Adalet Bakanı değil beyin okuma uzmanı sanki
Odatv davasının tutuklu sanığı gazeteci Müyesser Yıldız Silivri’den soruyor:
“Gazeteciler neden hiç olmazsa birimizle görüşmek istemedi?”
Ahmet Hakan’ın Ertuğrul Özkök’e anlattığına göre istemişler. Ama “tutuklu kişilerin arzu etmeyebileceğini” düşünen Adalet Bakanı uygun görmemiş...
Ne incelik...
Sanırsın Silivri’ye çivi çaksalar, önce durup bir muhakeme ediyorlar “Acaba tutuklular bunu arzu eder mi?”
Çünkü kaldığı tecrit hücresinin iki kez üst üste lağım pisliğine gömülmesi Tuncay Özkan’ın “arzu ettiği” bir şeydi!
Rahmetli Kuddusi Okkır demek ki kripto sado-mazohistti ve tedavisine imkan olmayan koşullarda kalmayı arzu etmişti!
Pardon da Adalet Bakanı tutukluların “neyi arzu edip-etmediğine dair” karar verme yetkisini nereden alıyor acaba?
O kadar umursayan insan oturduğu yerden tahmin yürüteceğine, sorar, öğrenir “arzuları” ne:
- Meslektaşlarınız gelecekler görüşmeyi arzu eder misiniz?
Bunu sormadan “arzu etmeyecekleri” hükmüne nasıl varabiliyor Adalet Bakanı; kendisi aynı zamanda beyin okuma uzmanı mı?
Nitekim bakın önce Mustafa Balbay şimdi de Müyesser Yıldız, “Gelip de görmeden gitmek var mı” diye sitem etti gazetecilere. Hatta Yıldız “ziyaret” edilmeyeceklerini anlayınca, bir heves “Belki fındık fıstık atarlar diye havalandırmaya koştuğunu(!)” yazdı. “Arzu etmeyen” insan bunu yapar mı!
Öcalan da mı Silivrili oluyor
Yıldız demişken, kendisi şu ara “Yeni Silivri sakinleri”nin kimlikleri konusunda hayli kaygılı: “PKK/KCK’lılar da Silivri’ye mi getirilecek ne? O inşaatlar, imaj turları bunun için mi? Düşünsenize İlker Başbuğ’un, Engin Alan’ın yanına PKK/KCK’lı birilerinin verildiğini!..
İstanbul’da Silivri’den daha güvenlikli bir başka cezaevi var mı? Gazeteciler de gördü işte!.. Acaba Öcalan’a layık mı? Bir de bu açıdan Silivri analizi yapsalar, ne iyi olur değil mi? 12 Eylül... Mamak... Sağcılarla solcuların aynı hücrelerde terbiye edilmesi... Meşhur ‘işkenceci’ cezaevi Müdürü Raci Tetik... Darbeci / ABD’ci / Federasyoncu Evren’in izinden gidildiğine göre Silivri için niye olmasın ki?!.. Nasılsa hazırda bolca ‘Raci’ler -hatta ’Raciye’ler- de var. Bir de her sabah hep birlikte ’Kindar ve dindar gençliğe hitabe’okutuldu mu , tamamdır!..
Silivri’den kucak dolusu sevgiler...”
+++
Şişli Belediyesi’nden cevap geldi
Şişli Belediyesi’nin, 19 Mayıs süslemelerinden dolayı Şişli Belediye Başkanı’na “diktatör” benzetmesi yapan Taraf’a 19 Mayıs ilanı verdiğini görünce “Mustafa Sarıgül celladıyla aşk mı yaşıyor” diye sormuştuk ya... Şişli Belediyesi Basın Danışmanı Aziz Özhan aradı. Önceki gün kendisini ısrarla aramama rağmen geri dönüş yapmadığı için özür diledi. “Sizi arayıp bilgilendirmem gerekirdi, böylece bunları yazmamış olurdunuz” dedi. Kendisine de söyledim; konuşmuş olsaydık da düşüncelerimi yazacaktım. Yani dünkü yazı Özhan Bey dönüp bilgi vermediği için yazılmadı. Dünkü yazı Şişli Belediyesi bir gün önce kendisine örtülü olarak edilmedik hakaret bırakmayan, 19 Mayıs kutlamalarını “diktatörlük geleneği” sayıp kaldırılmasını isteyen Taraf’a 19 Mayıs ilanı vermek, garabet bir durum olduğu için yazıldı.
Hoş Özhan Bey, olayın benim düşündüğüm gibi gelişmediğini, sadece Taraf’a değil, Cumhuriyet ve Sözcü’ye de aynı ilanı verdiklerini, gazete seçiminin “tamamen tesadüf” olduğunu anlattı. O ilanının “Haklarında haber yapılmasını önlemek” amacıyla verilmediğini belirtti. Yıl boyunca çeşitli etklinliklerin ilanlarını gazeteler arasında adil şekilde pay etmeye çalıştıklarından bahsetti... Taraf’a o ilanın verilmesinin de, Sarıgül’e yapılan “Kim yavrusu” benzetmesiyle ilgili olmadığını, üç dört hafta önceden belirlendiğini söyledi. Sizi bilmem ama beni ikna edemedi. Çünkü dediği gibiyse durum daha da vahimdi. Özhan Bey’e de sordum:
- Bir sahil belediyesi Milli Gazete’ye plaj voleybolu turnuvası ilanı verir mi!
Güldü...
Hadi daha uç bir örnek olsun:
- Öcalan’a özgürlük mitingi düzenlemeye hazırlanan bir belediye, kalkıp da bu mitinge davet ilanını, bu konuya bir “milli mesele” olarak bakan, “tehdit” sayan, “bölücü kalkışma, isyan girişimi” diye nitelendiren ve şiddetle tepki gösteren Yeniçağ’a mı verir!
+++
Genel af “PKK’ya teslim olmak”tır
AKP Mardin Milletvekili Abdurrahim Akdağ, kimsenin söylemeye cesaret edemediği bir şeyi dile getirmiş ve hükümetin PKK’lılar da dâhil bir genel af çıkarmayı planladığını söylemiş...
Hatta bu planın detaylarını da vermiş:
Örgüt üst yönetiminden 250-300 kişi affedilip, üçüncü ülkelere gönderilecekmiş... Diğerlerine ise aftan sonra “siyasi mücadele” yolu çıkacakmış...
Ne güzel şey bu
ileri demokrasi
Hayatlarını terörle mücadeleye adayan subay ve astsubayları, hatta eski Genelkurmay Başkanı’nı terörist gizli tanıkların verdiği ifadelerle, “terörist” olmakla suçlayıp, içeri tıkacaksın... Sonra dağdaki, kentteki, yurt dışındaki terörist için “genel af” çıkaracaksın! Yanındaki askeri çatışmada kaybeden komutanın konuşmasını suç sayacaksın; teröriste “seçilme hakkı dâhil, siyasi mücadele yolu” açacaksın...
Teröristbaşına özgürlük vaadi
PKK, 1984’te kuruldu... O tarihlerden itibaren periyodik olarak yükselen şehit sayısı 1994 yılında en yüksek noktasına ulaşarak, 1.145’e çıktı. Sonraki yıllarda teröre karşı mücadelenin etkinleştirilmesi sayesinde şehit sayısı 2000’de 29’a kadar düştü.
Sonra AKP, demokratikleşme adına taviz üstüne taviz vermeye başlayınca; “bitti” denilen terör hortladı.
Şehit sayısı her yıl artarak yükseldi.
2008 yılında 171’e çıktı...
1984 yılından 2010 yılına kadarki süreçte toplam 6 bin 653 şehit verildi.
Bu sayı bugünlerde 7 binlere dayandı!
Sadece askerler, astsubaylar, subaylar değil; bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, öğretmenler, ebeler, savcılar, hâkimler, mühendisler, öğrenciler de katledildi...
On binlerce çocuk kandırılarak dağa kaldırıldı.
On binlerce aile perişan edildi.
Devletin bütçesinden milyarlarca dolar, terörü yok etmek için harcandı.
Şimdi AKP’li vekil çıkmış; bir “barış elçisi” edasında, “PKK’lıların da dâhil edileceği bir genel affın çıkarılacağını” söylüyor!
Böylece; yıllar önce idamın kaldırılmasıyla “ip” ten kurtulan teröristbaşına da özgürlük vaadinde bulunuyor!
Bedelini ödersiniz
Siz kimsiniz ki; hangi hakla, teröristleri affetmeye soyunuyorsunuz beyler?
