Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Adalet Yürüyüşü...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı "Adalet Yürüyüşü" ile Türkiye farklı bir kulvara giriyor. Adaletin günün birinde herkese lazım olduğu gerçeği suratlara tokat gibi iniyor. Her şeyden önce bu yürüyüşün CHP'nin ya da bir başka siyasi kuruluşun eylemi olmadığının altını çizelim. Nitekim Sayın Kılıçdaroğlu da en başından bu gerçeği dile getirerek sadece partililere değil toplumun tüm kesimlerine çağrı yaptı. Ankara'dan İstanbul'a kadar 28 gün olarak planlanan yürüyüşün gün geçtikçe bütün yurdu kapsayacağından şüphemiz yok. Kimilerine göre geç kalınmış olabilir. Evet bu ülkede ömürlerini terörle mücadele için heba etmiş askerler tutuklandı. 26. Genelkurmay Başkanı terör örgütü üyesi olmaktan tutuklanıp 26 ay boyunca cezaevinde kaldığında yapılamadı böylesi yürüyüşler. Bugün çoğunluğu FETÖ'den tutuklu ya da firari olan hakim ve savcıların haksız kararları ile 6-7 yıllarını hapiste geçiren masum insanlara adalet için yürünmedi. Ömürlerini kutlu dava için heba edip, kanlarını, canlarını, malını-mülkünü verdiği, üyesi, delegesi olduğu siyasi partinin olağanüstü kongreye gitmesini isteyenlerin haklı talepleri hukukun dönemeçli yolları ile tıkandığında da yürünmedi. Milyonların iradesi seçim sandıklarında çalındığında da yürünmedi. Bu ülkenin kuruluş değerleri tek tek yok edilirken, kazanılmış haklar gasp edilirken de yürünmedi.

Sokaktaki insanımızın endişeleri yeni değil. Yıllardır biriken gazın patlaması olarak da görülmemeli. Hele hele Enis Berberoğlu'nun haksız tutuklanmasını protesto etme amacıyla bu yürüyüşün başlatıldığını iddia etmek mümkün değildir. Yürüyüşün başladığı günden itibaren bu adalet arayışının Berberoğlu için olduğu algısı yaratmak amacıyla yandaş medyanın kiralık tetikçileri sabahtan akşama, geceden sabaha kadar ekranlarda çamur üzerine çamur atmaya kalkışacaklar. Görevlendirildikleri köşelerden yalan ve iftiralarına devam edecektir. Dahası bir takım "görevliler" devreye girerek Anayasa Mahkemesi önündeki 'Adalet Nöbeti'ne Berberoğlu'nun destek vermediğini öne sürerek ulusalcı olarak bilinen kesimlerin yürüyüşe destek vermemesini de isteyebilir. Bir kez daha tekrar ediyorum. Bu yürüyüş Enis Berberoğlu için değil. Tutuklu gazeteciler için de değil. Bir siyasi partinin gösterisi hiç değil. Gelecek seçimlere yönelik propaganda metodu da değil. Gelecek nesiller içindir... Çocuklarımızın, torunlarımızın haklarını koruyabilmenin girişimidir. Bu yürüyüşe omuz vermek, desteklemek dahası bizzat katılmak her vatandaşın görevidir.

***

Bu satırların yazarının takipçileri ömrü boyunca muhalif kimliğinin tanığıdır. Muhalif olmak her şeye karşı olma anlamını taşımaz. Elbette eleştireceğiz. Bu yürüyüş esnasında gördüğümüz eksiklikleri, organizasyon bozukluklarını dile getireceğiz. Ancak her fırsat bulduğumuzda yürüyüşe katılarak, adalet arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi de buradan ilan ediyoruz... Adalet yürüyüşüne katılmak tarihe tanıklık etmektir. Yarın-öbür gün. Ya da yıllar sonra "O yürüyüşteydim" diyebilmenin onurunu yaşayabilmek her faniye kısmet olmaz. Önemli olan Güvenpark'ta başlarken fotoğraf karesine girebilmek değil. Yağmur-çamur, güneş-sıcak demeden bir ay sürecek yürüyüşün her adımını yüreğinde hissetmektir. Ve kim bilir yürüyüşün finalinde gasp edilen haklarımızı yeniden kazanabilmek mutluluğunu yaşayabilmek olmalıdır.

Bu yürüyüş "Gandi Kemal"in değil, Mustafa Kemal'in kazandırdığı değerlerin, Cumhuriyetimizin kazanımlarının yürüyüşüdür. Bu yürüyüş son referandumda "Hayır" diyenlerin de değil, 80 milyon Türkiye'nin yürüyüşüdür. Siyasetin vesayetine aldığı adaletin yürüyüşüdür ki haksız tutuklama kararlarına imza atan hakimler için de günün birinde lazım olacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu'nu ilk gün yalnız bırakmayanlar gün geçtikçe artarak çığ gibi büyüyecektir. Gazeteci olarak yürüyüş esnasındaki gelişmeleri yansıtmaya gayret edeceğim. Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak adalet arayışındaki saflarda yerimi alacağım. Sizleri de beklerim...

Yazarın Diğer Yazıları