Adam ya da yönetici olmak
Yıllardır meyvesini yediğiniz, güneşin en yakıcı olduğu zamanlarda gölgesine sığındığınız, soğuk kış günlerinde kurumuş dallarını yaktığınız genç ağacı kendisini bilmez birisi bir anda kesip yok edebilir. Kolay yetişmeyen taraftarlarını bir kalemde harcayan yöneticiler böyledir. Ağacı kesenler kendi geleceğini, taraftarlarını harcayan yöneticiler ise uğruna mücadele ettikleri davayı harcayanlardır.
Doğanın ve sosyalin yasası!
Adam olanlar ancak insandan anlar. Yine adam olanlardır ki doğanın yasası ile sosyalin yasasını birbirine karıştırmazlar. Dünyada “yer çekimi” gibi, “tekâmül” gibi fiziğe ve coğrafyaya ait bir çok yasa vardır. Ancak orman kanunu denilen büyük hayvanın küçük hayvanı ya da “büyük balığın küçük balığı yuttuğu” bir deniz yasası daha vardır. Bütün bunlar ekolojik denge için zorunlu ve gereklidir. Bunlar doğanın yasalarıdır insanların değil. İnsanlara doğa yasası uygulayanlar, insanlıktan nasipsiz olanlardır.
Yalnızca insanlar değerlerini ortaklaştırırlar, kendi kendilerini sınırlarlar. İnsanlık kültürü ya da dini ve ahlaki değerler yalnızca insanlarda vardır. İnsanları yönetmeye kalkanların her şeyden önce bunun farkında olmaları gerekir.
Küçük adam
Küçük adam; boyu kısa, kilosu hafif, ayakkabı numarası düşük olan adam değildir. İddiası, ideali, itirazı ve davası olmayan adama küçük adam derler. Küçüklük, fiziksel olmaktan çok ahlakidir. Gideceği yeri, geçeceği köprüyü, bastığı dalı, varacağı menzili düşünemeyen insanlar, genelde ufku dar insanlardır. Çöl kafalılar da üretici ve yeşertici olmayanlardır. Küçük insanlar bunların arasından çıkar. İnsan için “görmüş-geçirmişlik”, “bilgi ve deneyimlilik”, “okur-yazarlık” onun ufkunu açarak dar ve yüzeysel insan olmasını engeller. Bütün bunlar, insanın nefsine, hırsına, heva ve hevesine engel olmayı sağlar.
Referansınız kadar adamsınız!
Zihinsel ve fiziksel olarak kendisinden küçük adamları referans olarak alanlar, bir zaman sonra normlarını mevcut referanslarına göre yeniden belirlerler. İnsanlar, idol edindikleri, referans aldıkları insanlar kadar adamdırlar. Ne ondan bir santim büyük ne de bir milim küçüktürler. Dostoyevski, Ecinniler adlı eserinde; “Gülliver adında biri, boyları iki parmağı geçmeyen cüceler ülkesinde bir süre kalır. Sonra oradan döndüğü zaman, kendisini cücelerin yanında dev gibi görmeye alışmış olduğundan, Londra sokaklarında dolaşırken elinde olmadan yanından gelip geçenlere, ezilmesinler diye dikkatli olmalarını, kenara çekilmelerini bağırarak ihtar ettiğini” anlatır.
Cücenin elinde yüce makamlar!
Bir çok cücenin dev gibi göründüğü bir dünyada yüksek bir makamı ele geçiren küçük kafalılar, değer yargılarını çok kısa sürede değiştirebilmektedirler. Gölgesi cüssesinden birkaç metre daha haşmetli görünen bu tür yöneticilerin kendi inşa ettikleri hayallerine sonunda kendileri de inanır hale gelirler. Bu yüzden olacak Harun Reşit’in ölümü üzerine yerine seçilen yeni halifeyi “hayırlı olsun halife oldun” diye kutlayanlara karşı yeni halife “halife olmak önemli değil, halife gibi olmak önemlidir” cevabını verir. Bu cevap üzerinde bir değil iki defa düşünmekte yarar vardır.