Adil ve uygar olmak için idam cezası olmalıdır

Turan Yazgan Hoca’mız, Türk Birliği mücadelesi ve bilimsel araştırma dolu bir yaşamdan sonra Hakk’a yürüdü. Turan Yazgan Hoca’nın herkesin saygısını kazanmasına neden olan yaşamı ve mücadelesi, yaşayan ve gelecek Türk milliyetçisi aydınlara örnek gösterilebilecektir. Yazgan Hoca, sadece akademik anlamda bir Türk milliyetçiliği mücadelesi vermekle kalmamış, onun ötesine geçerek, Türk milliyetçiliği ve Türk Dünyası’nın birliği için büyük bir mücadeleyi sahada yürütmüştür. Sadece Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi’nin çıkması dahi üniversite boyutunda bir hizmeti temsil etmektedir. Allah rahmet eylesin.
İdam cezasının Erdoğan tarafından tekrar gündeme getirilmesi ve böylece bölücü Büyükşehir Yasası ve Öcalan ile İmralı’da yapılan temasların gündemden düşürülmesine yönelik girişim başarılı olmuştur. Erdoğan da birkaç idam çıkışından sonra idam konusunu ele almaktan vazgeçmiştir. Oysa Türk toplumunun günlük değerlendirmeler dışında idam cezasını tekrar gündemine alması ve tartışması gerekmektedir.
İdam cezası olmalı mıdır? Bence evet, olmalıdır çünkü idam cezası adil bir cezadır. Bazı suçlar vardır ki, idam dışındaki hiçbir ceza bu suç için adil olmaz. Örneğin iki ayrı PKK grubu aynı gün, birbirine yakın iki köyü basıyorlar. Köylüler devlete sadık insanlar. Evlerinden insanları çıkarıyorlar. Evleri ateşe veriyorlar. Sonra iki köyde de annelerinin kucaklarından bir yaşına basmamış iki bebeği alıp ateşin içine atıyorlar. Anneyi öldürmüyor, çocuğunu kurtarmasını engelliyorlar. Ne dersiniz? Bu iki gruptaki “insansılar” ölüm cezası dışında bir cezayı hak ediyorlar mı? Veya küçük üç çocuğu kaçırıp, tecavüz edip öldüren adam, Kayseri’deki olayda olduğu gibi yaşamaya devam etmektedir. Bu saydığımız iki suçu işleyenler de ilk genel afta Abdullah Öcalan ile birlikte serbest kalacaklardır. Bu adalet mi?
Bazılar karşı çıkıyorlar, idam cezasının caydırıcı etkisi yokmuş? Bir an için bunun doğru olduğunu kabul edelim. Varsın olmasın. Bu mantıkla hareket edersek, hapishane cezasının da caydırıcı olmadığını söyleyebiliriz. O zaman kimseyi hapis cezasına da mahkum etmeyelim. Oysa cezanın mantığı ve amacı sadece potansiyel suçluları suç işlemekten caydırmak değildir. Ceza, caydırma işlevinden önce toplumsal adalet duygusunun muhafaza edilmesini sağlamalıdır.
Bazılarına göre “idam, devletin bilerek ve isteyerek adam öldürmesi imiş.” (Türkiye’de idam cezasına karşı çıkanların, ABD’nin Irak ve Afganistan’a saldırısını desteklediklerini ve şimdi de Suriye ile savaş istediklerini unutmayalım. Savaş iste ve sonra idama karşı çık.) Evet, idam devletin bilerek ve isteyerek adam öldürmesidir. Bazı suçlar yukarıda iki örneğin gösterdiği gibi o kadar alçakçadır ki, idam cezası uygulanmalı yani devlet bilerek ve isteyerek bu insanları asmalıdır.
Vahşice işlenen suçlar, bireylerin ve toplumların vicdanında ağır yaralar açmaktadır. Verilecek ceza, o yaraları tamamen iyileştiremese, acıyı ortadan kaldıramasa, gideni geri getiremese bile, yapan yaptığının bedelini ödemelidir. Üstelik, yaptığı eylemin cezasının idam olacağını bilen için yakalanmadan önceki süreç, yakalanma ve yargılanma süreçleri ölümü bekleme şeklinde bir ceza olacaktır.
İnsanların toplumsal varlıklar olması ve toplumların devamlılık arz etmesi, insanın adalet isteği ile yakından ilgilidir. Bu adalet duygusu tesis edilmez ise toplumlar zaman içinde ağır tahribatlar ile karşı karşıya kalırlar. Örneğin, Öcalan’ın idam edilmemesi, Türk toplumunda bir travmaya neden olmuştur. Bu travma kızgınlığa dönüşmüş, kızgınlık ekonomik kriz ile birleşince AKP, iktidar olmuştur. Veya adalet duygusunun tatmin edilememesi, insanları kendi başlarına adaleti tesis etmeye yöneltmektedir. Bu durum da adaleti tesis etmek amacı ile yeni suçlular ortaya çıkarmaktadır.
İdam cezası, bir toplumun adil ve aynı zamanda uygar bir toplum olmasının ölçütüdür. İdam cezası olmayan toplumlar, adil olmadıkları için uygar da olmazlar. Bu toplumlar, 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında gerçekleşen çılgınlıklara ve kendi kolonyalist geçmişine tepki olarak idam cezasını kaldırmışlardır. Ancak idam cezasını kaldırmak bu toplumlara hiçbir şey kazandırmadığı gibi, onları adalet duygusundan uzaklaşmak gibi, bir noktaya doğru sürüklemiştir.
İdam cezasını tekrar ve ciddi bir şekilde tartışmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları