Abdullah Gül, Ermeniler ve Kerkük
Dünyada hiçbir cumhurbaşkanı çıkıp, “Türkler Ermeni soykırımı yapmıştır” demedi. Ermenilerin en güçlü oldukları Amerika’da bile her seçim öncesi diaspora başkan adayları ile, “Soykırımı tanıyacaksan seni destekleriz” pazarlığına girişir, Amerikalı adaylar da, “Tamam, soykırımı tanıyacağım!” der fakat sandıklar açıldıktan sonra her şey seçim öncesine döner. Böyle olduğu içindir ki dünyanın ne Amerikalı ne başka bir ülkede yaşayan Ermeniler Amerikan cumhurbaşkanlarına bugüne kadar, “Size teşekkür ediyoruz, Ermeni soykırımını tanıyan ilk cumhurbaşkanı olarak tarihe geçtiniz” diye teşekkür mesajları geçmezler, geçmediler.
Ermenilerden böyle bir mesaj ilk defa Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çekildi.
İnsan üzülüyor...
İş burada da kalmadı.
Azerbaycan Dostluk Grubu’ndan bir milletvekilinin Gül’ün soyağacına gönderme yapan Canan Arıtman’a gönderdiği bir mesaja göre Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bâzı aydınların başlattıkları “Ermeni soykırımını tanıyorum” kampanyasına gösterdiği toleranstan dolayı, Ermenistan’da kahraman ilân edilmiş...
Bütün bunlar ortada fol yok yumurta yokken oluyor diyebilir miyiz?
Sayın Gül’ün mâlum ve meşum hadise karşısındaki tavrını bizler mi yanlış anladık, yoksa Ermeniler mi? Hadi biz yanlış anladık, Sayın Bahçeli ile birlikte Gül’ü o makama oturtanlardan biri olan Başbakan Erdoğan da mı yanlış anladı?
Sonra Gül Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğu günden beri ne kadar marjinal kalem ve fikir sahibi medyatik yüz varsa cümlesini Köşk’e çağırıp onlarla yemek yedi de bir kez bile olsun milliyetçiliği öne çıkmış, üniter yapı için mücadele ettiği toplum tarafından bilinen tek bir kalem ve fikir adamını Köşk’te ağırlama nezaketi gösterdi mi? “Baba ve Piç” in yazarı Elif Şafak’ın bile Köşk’ün başköşesinde yeri oldu ama meselâ Yeniçağ’dan Arslan Bulut, yahut Cumhuriyet’ten Erol Manisalı oralardan uzak tutuldu.
Tamam, Canan Arıtman’ı asalım!
Peki, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı kimliği ile Gül’ün, “Ermeni soykırımını tanıyoruz” kampanyası başlatan “aydınlar” için, “Türkiye’de demokrasi ne güzel işliyor” yaklaşımı sergilemesini “alkışlayalım” mı?
Sayın Gül Kerkük bahsinde de tutmuş, “Kerkük Irak’ın iç işidir” deyivermiş. İnsan kulaklarına inanamıyor. Mâdem Kerkük Irak’ın iç işi, DTP Başkanı Ahmet Türk Kerkük’ü Kürtleştirmek için insanlık dışı her türlü vahşeti yapan Barzani’yi niye ziyaret ediyor. Yani, Türkiye’de pek çok şeye Barzani karışabiliyor ama iş bir Türk kenti olan Kerkük’e gelince o tutuyor Irak’ın iç işi oluveriyor öyle mi?
Gül’ün bu konudaki yaklaşımı bize ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Halilzad’ın bir yıl önce söylediği sözleri hatırlattı. O da tutmuş, “Kerkük Irak’ın iç işidir” deyivermişti de Başbakan olarak Erdoğan sormuştu:
“-O zaman sormazlar mı, ABD’nin Irak’ta işi ne!”
Velhasıl Amerika 10 bin kilometre öteden gelecek, Irak’ta bir buçuk milyon insanı katledecek, beş milyon çocuğu babasız bırakacak, camileri Haçlı kışlası haline çevirecek ve kimse tutup ABD’ye sen Irak’ın içişlerine niye karışıyorsun demeyecek, Türkiye Kerkük’teki haklarını ve soydaşlarını korumak istediğinde ABD’liler ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tutacak:
“- Kerkük Irak’ın iç işidir!”
Diyecek..
İnsanlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül’ün bu tür yaklaşımlarını anlamakta zorlanınca her meseleye parti gözlüğü ile bakanlar, “Siz Gül’ü Müslüman olduğu için eleştiriyorsunuz” diyor.
Gerçi üzerinde durulacak bir yaklaşım değil ama biz o kardeşlere soralım: “Türkiye’den soykırımı tanıma, tazminat ve toprak talebinde bulunan Ermeni diasporasının işine gelen yorumları yapmanın” ve Kerkük’te yaşananlara ABD Irak temsilcisi Zalman Halilzad gözlüğü ile bakmanın Cumhurbaşkanı Gül’ün Müslümanlığı ile ne ilgisi var!
Basiret lütfen!