Adam yerine konmak ya da konmamak bütün mesele bu!..

Yalan Dünya da Gülse Birsel’in “Gezi” yazılarından sonra “yalan”mı oldu (Tüm topluma sirayet etmiş kronik paranoya hali) neyse artık; başlayamadı gitti. Zira başlayabilseydi, “Vasfiye Teyze” bu pozisyonu kaçırmaz, golü çakıverirdi -o meşin top suratlarının ortasında tokat gibi patlayacak sertlikte hem de-:
-N’apacaksın be evladım, o da mecbuuuur!..


***


“Ağlamasın” dediği anaların dokuz ay karnında taşıdığına, canından can kattığına, azıcık ateşi çıkmayagörsün; gecelerce uykusuz, başında nöbet tuttuğuna, başka hiçbir şey uğruna çekilmeyecek cefalarla büyütüp beslediğine, dişinden tırnağından arttırarak okuttuğuna, kıymetlisine, yegane servetine, varına yoğuna; çorbacıda sipariş verir gibi “kelle” deyip geçen bunlarda...
PKK pusu üstüne pusu kurar, karakol tarar, şehirlere, metropollere kadar girip elini kolunu sallaya sallaya ortalığı yakıp yıkarken; bastığın şu toprak var ya, lime lime olmuş “evlat” eti, “evlat” kanı kusarken ülkenin her bir karışına, “ne olmuş yani” umursamazlığıyla çıkıp “Olağanüstü bir durum varmış gibi birkaç Mehmet öldü diye Meclis’i toplayamayız” diyebilen bunlarda...
Grizu patlaması sonucu yerin metrelerce altında sıkışıp kalan... Son nefeslerini -kimse tersini inkar edemez ki- dehşetengiz bir ortamda veren 30 maden işçisinin ardından, “Acı çekmediklerini ve fizik olarak da güzel öldüklerini rahatlıkla söyleyebilirim” diyen -e hakikaten rahat- bunlarda...
Yorumsuz sunayım:
“Bebek-anne ölümleri, iş kazaları, trafik kazaları, yiyecek içecek zehirlenmeleri, afetlerdeki kayıp oranları, intiharlar medeniyet göstergesidir” vecizesinin sahibi bunlarda...
“Telef” mefhumu tartışma yaratabilir ama metot olarak sinek-böcek imhası için sokak sokak gezen belediye ilaçlama aracından farklı değildi stratejileri. Süt kolileriyle dolu kamyonetleri okul okul dolaştı; aynı gün onlarca il-ilçede hastanelerin acil servisleri yüzlerce çocukla doldu taştı. 32 bin 500 çocuğunun canına kast eden duyarsızlığın, ihmalkarlığın izahını hatırlayın:
“Zehirlenme yok, aşırı doza ya da süte karşı hassasiyetten...”
Sanırsın çocukların el kadar midelerine süt boru hattı bağlandı!
Afyonkarahisar’da mühimmat patladı;
“Nasip işi!”
Van’da deprem oldu;
“Kader!”
Hızlı tren raydan çıktı:
“Allah’ın işi!”
Polisle müdahalesi sırasında/polisle çatışırken (iki tarafın da gönlü olsun) kalçası kırılan “gösterici”yi “Kız mıdır kadın mıdır bilmem” diye tarif eden bunlarda...
En son, malumunuz “engellileri adam/insan yerine koymak”la övünen bunlarda...


***


Her biri;
Varlıkları, hâlâ o makamlarda oturabiliyor olmalarıyla başlı başına kara mizah örneği; Salih Memecan tek değil yani...
Eh ne yapsın o da, “takla at da sevdiğini göreyim” diyarında bunca “cevher” arasından sıyrılabilmek için; -Vasfiye Teyze’nin dediği gibi- mecbuuur;
İnsafsızlıkta,
Vicdansızlıkta rakiplerini sollamak zorunda.
“İnsanlığın bittiği yerde” barınabilmek için, “bir kibir uğruna” katledilen gencecik insanların arkasından gülmeye-güldürmeye cüret edebilecek kadar gözünü-kalemini döndürmek zorunda!
Ki Baş Genel Yayın Yönetmeni, onunla beraber yürümeye devam etsin iktidar yollarında.
“Ne alakası var; enişte beye kapıyı gösterecek değil ya” demeyin. Biz ne enişteler gördük, kapıdan içeri bile sokulmadılar, hevesleri kursaklarında kaldılar.


***


Ha, siz yine de yanlış anlamayın ama;
Asla “yalakalık yapıyor” demiyorum;
“Neması kesilmesin istiyorsa yalakalık yapmayıp da ne yapacak” diyorum...

E ama bir karar ver sen de artık

Haydaaa...
Aynı fasit dairenin içinde dön baba dönen biçare moduna sokmaya başladı beni Hüseyin Gülerce yazıları...
Yahu sen değil miydin mevzu bahis “okyanus ötesiyse üç maymunu oynamak caizdir” geleneğini bozan, daha geçenlerde “İsrail’in güvenliği ve petrolün üzerine oturabilmek uğruna Orta Doğu’yu bölüp-parçalama, sınırları değiştirme, Müslüman ülkeleri işgal etme, Türkiye’yi mezhep savaşı ateşine atma planları yapan ABD”yi yerden yere vuran?..
Ne oldu, tasfiye edilsinler diye yeri göğü inlettiğiniz “Ergenekoncularla” aynı çizgiye gelmek ağrına mı gitti yoksa?
Ne değişti de dün yeniden şu “çare Obama” reçetesine döndün yazında:
“ABD, Suriye’de olan bitene daha fazla seyirci kalmayacaktır. Obama yönetimine güvenmek gerektiğini, ABD’nin “kurtarıcı” olduğunu düşündüğüm için değil, dünyanın çivisinin çıkmayacağını düşündüğüm için öyle olacağını tahmin ediyorum...”
Dünyanın çivisinin çıkmadığının garantörünü ABD kabul etmek bile, dünyanın çivisinin çıktığının göstergesi değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları