Açılımdaki gerçek senaryo!
Türkiye bölünecek diyerek barışa engel olmak terörden beslenenlerin komplosudur, senaryosudur, söylenen bu.
Önce şunu kabul edelim ki bugün “Bölünmeyelim” demek ve “PKK ile masaya oturmaya itiraz etmek” rant sağlayan değil, insanı aç bırakan bir pozisyon, asıl rant bölücülükte.. Yani terörün rantını şehit yakınları ve onları destekleyenler değil teröristler ve teröristlere kucak açanlar yiyor, ardından da Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri dile getirenleri “Senaryo yazmakla” suçluyorlar.
Senaryocuların kimler olduğunun cevabını bulabilmek için şu üç sorunun sorulup cevaplarının verilmesi gerekiyor:
Soru 1: Batının bir “Büyük Ortadoğu Projesi” var mı, yok mu?
Cevap: Var. Peki bu projenin sahipleri açık açık sayısı 30’a yaklaşan ülkenin sınır ve rejimlerinin değişeceğini, bu ülkeler arasında Türkiye’nin de bulunduğunu söylediler mi söylemediler mi? Söylediler, yazdılar, imzaladılar. Hatta, İsrail Lübnan’a saldırdığında zamanın Dışişleri Bakanı Rice, “Artık sınırların değişme zamanı geldi” bile dedi, bereket Lübnan Hizbullahı İsrail’i perişan etti de, proje o gün için akamete uğradı. Demek ki, ortada böyle bir senaryo var. Ortada böyle bir senaryo varken millete bu senaryoyu hatırlatanlara “Senaryo yazıyorlar” demek en azından iftira olmuyor mu?
Soru 2: Türkiye, “Güneydoğu’dan vazgeçiyor, PKK’ya veriyorum” dese, PKK buna hayır, ben ayrılmak istemiyorum, amacım Kürtlüğümün noksansız yaşanması ve eksiksiz tanınması koşuluyla kardeşçe yaşamak diye itiraz eder mi?
Cevap: Etmez! (Böyle bir teklife kim itiraz eder, demeyiniz. Konyalılara gitsek, Karamanoğlu Devletini kur, tanınacaksın desek, alacağımız cevap, sen hainsin olur!) Demek ki bölmek isteyenler olduğu gibi bölünmek isteyenler de var.
Soru 3: AB ve ABD kimi bölmüş ki Türkiye’yi bölecek?
Cevap: AB ve ABD’nin böldüğü ülke o kadar çok ki! Zaten bu soru kadar abes bir soru olamaz. Başkalarını bırakalım, Osmanlı’dan 20’nin üzerinde devlet çıkartan bunlar değil mi? Canım o geçmişte kaldı diyorsanız Irak’ı fiilen üçe, resmen ikiye bölen ve kuzeyinde bir “Güney Kürdistan” kurduran bu Avrupa, bu ABD değil mi? Yugoslavya’yı kim parçaladı? Elinde atom bombası bulunan bir İslam ülkesi olduğu için Afganistan üzerinden Pakistan’ı öyle bir hale getirdiler ki, ABD yenilse Pakistan Taliban’ın eline geçecek, Taliban yenilse Pakistan ABD’nin eyaleti durumuna düşecek?
İşte bizim söylediklerimiz bunlar, öyleyse bu tabloda senaryo olan ne?
Halkla da konuşuyoruz, kimsenin işin içinde bir tezgâh olduğundan endişesi yok. Tıraşımızı yapan berber Mehmet Bey, “Hâlâ senaryo diyorlar, film bitmek üzere” dedi ki, imrendik. Evet, senaryo başka yerlerde yazıldı, suflörler, artistler, figüranlar tespit edildi, plato olarak aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Ortadoğu seçildi, “Motor!” denildi, film bitmek üzere, birileri hâlâ “Siz senaryo yazıyorsunuz!” diyor.
Sadede gelecek olursak, bölücü senaryoyu teşhir eden ve bu konuda tarihe not düşenleri senaryo yazmakla suçlamak, işte asıl senaryo bu.
Senaryo yazan biz isek bunun millete maliyeti PKK ve arkasındaki güçlerle adam gibi mücadelenin maliyeti ne ise, odur. Ama bizim itiraz ettiğimiz senaryo hayata geçecek olursa işte o zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin akıbeti Osmanlı’nın akıbeti ile aynileşir.
Böyle dediğimizde, “Siz savaşın bitmesini istemiyorsunuz” yahut “Teröristler dağda mı kalsın, şehit yakınının istediği komşusunun oğlunun da şehit olması mıdır?” türünden vicdan taarruzları yapılıyor?
O zaman biz de, tamam teröristler dağda kalmasın ama şehre terörist olarak mı insinler, yani, “Ben yenildim, zafer senin!” diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk devleti ve milleti teslim mi olsun, sorusuna cevap arıyoruz.
Kandil Dağı’nın boşalmasının karşılığı Habur’dan Diyarbakır’a kadar her yerin Kandil Dağı olmasına rıza gösterilmesi ise, bundan barış ve kardeşlik çıkacağını savunmak da yarım kalmış Sevr senaryosunun, final sahnesi BOP değil midir?