakkı yasası çıktı. Diğerleri de yolda. Erdoğan, Hakkari’de PKK’lılar ile kucaklaşan BDP milletvekilleri için yeri göğü inletip mahkemeye sevk edilmelerinin önünü açacağını söyledikten sonra AKP’nin Güneydoğulu milletvekilleri Erdoğan’ı ziyaret edip geri adım atmasını sağladılar. Bu sırada Öcalan ile (ve daha önce yazdığım gibi eşzamanlı olarak Avrupa’da PKK’lılar ile) görüşmeler başlamıştır. KCK’lıların baskılarının sonucunda Erdoğan Kurultay’da verdiği sözü tutmuş ve anadilde savunma hakkı adı altında PKK isteklerine teslim olmuştur. Şimdi sıra dördüncü yargı paketi ile KCK’lıların serbest bırakılmasına gelmiştir. Erdoğan 23 Ocak 2013’de 8 Güneydoğulu il yöneticisi ile yaptığı toplantıda PKK ile müzakerelerin 2014 yerel seçimlerinden önce sonuçlanacağını ifade etmiştir.
Bütün bunlar PKK için bir zafer, Türkiye Cumhuriyeti için ise bir mağlubiyettir. Nitekim, PKK yandaşları basında zafer çığlıkları atmaktadırlar. İki yazar Taraf gazetesinde 24 Ocak 2013’de şöyle yazmaktadırlar: “Evet, bu bir yenilgi. Kutlu bir yenilgi. Kof bir devletin ve içi çürümüş hamasetin burnunun sürtüldüğü yenilgi, vatandaşların, bireylerin (Siz PKK diye okuyun Ü.Ö.) zaferidir çünkü, hayırlı olsun.”
Bütün bunlar olurken, halkın PKK ile müzakerelere odaklanmaması için Erdoğan “sert milliyetçi” söylemlere devam etmektedir. Ancak artık herkes Erdoğan’ın bu açıklamalar ile Türk milletinin algısını yönettiğini görmektedir. Cengiz Çandar bile “Erdoğan’ın söylediklerine değil, yaptıklarına bakacaksınız” diyerek bir gerçeğin altını çizmiştir. Ancak millet bütün psikolojik operasyonlara rağmen müzakerelere karşı çıkmaktadır. Metropoll tarafından yapılan araştırmada vatandaşların % 49.5’i PKK ile görüşmelere karşı çıkmaktadır. % 41.6 ise manipulasyonlar ile çökertilmiş görünmektedir.
Tabii bütün bunlar yaşanırken AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, AKP iktidarının başarısından bahsederken, “Hepimiz Türk olmaktan kurtulduk” demiştir. Aziz Babuşçu anlaşılan Türk olmaktan kurtulmuş olmaktan çok memnun. Ancak Aziz Babuşçu unutmamalı, Alparslan, Fatih, Kanuni, Mimar Sinan, Abdülhamit te Türktür. Aslında Türk milleti kendisi gibi görünenlerden bu itirafları sayesinde kurtuluyor.