Sahte gerekçeler üreterek Irak'a müdahale eden ABD, Irak'ın kuzeyinde bir Kürdistan özerk yönetimi kurmak için Türkiye'de bir "Çekic Güç" oluşturmuştu.
ABD, tam da o sıralarda Türk askerinin bölgedeki moral üstünlüğünü kırmak için Süleymaniye'de "askerin başına çuval geçirme" olayını gerçekleştirmişti.
Türkiye, Irak'ta PKK'ya karşı operasyon yapmak istediğinde ABD, PKK'yı korumaya almıştı.
Türkiye, PKK'ya karşı operasyon yapma kararlılığını ortaya koyunca ABD devreye giriyor ve: Türkiye'nin meseleleri kendi inisiyatifine almasını önlemek amacıyla Bush yönetimi, istihbarat paylaşımı bağlamında ABD, Türkiye ve Irak'ı içeren üçlü bir mekanizma önermişti.
Bu mekanizma ile o dönemde Türkiye oyalandıkça oyalandı.
Bugün de Türkiye, Suriye'de PYD/PKK'ya karşı "Barış Pınarı" operasyonunu başlatınca PYD/PKK'dan çok ABD telaşlandı.
Irak'ta olduğu gibi ABD, bu defa da Suriye'de Türkiye'yi oyalama ve uyutma stratejisinin devamı olarak daha önce karşı çıktığı "güvenlikli bölge" görüşmelerini başlattı.
ABD ile yaşanan oyalama ve uyutma amaçlı görüşmeler çıkmaza girince de bu defa TSK Suriye'nin kuzeyindeki Türkiye aleyhtarı terörist yapılanmaya karşı harekete geçti.
Suriye'ni kuzeyine TSK'nın gücünün gölgesi düşünce terörist müttefikini yıllarca örgütleyip yöneten ABD tekrar harekete geçti!
Otuz bin TIR'la taşınan silahların, özenle inşa edilen yer altı tünellerinin ve yetiştirilmiş terörist unsurların bütünüyle imha edilmemesi için Türkiye'ye yönelik yaptırım tehditlerini devreye soktu.
Bununla da yetinmedi, önlerinde Trump'ın aşağılık mektubu arkalarında ABD'nin Başkan yardımcıları olan bir ABD heyeti Ankara'ya geldi.
Görüşmeler yapıldı ve sonuçta Türkiye'nin 120 saat harekata ara vermesi kaydıyla ABD müttefiki olan PYD/PKK'lı teröristleri Türkiye sınırından çekmeyi kabul etti.
Bu, Türkiye'nin Suriye'de yıllar sonra elde ettiği en somut ve etkili sonuçtur.
Hem sahayı hem masayı kullanan Türkiye, önemli bir başarı elde etmiştir.
Ancak, bu aşamada da ABD müttefiki olan teröristleri vasıtasıyla oyalama operasyonuna devam edeceğini gözden ırak tutmamak gerekir.
Türkiye için ABD yalnız müttefiklikten değil güvenilir olmaktan da çıkmıştır.
Rusya'ya gelince, onun da PYD/PKK konusunda ABD'den hiç bir farkı yoktur.
Türkiye "Barış Pınarı" operasyonuna başlayınca önce ABD askerleri çekildi. Sonra onların boşalttığı Münbic, Aynel Arap gibi yerlere Suriye ve müttefiki Rus'lar bayraklarını çekti.
TSK, Fırat'ın doğusu ABD hegemonya alanı olmaktan çıkardı. ABD'nin bıraktığı boşluğu ise Rusya'nın doldurmaya başladığı gözlendi. Bazı bölgelerde,YPG'nin çekildiği alanlara Esad güçlerinin yerleştikleri açıklandı.
PYD/PKK konusunda Rusya ile ABD arasında hiç bir fark yoktur. ABD ve Suriye'deki Şam rejimi açıktan Rusya ise örtülü bir biçimde her zaman PYD/PKK'nın yanında yer almıştır.
PYD/PKK konusunda ABD ile Rusya aynı şeyleri düşünmektedir.
Aralarındaki tek fark Rusya'nın esnek biçimde olsa Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunurken, ABD ise örtülü bir biçimde her şart altında İsrail'in PYD/PKK üzerinden bölgedeki etkinliğini savunmaktadır.
Emperyalist enstrüman olan PYD/PKK, yıllardır uşaklık yaptığı emperyalist güç ABD'nin kendisini korumayacağını anlayınca bir hamlede Şam ile anlaştı.
PYD/PKK yeni efendi olarak Rusya'yı ilan etmiş durumdadır.
Türkiye'nin Suriye meşru Esat hükümetiyle görüşmeleri bu bağlamda çok daha elzem hale gelmiş bulunmaktadır.
Türkiye ve Rusya'nın Soçi'deki görüşmeleri bu bakımdan ABD ile görüşmelerden çok daha önemli hale gelmiştir.
Türkiye'nin, Müslüman bir komşusuyla Rusya üzerinden konuşmasının ne kadar anlamsız ve tutarsız olduğunu söylemeye bile gerek yoktur.
Türkiye, Esat rejimiyle doğrudan görüşmeyerek diplomasi masasında kendi elini zayıflatıyor.
Kördüğüm ya Soçi'de çözülecek ya da sahada..
Şu sıralarda ABD'yı bırakıp Rusya'ya bakmak gerek!
