Abdullah Gül'ün çok heyecanlandığı gün...
İYİ Parti ve lideri Meral Akşener'in tavrı çok net. Orada bir soru işareti yok. Peki, CHP'den yapılan onca açıklamaya rağmen Abdullah Gül'ün ortak aday olması ihtimali tamamen ortadan kalktı mı?.. Dün, bu satırların kaleme alındığı ana kadar farklı çevrelerden pek çok siyasetçi "CHP'nin ortaya koyduğu tavırdan sonra artık çok zor. İhtimal çok zayıfladı" görüşünde birleşiyordu. CHP'den görüşlerine baş vurduğum pek çok üst düzey kurmay da aynı şeyi söylediler; "Her parti kendi adayı ile Cumhurbaşkanlığı seçimine çıkacak. Öyle gözüküyor." Sadece gözükenleri değil gözükmeyenleri de pek yakından takip etmeyi alışkanlık haline getirmiş bir Ankara gazetecisi olarak, önceki gün gerçekleşen Temel Karamollaoğlu-Abdullah Gül görüşmesinden sonra, siyasi kulislerde olup bitenleri şöyle özetleyebilirim:
Abdullah Gül'ün ortak aday olacağına ilişkin tansiyon dibe vurmuştu. Ancak, Nişantaşı baronlarının özellikle CHP üzerindeki lobi çalışmaları devam ediyordu. Ana muhalefet partisinden gelen "Gül adayımız değil" kesin açıklamalarına rağmen Nişantaşı baronları kulislere "Durun bekleyin. Kemal Kılıçdaroğlu son sözünü söylemedi. Kılıçdaroğlu açıklama yapmadan hiç bir şey kesinlik kazanmaz" fısıltılarını yayıyordu. Abdullah Gül ile İstanbul'daki çalışma ofisinde 2 saati aşkın görüşme yaptıktan sonra hiçbir açıklama yapmadan ayrılan Temel Karamollaoğlu'nun Saadet Partisi'nde ise "Olumsuz giden bir şey yok. Temaslar, CHP ile de alt kanallardan görüşme trafiği devam ediyor. Hayırlı Cuma'yı bekleyin" deniyordu. Bir ara, Nişantaşı baronlarının manipülasyon faaliyetleri öyle bir hal aldı ki, "Erdoğan aday olmayabilir....(nokta noktaları bilinçli olarak doldurmadım-aht-)" şeklinde akıl almaz iddiaları ortalıklarda döndü dolaştı!.. İşte tam bu noktada, Pazartesi gününden beri baş döndürücü bir hızla devam eden görünürdeki görüşme trafiğinin ardında saklı kalan çok önemli bir ziyaretten haber aldım. Önceki gün (Çarşamba) Temel Karamollaoğlu ile görüşmesinden önce Salı günü, Abdullah Gül'ün İstanbul'daki çalışma ofisinde çok önemli ve çok üst düzey 2 isim ziyarete gitmiş. Abdullah Gül'ün çok yakın çevresinden de teyit ettirdiğim bilgilere göre, çok üst düzey 2 isim (isimlerini yazmama ambargo konulduğu için bu şekilde ifade ediyorum-aht-) Abdullah Gül'e aday olmamasını hatta aynı gün gece İstanbul'da düzenlenen Necmettin Erbakan Onur Ödülleri törenine de katılmamasını önermişler. Gül, aday olup olmayacağı konusunda bir görüş vermemiş ama hepimizin takip ettiği üzere geceki törene katıldı. Görüşmeye gelen o 2 isimden birini karşısında görünce kişiliğini çok yakından tanıdığım Abdullah Gül'ün nasıl heyecanlandığını tahmin edebiliyorum!..
Siyasi kulislerde gün boyu dönen diğer konular da, Temel Karamollaoğlu'nun Abdullah Gül'e bir ilkeler deklarasyonu taslağı sunduğu ve görüşme yapılan ofiste Ali Babacan'ın da hazır olduğuydu. Hatta, CHP'nin önerisiyle Ali Babacan'ın çatı aday olarak gündeme getirilebileceği bile öne sürülüyordu. Ancak, şu soruların cevabı hiç verilemiyordu:
Abdullah Gül, bugüne kadar Temel Karamollaoğlu'nun koyduğu politik tavra ve öne sürdüğü ilkelere "evet" dese bile bunları tutabilecek mi?.. Özellikle PKK ve FETÖ ile mücadelede, yolsuzluk ve hırsızlıklara karşı meydanlarda Erdoğan'a ne söyleyebilecek? Hangi dosyaları açma cesareti gösterebilir?..
Dün bıraktığımız yerden devamla bir parça da azledilen Başbakan unvanına sahip Ahmet Davutoğlu ile ilgili kulis verelim:
Davutoğlu, dün yaptığı açıklama ile "Adayımız Erdoğan" dedi. İddia o ki; Nişantaşı baronları, Abdullah Gül ile yaptıkları görüşmede, Davutoğlu'nun Abdullah Gül'ün yanında veya listesinde olmasını net bir dille istememişler. Gerekçesi ise "Başta Suriye olmak üzere, Ahmet Davutoğlu'nun yaptıklarından dolayı halkta olumsuz bir karşılığı var. İzah edemezsiniz"miş. Şu hale şu tezada bir bakın!.. Davutoğlu, Gül ile görüşmesinde olumlu bir sinyal alamayınca da çok bozulmuş...
Okurlarımızdan gelen mesajlarda, "Tüm bu olup bitenlerin olumlu, mutlu bir yanı yok mu?" dilek ve temennileri var. O zaman bardağa dolu tarafından bakalım, Nişantaşı baronlarının tüm baskılarına rağmen belki de olmazlar tüketiliyordur. Ne dersiniz?..
***
İç siyaset gündemine kilitlendik. "Eyt", "üyt"ler de bitince Suriye gündemimizden tamamen çıkıverdi. Oralarda bugünlerde neler olup bitiyor, biliyor musunuz?.. Bölgeden iyi haber alan kaynaklara göre, "Fransızlar Suriye'ye takviye güçler gönderiyor. Arap güçleri gelmeye başladı. Arap gücü oluşuyor. Bunlar, Rakka, Deyr ez Zor, o bölümlerde, Arapların yoğun olduğu bölgelerde Arap güçlerini konuşlandırmayı düşünüyorlar. PKK/YPG'yi de daha kuzeye çıkartıp orda meşhur Sünni bölgeyi oluşturmaya çalışıyorlar, Arapların kontrolünde. Orada, Suudi Arabistan'ın liderliğinde bir Arap gücü, kuzeyde Fransa'nın liderliğini yapacağı bir NATO istikrar gücü ile karşılaşabiliriz. ABD de geriden bunların hepsini kontrol edecek. Proje hayata geçti. Seçimlerden uyandığımız gün Suriye'nin kuzeyi böyle şekillenmiş olabilir."
İktidarın adayı R. Erdoğan... Muhalefetin çatı adayı da Gül olsun mu?..
Dün gece 22:35 itibarıyla siyasi kulislere yayılan kulis; Abdullah Gül formülü tamamen bitti. Sadet Partisi'nde, Temel Karamollaoğlu'nun aday gösterilip gösterilmemesi konusunda fikir alış verişi başladı.