Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

'Adalet bilime karşı'

Bir tarafında, “Adil yargılama istiyoruz”, diğer tarafında “Adalet bilime karşı” tişörtleri giyerek duruşma salonunda oturan balyoz davasının tutuklu sanıkları pasif direniş eylemi sergiledi. Büyük bölümü Hasdal ve Hadımköy askeri cezaevlerinde yatan muvazzaf subayların protesto nitelikli eylemine mahkeme heyeti fena halde bozuldu. CMUK’da sanıklar için kıyafet zorunluluğu maddesi olmamasına rağmen mahkeme başkanı Ömer Diken’in, “Siz bu kıyafetleri protesto için mi giydiniz” sorusunu yönelttikten sonra, “Ukalalık yapamazsınız” diye bağırması üzerine sanık ve avukatları hakaret suçundan suç duyurusunda bulunma kararı aldı.
Askerlerin ilk defa başvurduğu pasif direniş eylemi aslında seslerini duyurma metoduydu ve amaçlarına ulaştılar.
Söz konusu yer Silivri olunca hiçbir şeye şaşmamak lazım. Sanıkların adil yargılanma talebi karşısında Mahkeme Başkanı Ömer Diker’in, “Taa başından beri ukalalık yapıyorsunuz, ayak ayak üstüne atıp bize karşı kıçınızı dönüyorsunuz” sözleri tiyatro sahnesinde değil duruşma salonunda sarf edildi. J. Kur. Alb. Mustafa Önsel isyan ederek, “Siz bizim savunma hakkımızı elimizden alıyorsunuz. Tişört giyerek sesimizi duyurmamızdan bile rahatsız oluyorsunuz. Türk milleti size yargılama hakkı verirken hakaret etme yetkisi vermedi. Üstelik siz bizi sorgulamadan tutuklayarak hukuku çiğnediniz” cevabını verdi. Gerginlik artınca Hakim Ömer Diken, “Sizi dışarı çıkarttırırım” sözleriyle jandarmaya talimat verdi. Ancak Mustafa Önsel, “Siz çıkartamazsınız ben çıkarım” karşılığını verip duruşmayı terk etti. Heyetin bu tutumu karşısında tişört giyen tutukluların pek çoğu Önsel’e destek vermek için dışarı çıktı. Bu defa Başkan Diker, tişört giyenleri tek tek tespite başladı. Orgeneral Bilgin Balanlı da tişört giyenlerin arasındaydı. Bu esnada “Ayağa kalkmaya tenezzül etmiyorsunuz” diyen hakime, anında, “Yasada ayağa kalkmak diye bir zorunluluk yok, sadece hüküm verilirken ayağa kalkılır” cevabı yapıştırıldı. “Sizde de mi tişört var” sorusuna “Evet var, ne yapacaksan yap” diyen emekli albaydan sonra bir diğer sanık, “Bendeki aynısı değil, bir beden küçük...” deyince kahkahalar yükseldi. Gergin havayı yumuşatmak isteyen Ömer Diker’in, “Dar da olsa yakışmış” sözü gülüşmelerin artmasına sebep oldu.
“Mahkeme içindeki sorunlar tişört giyerek, basına çıkarak çözülmez. Yargılamayı kilitlemekle bu sorunu çözemezsiniz” diyen başkan Diker’e, “Deliller değerlendirilmeden esas hakkında mütalaaya geçilmez. Heyetinizin ön yargılı olduğu belli” cevabı verildi. Süre istemediklerini söyleyip 11 No’lu CD’nin bilirkişi tarafından incelenmesini talep eden sanıklara, “Pazarlık mı yapıyorsunuz” cevabı tanık olduğum bir başka sahneydi.
Saavunma haklarının gasp edildiğini beyan ederek duruşmalara katılmama kararı alan avukatlar için harekete geçen mahkeme 365 sanığa tek tek, “Avukatınız duruşmaya niye katılmıyor? Barodan yeni avukat istiyor musunuz?” soruları yöneltti. Sanıklar böyle bir taleplerinin olmadığını beyan ederken duruşmayı izleyici sıralarından izleyen savunma avukatları, “Mahkeme heyeti sadece sanıkları değil avukatları da cezalandırmak istiyor” yorumunu yaptı. Hava Kuvvetleri eski Komutanı Halil İbrahim Fırtına, “İddianameyi ekleriyle birlikte okudum. Esas hakkındaki mütalaayı da.. Doktor yazısı gibiydi hiçbir şey anlamadım” dedi. Ve Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök ile Aytaç Yalman’ın dinlenmesini yeniden talep etti.
Duruşma sırasında konuştuğum Mustafa Önsel, bazı gazetelerde çıkan 28 Şubat ile Balyoz Davası arasında ilişki kuran yorumlara üzüldüğünü belirterek, “Bu bize yapılan haksızlıktır” dedi. Kamuoyunda Yörük Ali Paşa olarak bilinen Tuğgeneral Ali Aydın ise, “Onursuzca dışarıda gezmektense, onurumuzla burada yatmayı tercih ederim” sözleriyle ince bir mesaj göndermiş oldu. Ve Engin Alan, içeri girdiği günkü duruşunu hiç değiştirmeden TBMM’deki tutuklu milletvekillerinin salıverilme girişimlerini, “Kimseden bir talebim yok, içeride yatmaktan da şikayetçi değilim” sözleriyle değerlendirdi. 28 Şubat soruşturmasını yakından takip eden sanıklar, “Yarın öbür gün bizi de o işin içine sokarlarsa hiç şaşırmayız” dediler. Meslek hayatım boyunca yüzlerce duruşma izledim. Üstelik hakim huzuruna çıkıp yargılandım. Silivri’de karşılaştığım tabloyu hiçbir yerde görmedim. 11 yıl Beşiktaş Ağır Ceza Mahkemeleri’nde görev yapan mübaşir Aydın Arslan da doğruladı beni; “Bunca yıllık mübaşirim, böyle duruşma görmedim” diyor. Silivri kampüsünde hummalı bir çalışma var. Yeni duruşma salonu inşaatı hızla devam ediyor. Salonlar yetmediğine göre önümüzdeki günlerde yeni davalar geliyor demektir. Destek çadırlarının yıkılmasına rağmen derhal yenisini kurarak direnişe devam eden Hıdır Hokka ile sohbetimi bir sonraki yazıma bırakıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları