Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

ABD'nin küstahlığı hiç bitmiyor!

Türkiye'ye yönelik küstah ifadeler ve Türkiye'nin iç işlerine müdahale, ABD'de altmış yıllık gelenektir. Kıbrıs'ta, Türk soylulara karşı işlenen katliamlar dolayısıyla Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesi gündeme gelince ABD Başkanı Johnson'un mektubu gündeme düşmüştü. Üslupsuz, saygısız ve küstah mektup ABD Başkanı Johnson tarafından İsmet Paşa'ya yönelik olarak yazılmıştı. Paşa buna "yeni bir dünya kurulur Türkiye'de yerini alır diyerek" cevap verilmişti.

Türkiye'nin malum gelişmeler üzerine Suriye'ye yönelik askeri operasyon yapacağı ortaya çıkınca, ABD'nin başkanı Trump, küstah, diplomatik nezaketten uzak ve saygısız bir mektubu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik olarak yazmıştı.

Bununla da kalmayarak şu sözler de Trump tarafından söylenmişti: Türkiye'yi olası operasyonda limitleri aşması halinde "Türkiye ekonomisini tamamen yıkarım, yok ederim (ki daha önce yaptım)".

Joe Biden yıllar önce, "Türkiye'nin etrafını ateş çemberine çeviririz" tehdidinde bulunmuştu.

Geçtiğimiz ocak ayında Rand Co., "Türkiye'nin milliyetçi eğilimi" başlıklı bir raporu yayınlanmıştı. Raporun 'Türkiye-ABD ilişkilerinde kalıcı yıkımın önüne geçmek' amacıyla hazırlandığı ifade edilmişti. Bu raporda uzmanlar, Washington'a 'Türkiye'de ABD dostu muhalefet oluşturma" çağrısında bulunmuştu.

Bu raporda Türk Hükümeti 'ekonomik kalkınma odaklı politikadan milliyetçilik ve etnisite temelli çatışma odaklı politikalara' yönelmekle suçlanıyordu.

Raporun yer verdiği en önemli tespitlerden birisi de, Türkiye ile Batılı devlet arasında giderek genişleyen bir uçurumun söz konusu olduğuydu. Rand, Türkiye'nin Batı'dan uzaklaşma sürecinde 4 ana senaryo olduğuna işaret etmesidir. Buna göre Türkiye, gelecekte NATO içerisinde görüş ve duruş farklarına rağmen 'zorlayıcı' bir müttefik olarak kalacak; ya muhalefetin iktidara gelmesiyle Türkiye yüzünü yeniden Batı'ya dönecek, ya Ankara, Avrasya ve NATO arasındaki denge politikasının dozunu artıracak ya da NATO'dan tamamen çıkacak.

Joe Biden'in 8 ay önce 'Amerikan Başkanı aday adayı' iken Türkiye'de iktidar ve muhalefet üzerine söyledikleri aslında CIA'nın yan kuruluşu olan Rand raporunun sözlere dökülmüş halidir.

Şunları söylüyor Biden: Türkiye'de "Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli... Ama bence daha önce benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile… İstanbul'da dışarı atıldı, partisi dışarı atıldı."

Burada ilginç olan ABD'nin güdemediği iktidarları ya darbe ya da muhalefeti manipüle etmek suretiyle iş başından uzaklaştırma stratejisi izlediğini açıkça söylemesidir. Dahası Türkiye'deki darbelerin ve 15 Temmuz darbe girişiminin failinin ABD olduğu da açıkça itiraf edilmiş olmaktadır.

Joe Bıden, bu defa darbe yoluyla değil muhalefeti güçlendirerek seçim yoluyla AK Parti iktidarının iş başından uzaklaştırılması gerektiğini söylüyor.

Trump ise Erdoğan'la ilgili görüşlere katıldığını ancak "Erdoğan gibi 'dünya çapında satranç oyuncusu'yla baş etmek için Biden'in "zihninin yetersiz" olduğunu söylüyor. Erdoğan'ın mücadele edilmesi gereken kişi olarak niteliyor ve 'Onunla ancak ben baş ederim' demeye getiriyor. Demek ki Trump/Cumhuriyetçi ya da Biden/Demokrat fark etmiyor ABD'de, Türkiye/Erdoğan aleyhtarlığının seçmende karşılığı var. Bunları bir tarafa not edelim.

Diğer yandan Biden'in ya da Trump'ın bu sözleri herkesin duyacağı mahfillerde etmesi gerçekte "Türk seçmenine Erdoğan'ın arkasında durun" mesajıdır. İşin bir de bu yönü vardır.

ABD'li siyasi aktörler Türkiye'de siyasi rant uğruna ülkesini, milletini, cumhurbaşkanını ve devletini satacak ne iktidar ne de muhalefetin olmadığını artık anlamalılar.

Yazarın Diğer Yazıları