Adaletsizliği teyit tahliyesi
Eski Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, 28 Şubat Davası kapsamında, ağırlaştırılmış müebbet mahkûmu olarak tutulduğu İzmir 1 No''lu F Tipi cezaevinden tahliye edildi;
"Hastalığın geldiği durum nedeniyle tek başına infazında sakınca olduğu" için.
*
Tahliyeye tepkilerin iki ayağı var.
Biri, 83 yaşında olan Bir''in sağlık durumu üzerinden, başta aynı davanın hükümlüsü durumundaki silah arkadaşları olmak üzere aynı durumdaki bütün mahkûmların eşitlenmesi ve hepsinin aynı gerekçeyle tahliye edilmesi yönünde;
Çişini tutamayan da tahliye edilsin…
Yardımsız yemeğini yiyemeyen de tahliye edilsin…
Diğeri, "geç de olsa adaletin yerini bulması"nın buruk sevinci.
*
"Geç de olsa" adalet yerini buldu mu ki!
*
Dava çökmediğine, daha doğrusu çökük durumdaki dava ve hükümleri hukuki geçerliliğini sürdürdüğüne göre…
Hükümlüler resmî olarak halen "darbeci" olduğuna göre…
Boyunlarında bu hukuksuz yafta asılı olmak koşuluyla eve, hastaneye vesair tahliye edilmeleri mi adalet?
Ölümü gösterip de sıtmaya razı etmek gibi; "Hiç değilse mezara tahliye olmadı" şükrü mü bu ülkede adaletin yeni karşılığı?
*
Vurguladığım sebepten dolayı;
"Peki, diğer hasta ve yaşlı komutanları ne zaman tahliye edeceksiniz?" olduğuna inanmıyorum günün sorusunun.
Evet her birinin ivedilikle tahliyesi gerekli. Ancak, muhataplarının layığı olan soru değişmeli.
"İnsanları, bu yaşta ve bu koşullarda nasıl cezaevinde tutarsınız?" değil de, "Somut ve şüpheye yer bırakmayacak delillerle kanıtlanabilmiş hiçbir suçu bulunmayan, dolayısıyla suçlu olmayan insanları, yaşları ve hastalıklarına rağmen, hukuksuz ve insafsız şekilde cezaevinde tutmaya utanmıyor musunuz? Bunun suç olduğunu bilmiyor musunuz?" Demeli…
Çünkü, rıza içeriyor ilki. Dert hükmün haksızlığı değil de infazın şekli sanki.
Halbuki öyle değil.
Ortada kimsenin suçlanabileceği bir suçun bulunmadığı davalarda tahliye değil beraatla sağlanabilir adaletin rötarlısı ancak.
*
Bu tahliyenin tek anlamı;
Bunca kul hakkına bir de "cinayet(!)" işlenmemiş olacak!
SİYAH-BEYAZ
AK Parti kurucularından da olan, AK Parti''nin Dışişleri Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığını yapan Abdullah Gül, Karar''dan Mehmet Ocaktan''la söyleşisinin bir yerinde şunu diyor:
-…din, zamanların, mekanların çok ötesinde bir mevzu, inanç. Siyaset ise konjonktürel bir yapı. Siyasetin doğasında başarılar olduğu kadar başarısızlıklar da var, bazen beyaza bilerek siyah deme durumları söz konusu.
İnsan sormadan duramıyor doğrusu;
Uzun siyasi kariyeri boyunca, Sayın Gül, hangi beyazlara, "bembeyaz" olduklarını bildiği halde "siyah" dedi "konjonktür" hatırına?
"O ÇİZGİ"DEN BU KADAR ŞİKAYETÇİYSENİZ ORADA NE İŞİNİZ VAR
İktidar medyasının "aile"ye an yakın kuruluşlarından birinde; İnan Kıraç''ın "çizgisini" tarif etmek üzere, Komünizmle Mücadele Derneklerine atıf yapan bir yazı vardı dün.
Bu yazıya göre Kıraç, "1960 sonrası MİT, Komünizmle Mücadele Dernekleri, sermaye, Diyanet ve Gülen"i aynı evde buluşturan çizginin, son yıllardaki en önemli temsilcisiydi!
Hep diyorum, bir iktidarın böyle yandaşı olacağına, adam akıllı, özellikle "akıllı" düşmanı olsun çok daha faydalı.
Yahu madem öyle bir "çizgi" olduğunu düşünüyorsun…
Madem o "çizgi"den çok da rahatsızsın; iktidarın yanında işin ne o zaman?
KMD o "çizgi"de de, "yavrusu" Millî Türk Talebe Birliği (MTTB) nerede?
Kol kola girmemişler miydi Beyazıt Camii önünde?
Dilinizden düşürmediğiniz Necip Fazıl nerede?
Kadir Mısıroğlu nerede?
Son günlerinde can simidi gibi sarıldığınız Oğuzhan Asiltürk nerede?
Abdullah Gül neredeydi o dönemde?
İsmail Kahraman neredeydi?
Mehmet Ali Şahin, Bülent Arınç ve dahi Recep Tayyip Erdoğan neredeydi?
Sahi neydi o çizdi?
Daha ayrıntılı anlatmak istersiniz belki!
SORU-YORUM
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı''na aday gösterilir/gösterilmez bu ayrı bir konu. Ama muhalefetin "ortak aday çıkarmak", "ortak adayı ortak olarak belirlemek" yönündeki "ortak iradesi"ne rağmen, CHP''yi temsil makamındaki birinin, çıkıp da, "Gönüllerdeki aday falan değil; düz söylüyorum adayımız Kemal Bey" demesi, siyasi nezakete uygun mu?
Kemal Bey "ortak aday" olamaz demiyorum; olabilir. Belki kapalı kapılar ardında da uzlaşılmış isimdir. Fakat bunun ilanı böyle olur mu? Ne gerek var böyle lüzumsuz coşmalara, taşmalara acaba?