Açıklamaya cevap...
Bu sütunlardan "Hainlik Kriteri" başlıklı yazıda Başbakan Binali Yıldırım ve Millî Savunma Bakanı Fikri Işık'a verdikleri sözleri hatırlatarak, kamuoyunda merak edilen soruları yönelterek iyi niyetli uyarılarda bulunmuştum. Okuyucularımız yıllardır üslubumuzu yakından takip ediyor. Nezaket ölçülerindeki hassasiyetimizin de farkındadır. Burada "yalan ve iftira" asla söz konusu dahi olamaz. Çivisi çıkarılmış olsa da halen "devlet-i ebed-i müddet" şiarına sıkı sıkıya bağlı olduğumuzu cümle alem bilir. Tekzip ve açıklamalar konusunda yasal zorunluluk yerine cevap hakkına saygı önceliğimiz ancak bu iyi niyetimiz zaman zaman suistimal sınırlarını aşıyor. "İnsan, insanın aynasıdır" öz deyişi boşu boşuna sarf edilmemiş. Yüksek perdeden "emr'' vaki kelimeler ile suçlayıcı-aşağılayıcı tavır belli ki alışkanlık halinegelip devlet erkini ezmeye dönüştürmüş. Millî Savunma Bakanlığı Basın Müşavirliği tarafından "Kamuoyuna saygı ile duyurulur" cümlesi ile biten açıklama baştan sona kaba bir üslup ile kaleme alındığı gibi fikri saygıdan da uzak, nobran... Dahasına dilim varmıyor. Ancak, "Hayal mahsulü iddialarla Millî Savunma Bakanı Sn. Fikri Işık'ı hedef almıştır" ile başlayan açıklama cidden hayal mahsulü. Sanırım okuduğunu anlama sorunu ile karşı karşıyayız. Keşke söz konusu açıklama acele ile kaleme alınmadan bu satırların yazarını tanımak için son yıllardaki yazılarına bir göz atma zahmetinde bulunsalardı, yazı hayatında kişi ve kurumları bırakınız hedef almayı koruma gayretine tanık olacaklardı.
"Var olmayan bir rapora atıfta bulunarak Millî Savunma Bakanı Sn. Işık'a iftira atmıştır." iddiası aslında iftiranın ta kendisidir. Adı geçen rapor tıpkı Sayın Işık'ın görev yaptığı bakanlığın ön adında olduğu gibi "Millî"dir. Anlamayanlar için açılımın "Millî İstihbarat Teşkilatı" olduğuna vurgu yapalım. O devlet kurumunun raporları ile 100 binden fazla insan 15 Temmuz'dan sonra KHK ile işlerinden atılmıştır. Nitekim Başbakan Binali Yıldırım "MİT'in bildirdiği isimlere işlem yapılıyor. Tek tek inceleyemeyiz. Yanlış oluyor mu? Oluyor..." demedi mi? Nitekim biz de bu sütundan yanlışın sorumlularını sorduk!.. MİT raporu yanlış ise sorumlusu kim? Devleti yöneten halkı bilgilendirmekle görevli değil midir? Kaldı ki yasalara göre gazeteci haber kaynağını açıklamak zorunda değildir. Hele hele MİT elemanını deşifre etmek ayrı bir suçtur. Bu da böyle biline. Benzer raporlar yandaş medyada çarşaf çarşaf yayınlanırken çıt yok!.. Ne ala memleket...
"Bu konuda, ivedi özür bekliyoruz. Aksi takdirde konuyla ilgili hukuki süreç başlatılacaktır" cümlesini de görmezden gelmediğimizin altını çizelim. Kabahat işlendiğinde özür dilemek elbette erdemdir. Lakin ortada kabahat olmadığı gibi kamuoyunu ilgilendiren bir konuda açıklama beklentisi söz konusudur. Daha önce basına yansımış bir haberin fikri takibi vardır. Özür dilemesi gereken biri var ise, Türkçe kurallarını ihlal ederek, saygı sınırını aşanlardır.Bizim veremeyeceğimiz hesabımız yok.
Açıklama metnindeki Fikri Işık'ın FETÖ terör örgütüne karşı 17/25 Aralık'tan bu yana sürdürdüğü mücadeleden bahsedilerek "Bugüne kadar FETÖ ve iş birlikçilerine ve tüm vesayet odaklarına karşı göz açtırmadan sürdürülen mücadele, yürütülen her türlü algı operasyonuna rağmen, yılmadan aynı azim ve kararlılıkta devam edecektir" paragrafı Millî Güvenlik Konseyi bildirisini çağrıştırıyor. Bu paragrafı yazanlar dahil bu ülkede FETÖ'nün adını kimseler bilmezken bu imzanın sahibinin 1982'den beri yürüttüğü mücadele, devletin kayıtlarında, yazdığı kitaplarda, makalelerde mevcuttur.
Sonuç olarak özür beklemek asıl bizim hakkımız. En azından bir telefon ile yanlış anlaşıldığının belirtilmesini bekleriz. Söz konusu açıklamanın yapıldığı Millî Savunma Bakanlığı'nın diğer birimlerinde çok sevdiğim, saygı duyduğum stratejik konumda çalışanlara sorsalar böylesine acele etmeseler sebebiyet verdikleri bu tatsızlık yaşanmazdı. Ayrıca "Hainlik Kriteri" başlıklı yazımda belirttiğim ve kamuoyunun merak ile beklediği hususlarda nedense bir açıklama yapılmamıştır.