Adalet öldü!
“Damdan düşenin halini en iyi damdan düşen bilir.” Yüreği memleket kadar büyük ablam Müyesser Yıldız “dijital terör” yüzünden 16 ay Silivri’de ikamet ettiği için oradaki hukukun ne anlama geldiğini en iyi o bilir.
“Hukuki süreç devam ediyor” ötelemesi ile Yargıtay’dan çok şey bekleyenler hayal kırıklığına uğradı. Müyesser Yıldız Yargıtay’da 1 ay boyunca devam eden Balyoz duruşmasını eksiksiz tek takip eden gazeteci. Aldığı notları kitap haline getirmek üzereyken bu defa 28 Şubat’ı izleyince yayınlayamadı. Bazı savunma avukatları ve siyasilere rağmen 12 Eylül referandumu ile şekillendirilen Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nden hukuki ve adil bir kararı beklemediğini her fırsatta söyledi. Aynı düşüncede olmama rağmen ben biraz daha umutluydum. Tahliyelerin 100’ü bulacağını, dosyanın usulden bozulacağını öngörüyordum. Olmadı... Olması da bugünün şartlarında zaten mümkün değildi.
Şimdi birileri “aman efendim daha hukuki süreç bitmiş değil, Anayasa Mahkemesi ve AHİM var” diyerek uyutmaya devam edebilir. Hâsılı, karardan hemen önce Müyesser Yıldız Odatv’de “Bu kararı bu bilgiler olmadan anlayamazsınız” başlığı ile özetlemişti. Mahkeme üyelerinin oralara getirilişi, son günlerdeki temaslarımız vs. kısacası bu yazıyı okumadan yorum yapmamamız şart.
Alın arşivleyin... Önümüzdeki günlerde yine lazım olacak.
Aralarında çok sevdiğim arkadaşlarım olmasına rağmen tahliyelere sevinemedim. Bu kararda bile psikolojik harekât uygulanıyor. Tıpkı Ergenekon duruşmasında Doğu Perinçek’e iki defa müebbet cezası kesilip, oğlu Mehmet Bora’nın tahliye edilmesi gibi... Bunca haksız hukuksuz ağır cezaların yıldırımı, bir kısım tahliyelerin paratoneri ile toprağa gömülmek mi amaçlanıyor?..
***
Ani gelişen olayların sıcağı sıcağına değerlendirilmesinden, çok sağlıklı kararlar çıkmaz. Hem geçtiğimiz hafta geçirdiğim kalp krizi sonrası sağlık durumum dolayısıyla hem de duygusal davranmamak adına karardan hemen sonra televizyonlarda canlı yayınlara katılmadım. Sanık yakınlarının protesto için Genelkurmay önüne gitme tekliflerine de “Bu davanın açılmasında Genelkurmay dâhil olmasa karar da böyle çıkmazdı” diyebildim. Evet, acı ama gerçek... Bu kararın çıkmasında şu anda görevde olan Genelkurmay karargâhının tutumunun da etkili olduğu kanaatim giderek artıyor. Ta başından beri “ağacın kurdu içinde olur” benzetmesini boşuna yapmadığımı kanıtladılar.
Silivri’deki mahkemelerin hukuki değil siyasi olduğunu artık kör kayıkçı ile sağır sultan da biliyor. Hesaplaşmanın sınırları çoktan aşıldı. Dahası, “Bana karşı ayağa kalkmayan, şimdi içeride bedelini öder” sözleriyle intikamını itiraf eden Başbakan Erdoğan’ın kendisi değil midir? Engin Alan’ın cezası onandı. Umarım bu gece rahat uyur!
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 11 Kasım 2010 yılında Strazburg’da “Avrupa Sanal Suçlarla Mücadele Sözleşmesi”ni imzalamıştı. Ancak Türkiye Cumhuriyetini yönetmekte olan iktidar altında imzası bulunan bu anlaşmayı iç hukukta uygulamaya hâlâ koymuyor. Sebebi Silivri’deki mahkemelerden başka ne olabilir ki?.. Kaldı ki yüksek yargı “dijital terör” olarak nitelendirdiğimiz bilgisayar marifeti ile herhangi bir word dosyasına ceza verilebileceğini de ne yazık ki içtihat haline getirmiş oldu.
Bu karar bana göre bundan sonraki kararlar için de öncü karardır. Başta Ergenekon olmak üzere böylesi davalarda çok daha ağır kararların çıkacağının göstergesi olmuştur. Kim bilir AKP hükümeti, Ergenekon Davasının Yargıtay kararından sonra “Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi”ni ucu günün birinde bize de dokunabilir diye iç hukukta uygulamaya koyar. Ne de olsa şimdi tuzları kuru. O zamana kadar kim öle kim kala...
Bütün bunlardan sonra bronzdan bir heykel gibi duruşlarını asla bozmadan kararı “Vatan sağ olsun!” diye karşılayan Türk ordusunun en seçkin tutuklu askerlerini yürekten kutluyorum. Onlar dört duvar arasında çoğunluğun göremediği manzarayı seyrediyorlardı. Yargıtay’dan olumlu bir sonuç çıkmayacağını daha ilk günden ifade etmişlerdi.
Bu süreçte defalarca yazdım. Engin Alan Paşa henüz tutuklanmadan “Evlat bunlar bizi tutuklar, İmralı’daki Öcalan’ı serbest bırakmadan da bizi çıkarmazlar” demişti. Alan’ın bu tarihi öngörüsüne şimdi “seçimlerden sonra açılacak yeni pakette dolaylı genel af ilan edilir... PKK-KCK’ya karşılık askerler serbest bırakılabilir” yorumu yapılıyor.
Öcalan için çalınan çanlar hikâyesi malumunuz... Çanlar bir iki üç dört değil beş kez çalınıyor. Haksız yere mahkûm edilen birileri için kulakları çınlatıyor. Evet, kraldan daha büyük biri öldü. “Evet, adalet öldü!”