Sizin oğlunuz, kızınız, ananız, babanız, kardeşiniz, torununuz, yeğeniniz öldürüldü mü?
Kalleş pusulara düşürülüp katledildi mi?
Terörle mücadele “savaşarak” kazanılır beyler, teslim olarak değil...
Genel af ise koca orduları, uçakları, tankları, topları, yüz binlerce askeri olan bir ülkenin, 5-10 bin eşkıya karşısında “beyaz bayrak” çekmesi anlamına gelir!
Ve bu yol; ülkeyi barışa, birleşmeye değil, ayrışmaya götürür!
Kini ve bireysel şiddeti artırır, devleti zavallılaştırır.
Ha; ille de “yapacağız” derseniz...
Eminim, bedelini de ödersiniz...
Tabii; demokratik olarak!
Mustafa Mutlu / Vatan
+++
Yangında kasıt şüphesi
Geçtiğimiz günlerde yangın tehlikesi atlatan Penguen dergisinin son sayısında yayınladığı itfaiye raporuna göre olay kaza değil... Penguen, yangının “kimliği meçhul kişi ya da kişilerce başlatıldığı”nın vurgulandığı raporla ilgili açıklamasında “Olayın aydınlatılması ve sorumluların tespiti için savcılık da soruşturma açtı. Nedeni ne olursa olsun mizahımızın karşısında şiddet bulmak bizim için üzücü. Bizim bildiğimiz tek şey yazıp çizmek, okuyucumuzu biraz gülümsetebilmek.” dedi...
+++
AA’yı izle, ‘eşsiz avantaj’ yakala
14 Mayıs günü AA yine “eşsiz” bir ekonomik haber geçiyor. (...) Deutsche Bank Türk Ekonomisini ve bizim Merkez Bankası’nın izlediği politikaları yere göğe koyamıyor. (...)Haberi okuyunca, herkes gibi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da, Hazine eski Müsteşarı ve ekonomiyi günlük izleyen biri olarak, ister istemez “Aaaaa” diyor. AA’nın talihsizliğine bakın ki, Deutsche Bank’ın o raporu Öztrak’ta da var. AA’nın haberini okuyan Öztrak Deutsche Bank’ın raporuna bir daha bakıyor ve şu açıklamayı yapıyor:
“Raporun 47 ile 55. sayfalarında Brezilya, Endonezya ve Türkiye ekonomileri analiz edilmektedir. Türk Ekonomisinin diğer iki ülkeye göre daha yüksek cari açığa sahip olmasına karşın, döviz rezervlerinin bu iki ülkenin altında olduğuna işaret edilmektedir. Enflasyonun yüzde 5’e düşürülmesi konusunda inanç eksikliği olduğu belirtilmiştir. Bu açık ifadeye rağmen AA, ”Bankanın araştırmasında Türkiye’de uzun vadeli enflasyon oranının yüzde 5 olacağına dair güvenin oluştuğu belirtildi“ diye tamamen çarpıtılmış bir haber geçmiştir”.
Öztrak açıklamasında “eşsiz avantaja” da değiniyor:
“Merkez Bankası’nın uyguladığı (...) politikaların başarısına ilişkin kuşkular dile getirilmiştir”
AA’nın geçtiği haberin tam tersi, Öztrak’ın deyimiyle, “rapor çarpıtılmış” .
Öztrak’ın açıklamasının üzerinden kısa süre geçiyor, AA’dan Öztrak’ın makamı aranıyor, soru şu:
“O rapor sizde var mı?”
Evet, var, şimdi ne olacak? Yine, “Aaaaaa” diyeceksiniz.
AA beş dakika sonra o anlı şanlı, yanlı haberi geri çekiyor.
Yalçın Doğan / Hürriyet
+++
‘Yeni Anayasa’
için at pazarlığı
Durum, utanmazlığa tepe noktası yaptırdı:
Meclis’te ve hükümette karar verilecek bir konu için Bay Muktedir anket yaptırıyor. Yarın“Faşizm istiyor musunuz?”, öbür gün “Şeriatı Medeni Kanun’un yerine geçiriyoruz, evet diyorsunuz değil mi”, daha ertesi gün “Başörtüsüz kadın olsun mu olmasın mı”; dördüncü gün ise “Cuma günü herkes camiye gidecek, sokakta gezmek yasak”, beşinci gün “CHP kapansın mı kapanmasın mı”, altıncı gün “Muhalif basın vatan hainliği yapıyor, siz ne diyorsunuz”, yedinci gün...
