Açık hava tımarhanesi
Yazıya başlamadan önce, objektifliğiyle meşhur kanalın haber bülteninde son duyduğum cümle
şuydu:
- İstanbul’da bir grup vatandaş, “IŞİD katliamına maruz kalan Kürt halkı yalnız kalmasın” dedi ve Kobani’deki saldırıları protesto etmek istedi ama herkes onlarla aynı fikirde değildi. Karşıt görüşlü semt sakinleri göstericilere saldırdı, taş ve sopalarla sığındıkları HDP binasını bastı...
Neresinden tutup da düzeltmeli
bilmem ki!
PKK’lılar savaş karşıtı, hümanist “bir grup vatandaş”... Ülkeye sadakatle bağlı, mahallesinde “suç” ve “suçlu” istemeyen (halkın can ve mal güvenliğini tehdit eden, zarar veren her türlü eylem “suç” nihayetinde) vatandaşlar “eli sopalı grup” olmuş; neredeyse “şehir eşkıyası” diye yaftalayacaklar. “Kürdistan”a payanda aramanın adı, “korumak katliama uğrayan halkı”.
Eskiden “PKK’lı” olmak suçtu; şimdi olmamak!
Bu kadar mı tutuldu aklınız?
40 bin insanımızı katleden PKK mı “katliam”a karşı?
Caniler, güya “cinayet”e karşı çıkarken bile adam öldürüyorlar! Alçaklar güya “saldırı”ları kınarken bile yakıyorlar, yıkıyorlar! Hainler “yardım dilenirken” bile tehdit ediyorlar!
***
Kiminle konuşsam dahiyane bir fikirmiş gibi aynı öneriyi tekrarlıyor:
- Gitsinler Kobani’de savaşsınlar!
Kim gitsin?
PKK!
Nereye?
Suriye’ye.
Gitseler, “savaşsalar”, IŞİD’in kökünü kazıyıp “Kobani”ye bayraklarını dikseler razı olacağız yani, öyle mi?
“Kobani” dedikleri Ayn el-Arap’ı 150 yıldır hayalini kurdukları “Büyük Kürdistan” ın dört parçasından biri var saymıyor mu bu bölücü güruh? Orada sözde “özerklik” ilan etmediler mi? PKK’lılara “Git, Kobani’de savaş” demek, onları oranın sahibi olarak kabullenmek, biraz daha açık yazayım “Kobani Özerk Kürt Devleti/Bölgesi”ni tanımak anlamına gelmez mi?
Türkiye’nin kendi topraklarını PKK’dan, Suriye’nin de PYD’den (ve “rakip” terör örgütlerinden) arındırmasını ve iki komşu ülkenin toprak bütünlüğünü savunmak yerine ne diye “Büyük Kürdistan” yap-bozunun ilk parçasını zamklamaya çalışıyoruz yanıbaşımıza? Daha kolay “neşter” vursunlar diye mi haritamıza!
***
Bir sakat yaklaşım da “Ya PKK, ya IŞİD” dayatmasına mahkumiyet hali.
Heeeey unuttunuz mu bir ihtimal daha var;
O da Türkiye Cumhuriyeti!
Atatürk heykellerini, otobüsleri, okulları, yurtları, bankaları, marketleri yakanları değil de niye müdahalede bulunan güvenlik güçlerini eleştirecekmişiz ki?
“IŞİD’çi” demesinler diye!
Ha polis Gezi’deki gibi ortalığa serseri gaz kapsülleri, plastik mermiler salar da evinden ekmek almaya giden çocukların canını alırsa elbette karşısında duracağız. Ama “iç savaş” için kaşıyacak yara arayan kalabalıklar ile “Gezi ruhu” aynı mı?
Hiç anlamamışsınız o zaman siz “devlet”e karşı olmakla “zulme”, “haksızlığa”, “hukuksuzluğa” karşı olmanın farkını!
***
Sahi...
IŞİD, Irak’ta Şii Türkmenleri katlederken, kurşuna dizerken, idam ederken, el kadar çocukları “kadın” yaparken kendine o azman kılıklı yaratıklar, kundak bebekleri susuzluktan ölürken sürüldükleri çöllerde, sınırları değil açmak bir de katmerli zorlaştırırken geçişleri muhtaç etmek için Türkmenleri peşmergenin insafına, neredeydiniz siz onu bir söyleyiverin önce!
“Kobani düşerse Ankara düşer”miş;
Az buçuk tarih bilen, coğrafya bilen, uluslararası siyaset bilen şunu da bilir ki “Kobani” değil Musul, Kerkük’tür Ankara’nın; Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünün taşıyıcısı!
Musul düşerken neden yaprak bile kımıldamıyordu bu ülkenin sokaklarında; hep birlikte vicdanlarımıza bir hesap
verelim önce!
