Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hulki CEVİZOĞLU
Hulki CEVİZOĞLU

Açık davet

Geçen hafta, İstanbul büyükşehir belediye başkan adaylarına twitter üzerinden "açık bir davet" yapmıştım.

Taraflara resmi biçimde de çağrımı iletmiştim.

Davetin içeriği, Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım'ın benim moderatörlüğümde TV ekranında bir araya gelmeleri idi.

Şu ana kadarki gelişmeler ışığında, İmamoğlu tarafında bir sorun yok.

Yalnızca Yıldırım kanadından yanıt bekleniyor.

Avrupa ülkeleri ve ABD'de her seçimde taraflar bu biçimde ekranda kozlarını paylaşıyor.

Demokrasinin bir geleneği olmuş bu uygulama, ne yazık ki ülkemizde yerleşmedi.

KİTLELER "TEMSİL EDİLMEK" İSTERLER

Çoğunlukla "sessiz yığınlar" olan kitleler, aktif olabilmek için "temsil edilmek" isterler.

Bu "temsiliyet ihtiyacı" Türkiye'de 23 Haziran seçimleri öncesinde de geçerlidir.

Seçmen kitlesi, oy vermek için kendisini kimin temsil ettiğini, kimin kendisine yakın olduğunu "bilmek" istemektedir.

Bu açıdan, yaptığımız açık davet taraflar açısından büyük önem taşımaktadır.

31 Mart yerel seçimlerinden büyük hasarla çıkan AKP'nin genel başkanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm medya ellerinde olmasına karşın, "kendimizi iyi anlatamadık" demişti.

Tüm medya elinde olan bir siyası yapının bu sözleri önemlidir.

Çünkü, kendini anlatmak "inandırıcılık" ister.

Ünlü Fransız düşünür ve sosyolog Baudrillard, "Kitleler, iletişim araçlarının mesajlarını karşılarken edilgin bir yapıya sahip değildir. Kitle mesajları kendi bildiği gibi çözmektedir. Egemen koda karşı özel alt-kodlar üretmektedir" demektedir.

Yani, ona göre, kitleler kendilerine gönderilen mesajların anlamını ve yönünü değiştirmektedir.

AKP'nin 17 yılın sonunda karşılaştığı durum tam da budur.

Mesaj vermekte, bu mesajları yaygın bir iletişim ağı kullanarak kitlelere ulaştırmakta ama sonuç alamamaktadır.

İnandırıcılığın kaybolmasında, kendi ağlarını (kanallarını) kullanıyor olmaları, "kendi kendilerine konuşmaları" ve toplumun tepkilerini dikkate almıyor olmaları yatmaktadır.

Bu "inandırıcılık yitimi", ancak bizim yapacağımız TV tartışma programı ile sağlanabilir.

Hiçbir baskı ve çıkar grubunun etkisinde olmayan deneyimli bir televizyoncunun yöneteceği açık oturum tarafların lehinedir.

Toplumun arzusu da bu yöndedir.

Yazarın Diğer Yazıları