Allahınızdan korkun be!!! İçinizde öyle bir şey varsa!
***
Milletvekillerinin özgür bırakılması, demokrasinin bir numaralı ölçüdür, dedim, ama fazla dedim. Ne demokrasisi, Meclis’in var olup olmadığının bir No’lu ölçütüdür!
Bırakın “tabanda demokrasi”yi, hukukta, yargıda, medyada demokrasiyi... Bunları çoktan güverteden denize attık...
Ülkenin, yarı özgür ülke, melez rejim niteliği, bunların hepsi iktidarın, uluslararası kesinleşmiş sabiteleri! Bunu tartışmıyoruz... Meclis var mı yok mu? Yasalar, hukuk var mı yok mu? İzan, insaf, utanma duygusu var mı yok mu?
***
26 Haziran 2011’deki yazım da gözüme çarptı. Başlık Islık Çalan İktidar; Anayasa Rehineleri...
Arka plandaki düşünce şu:
“Anayasayı yaparsak, milletvekilleri de, yeni anayasa gereği serbest kalır... Yani seçilen milletvekilleri, yeni anayasa yapılıncaya kadar iktidarın esirleri olarak hapishanede kalsınlar! Herhalde üzerlerinden anayasa pazarlığı düşünüyorlar!?
“Bir milletvekili verdim, sen de şu maddeyi kabul et/ver.”
Mustafa’ya karşı, örneğin 1. madde!
Haberal’a karşı 4. madde!
BDP’lilere karşı şu ve bu maddeler!”
Yok yok at pazarlığını böyle yapmazlar. Dillendirmezler bile ama anayasa pazarlıklarında hissettirirler...
Yeni anayasa, fiili “mutlak başkan”a, sadece, hukuki bir kılıf giydirme, durumunu yasallaştırma işlevine sahip olacaktır..
Orhan Bursalı / Cumhuriyet
+++
3+3
iyidir
size...
Devletin memuruysanız; devlet giderken neredeydiniz?.. İktidarın memuruysanız; 3+3 iyidir size...
Yer gök satılırken, iktidara şirin gözükmek için etekleri zil çala çala imzaları çakanların tümü memurdu... Onlara sorun... 3+3 az mı?..Ya da valiye sorun. O da memur çünkü. Kamyonun önüne binip AKP için kömür dağıttıysa, siz memurlara niçin 3+3 zam verildiğini de biliyordur.
Mesela ben, gazetenin odalarına gelip oturarak patronun bizi kovması için baskı yapan Maliye memurlarına sorayım şimdi: “3+3 zam nasıl?..”
İşçiler bir ekmek parası istediklerinde... Polisler gelip onları Kızılay’daki havuzun içine doldurup ıslata ıslata dövdüler, polis dediğin memur...
O derenin kaynağına iş makinelerini alıp giden... Deresindeki suyu vermek istemeyen yaşlı kadını tekmeleyen... Genç kızları sürükleyip götürenlere de sormalı... Memur onlar da... 3+3 değdi mi?..
Oradan geçersiniz; istatistik çalışanlarına... Alayı memur... Türkiye’nin “yıldız ülke” olduğunu rakamlara döküp iktidarın eline veren onlar... 3+3 oldu mu?..
(Sıradan, gücü ve yetkisi olmayan memurları tenzih ederim.)
Memurlar; devletin şu anda nöbette olan bekçileridir... Türkiye’yi sattılar, sesiniz çıkmadı... Türkiye’yi böldüler, sesiniz çıkmadı... Türkiye’yi bitirdiler sesiniz çıkmadı... 3+3 iyidir size...
Bekir Coşkun /Cumhuriyet
+++
Soruşturma başlatıldı
“Paşa” yazısıyla hem Genelkurmay’ın hem de Başbakan’ın hedefi olan Bekir Coşkun hakkında soruşturma başlatıldı. Coşkun “ifade vermeye gittiğini” twitter hesabından böyle duyurdu: “Genelkurmay Başkanlığı suç duyurusunda bulundu...Savcılık soruşturma başlattı...İfade vermeye gidiyorum...”
Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde “bütün paşaları!” Coşkun’a dava açmaya çağırmıştı...