ABD'nin Irak'taki çıkmazı
Küresel hâkimiyete soyunan ABD, kopardığı parçaları yutamayan bir deve benziyor. Irak, Amerikan devinin gırtlağına batmış bir kılçıktır. Adeta ağzına aldığı Irak’ı ne parçalayabiliyor ne yutabiliyor ne de bırakabiliyor. Irak’ta olayların arkasına takılmış, tam anlamıyla ne yapacağını, nereye gideceğini bilemeyen bir ABD ile bütün dünya karşı karşıyadır. ABD’nin yalnız Irak’taki askerleri değil, Washington’daki yetkililerinin de aklı karışık. Irak’ın geleceği konusunda ABD’nin akıl şirketleri, stratejik düşünce merkezleri, cumhuriyetçi ya da demokratları hepsi şaşkın.
Bu şaşkınlık, ABD’nin Irak konusunda ilk günden, itibaren masanın üstünde tuttukları bütün seçeneklerin hâlâ masanın üstünde olmasından bellidir. Örneğin; Irak’ı “üçe bölmek” fikri işgalin ilk gününden bugüne hâlâ masada duruyor. Ancak ABD’li kurmaylar üçe bölünmüş bir Irak’ın üreteceği sorunları, bunun kaçınılmaz bir biçimde tetikleyeceği iç savaşı, bu durumun neden olacağı Irak’a komşu ülkelerin müdahalelerini ve İran’ın gittikçe güçlenen durumunu düşünerek tereddüde düşüyorlar. Baker/Hamilton’a Irak için plan siparişi veriliyor. Plan “bölge ülkeleriyle birlikte sorunu çözmek ve asker çekmek” önlemlerini öngörüyor. Başkan Bush, planların aksine bölgeye asker takviyesi yapıyor.
ABD, Irak’ta ilk işe Şiileri güçlü bir şekilde iktidara taşımakla başlıyor. Sonra yapılan işin ancak ABD’nin can düşmanı İran’ı güçlendirmeye yaradığını görüyor. Ardından ABD, Şiileri kendi aralarında parçalayarak bir grubu diğerine karşı kullanmayı deniyor. Ondan da yeterince sonuç alamayınca bu defa sisteme Sünnileri dahil etmek için harekete geçiyor. Bu durumun da Irak’ta istikrarı sağlayacak bir sonuç üretmesi söz konusu olmuyor.
ABD’nin başından bu yana İsrail ile birlikte izlediği tek istikrarlı politika; Kürt yönetimini güçlendirmek, Türkiye’ye karşı desteklemek ve PKK konusunda Türkiye’yi hareketsiz bırakmak olmuştur. Bu durum da Türkiye’deki ABD karşıtlığının tavana vurmasından başka bir işe yaramamıştır. Sonuçta TSK, Irak sınırına yığınak yapmış, uygun şartları ve siyasi iradenin vereceği kararı bekler hale gelmiştir.
ABD diplomasisi de Irak’taki ABD askerleri kadar hata yapmaya devam ediyor. Hollbrok gibiler Irak’ın kuzeyi için bazen “Tayvan Modeli” önererek bazen de ABD askerlerini Irak’ın kuzeyine çekme teklifleri getirerek bunu yapıyorlar. Diğer yandan halen Amerikan Yönetimi, Irak’ın bölünmesi ve İran’ın bölgede etki alanını artırma girişimleri karşısında Körfez ülkelerini silahlandırmak istiyor.
Bush Hükümetindeki patronlar, Irak petrolünün sonsuza kadar üzerine oturmak için plan üstüne plan yapıyorlar. Ancak açık bir çıkış yolu öneremiyorlar. Demokratlar ise, bir yandan Irak’tan asker çekmeye hemen başlanması çağrısı yaparken diğer yandan kuzeyde bir tampon bölge öneriyorlar. Kuzey Irak’ta Kürt bölgesinin Türkiye’nin müdahalesine karşı korunması gerektiğini ileri süren Demokrat güdümlü kuruluşların raporunda “bu böl-geye 8 bin Amerikan askeri yerleştirilmeli” önerisi getiriliyor. Halen Irak’ın kuzeyinde ABD’nin bir üs kurmasını öneren teklifler Washington’dan gelmektedir.
Demokratı, Cumhuriyetçisi ve düşünce kuruluşlarıyla ABD’de kafaların ne denli karışık olduğunu ortaya koyan bir başka olguyu da Boston Globe’un 30 Ağustos tarihli sayısında yazılan bir yazıdan anlamak mümkündür. Söz konusu Lenore G. Martin imzalı yazıda, “Maalesef yönetimin politikaları Türkiye’yi Amerika’nın bölgesel güvenlik ağı içinde tutmak yerine onu İran’a yakınlaştırıyor” deniyor. Prof. Martin, “Politikalarımızı, terörist bir gruba korunak sağlamaktan, bir müttefiki destekleme yönüne doğru değiştirmeliyiz” diyor.
General Petraeus’un raporu da artık malumdur. Amerika’da Demokratlar Irak savaşının Bush’un savaşı olduğuna inanıyorlar ve Petraeus’un raporunun ABD askerlerinin en az 10 yıl içinde Irak’ta göstereceği varlığın planları olduğunu düşünüyorlar. Doğru düşünüyorlar. ABD için Irak’tan çekilmek, Avrupa’dan, enerji kaynaklarından, Merkezi Asya’dan çekilmek anlamına geliyor. Onun için de ABD’nin Irak’tan onurlu bir biçimde çekilme iradesinin henüz oluşmadığı gözlenmektedir. Öyle görünüyor ki, Amerika’da Bush yönetimi devam ettiği sürece Irak’ta da ABD çıkmazı ve kaos devam edecektir.