CHP’li İhsan Özkes “IŞİD, AKP’nin gayrimeşru çocuğu” demiş. Keşke, HDP’lilerle birlikte, sokaklarda, “insaniyet” namına tarihin gelmiş geçmiş en feci insanlık suçlarını işleyen terör örgütüyle aynı safta yürüyen CHP’lilere hitaben ekleseydi;
“Ama bu bizim PKK’yı evlat edinmemizi gerektirmez, kullandırmayın kendinizi, meşrulaştırmayın IŞİD militanlarından farkı olmayan
canileri...”
Hem sonra; IŞİD’li cani, hem de büyük zevkle(!) Niğde’de askerimizi şehit ettiğinde niye IŞİD korkusu düşmedi bu kadar
içinize? Niğde’yi düşürdükten sonra dünyanın bütün mazlumlarını kurtarmaya soyunsan ne?
***
Sokağa çıkma yasağı ilan edildi; bir gecede 35 yıl geri aldı tarih baba saatini. Haber kanalı NTV’nin yorumu:
- Oh oooooh yandaaaan!
CNN Türk’ün durumu:
- Kıvıııır... Sağdan... Soldan....
Habertürk:
- Anlat Nihat Hocam; değmesin yağlı boya...
Keza gazeteler...
Hürriyet “Barışa tehdit” manşetiyle çıktı dün... Sanırsın düne kadar her şey güllük gülistanlıktı. Hangi barış? Olanlar; Güneydoğu’da aylardır, her gün tekrarlanan olayların su yüzüne çıkması!
Habertürk’e göre “Kaos lobisi” nin “tuzağı”! Yoksa o Mustazaf-Der mitingleri, Hüda Par’ın kurulması, cami imamlarına saldırılar; bölgede “başka bir mücadele”nin tohumlarının ekilmesi değildi! Bir anda zuhur etti; Kürtçü-Kürt İslamcı
çekişmesi!
Zaman’a göre Türkiye’yi karıştıran “IŞİD’in katliam yapma ihtimali”. Tuhafız vesselam; Mısır’da Esma ölürse “katliam”, İran’da Nida ölürse “katliam”, Suriye’de “açılım ortaklarımızın akrabaları”ndan birinin saçının teline zarar gelsin katliam diye ayaklanırız da Irak’ta Nur her gün, bin kere ölsün, ölmek için yalvaracak kadar ağır işkenceler görsün ruhumuz duymaz.
Birgün “Kobani’de IŞİD, Türkiye’de AKP” demiş. PKK yine yok “kötü adamlar” sahnesinde!
Yeni Şafak “CHP ve HDP’li vandallar” diye etiketlemiş “Türkiye düşmanları”nı; nasıl PKK’lı desin ama değil mi? Düne kadar PKK’nın Ekim’de silah bırakacağını yazıyordu akilleri!
Akil demişken, -benim hiç öyle “Mehmet değil onlar savaşsın” gibi beklentilerim yok, ne yapacak Bengisu Karaca başörtüsünün altından “cööö” yaparak mı korkutacak “düşman”ı (artık kimse o)?!- Bakalım içlerinde en azından “özür” dileyen çıkacak mı?
***
Açık hava tımarhanesindeyiz sanki; ki kendi adıma “Allah’ım aklımı koru” bütün diğer dileklerimin önüne geçti.
Olay oldu İçişleri Bakanı’nın “misliyle karşılık vereceğiz” demesi; devlet şiddete şiddetle cevap verir miymiş!
Bir: Devlet gibi devlet varlığını sokmaya çalışan yılanı kafasını kaldırmasına fırsat vermeden bulur ve ezer! Sen adına ister şiddet de, ister vatan savunması...
İki: Yine de endişelenmeyin. İktidarın “misliyle karşılık” dediği “terörişko” ların analarından emdiği sütü burnundan getirmek filan değil; çokça tecrübe ettik ki kendisine kurşun sıkanın yollarına güller dökerek veriyor Yeni Türkiye “misliyle” karşılığı!
Sürece kıyılır mı!
***
Velhasılı kelam...
Türkiye’yi yönetenlerin ağzıyla yazan Sabah’a göre Porsche’ye binen itfaiyeci, Akşam’a göre 5 yaşındaki smaç şampiyonu, Star’a göre Ebola daha önemli ve daha öncelikli madem etnik çatışma, bölünme tehlikesinden... Gezi’de devrilme korkusu yaşayan iktidar bu “kaos”tan yeni bir “düzen” doğurmak isteyenler olabileceğinden şüphelenmiyor madem. Madem İstanbul sokaklarında tanklar yürümeye başlamamış, 10’a yakın ilde insanlar eve hapsolmamış, devlet kurumlarına kilit vurmak durumunda kalmamış gibi yapacağız, habersizmiş gibi çek panpa;
Sıradaki molotof Hüseyin Yayman’ın çuvallayan analizlerinin anısına!