Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız
Eski Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Faruk Erem ne diyordu: “Suçu kazıyın, altından
insan çıkar!”
16 (aslında 17) devlet kurmuş olan Türkler, hâlâ hukuk sistemini oturtmaya çalışıyor.
Dünyalara hükmetmeye yetmiş bir devlet (hukuk) deneyimine sahibiz, ama son Türk devleti Türkiye Cumhuriyeti, sürekli olarak yasalarla ve anayasalarla oynuyor.
Bunu bir yere kadar olağan karşılamak gerekir.
Çünkü, hukukun “yazılı metin” boyutu kadar, “insan boyutu” da var.
Yani, ne kadar mükemmel yasalar çıkarsanız da, onu uygulayan insanlar yanlış yaparsa (ve hukukun bu boyutu ihmal edilmişse) sonuç kötü oluyor.
Bunları niçin söylüyorum?
Hafta içinde önemli bir hukuk haberi, Balyoz Davası kapsamında eski kuvvet komutanlarının tutuklanması haberi yanında gözden kaçtı.
Yargıtay Başkanlık Divanı, davalarda “rüşvetle” karar çıkardığı öne sürülen Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı HASAN ERDOĞAN’ın Anayasa Mahkemesi’nde yargılanmasına hükmetti. (Bakınız: Milliyet Gazetesi, 18 Şubat 2011, Cuma, s.18.)
Hâkim Erdoğan’ın itirazı sonuç vermezse, Yargıtay ve Türk hukuk tarihinde ilk kez bir Yargıtay daire başkanı Yüce Divan’da yargılanmış olacak.
Suç var mı, yok mu o zaman ortaya çıkacak.
Suçun altındaki “insan”
Türkiye’de iş bu boyuta ulaştıysa, şu noktalara da -önemle- dikkat etmek ve hata varsa mutlaka düzeltmek gerekir.
“Yargıtay’da tanıdıklarım var, onları bir ziyaret edelim” diyen avukatlar varsa, onların temyiz davaları incelenmeli.
Hükümet ve yüksek yargı başkanlarının, “Yargıtay’da bekleyen davalara yıllar sonra sıra geliyor” yakınması varken, davası Yargıtay’dan birkaç ayda çıkan (sonuçlanan) avukatların ilişkilerine dikkat etmeli.
Mahkemelerde atanan “bilirkişilerin” taraflardan biriyle yakınlığı varsa, bunlar incelenmeli ve ağır cezalar verilmeli. Bu tür şikâyetlere karşı da hukukun ve hükümetin (Adalet Bakanlığı’nın) sağır olmaması gerekir.
Yanlış mahkemelere dava açarak ya da aldığı davalara gereken özeni göstermeyen avukatlara, Türkiye Barolar Birliği ve il barolarının “meslek körlüğü” içinde olmaması gerekir.
Avukatların, müvekkilleriyle mutlaka sözleşme yaparak, müvekkilin anlayacağı dilden parasal hükümleri net biçimde yazması yasayla sağlanmalı. Böylece, hem kayıt dışılık varsa onun önüne geçilir hem de “hukuk bilgisine sığınılan” avukatlar müvekkillerine karşı daha net olurlar.
Savcıların mahkeme salonunda oturma düzeni “Marangoz hatasıdır” esprisiyle geçiştirilmemeli, savcılar avukatlarla aynı hizada oturmalı, yargıç karşısında avukatlarla eşit olmalı.
Adli polis mutlaka kurulmalı, tebligat usulündeki eksiklikler giderilmelidir.
***
Başlıktaki söz Gandhi’ye aitti.
Ne kadar doğrudur, tartışılır.
Hukuk ve hukuksuzlukla ilgili birkaç önemli sözle veda edeyim.
- Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır. HZ. MUHAMMED
- Memleketler kılıçla alınır, ama adaletle muhafaza edilir. TİMURLENK
- İnsancıl olmadıkça adil olamazsın. VAUVENARGUES
- Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde, kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya başlar. MAURICE DUEVERGER
İyi pazarlar.
HAYAT DEĞİRMENİ
“Adalet mülkün(devletin) temelidir” sözünün Hz. Ömer’e ait olduğunu biliyor muydunuz?