ABD'nin çözümü ve PKK
Türkiye, çeyrek asırdır etnik, ırkçı, ateist ve faşist bir terör örgütünün saldırısıyla karşı karşıyadır. Bu örgüt, Kürtlerin Müslüman olmasının her şeyden önce onların Türkleşmesi anlamına geldiğini ve ayrılıkçı duygularını körelttiğini düşündüğünden, İslam dinine karşı ciddi bir karşıtlık da geliştirmiştir. Stalinist ve dinsiz bu terör örgütü yıllara yayılan süreç içerisinde dinine ve değerlerine karşı savaştığı halkın önemli bir kesiminden de ciddi bir destek görmeye başlamıştır. Bunun nedenleri vardır: Bu örgüt bir yönden yol yapan aracı, yakarak; çocuk eğiten öğretmeni öldürerek; halkı tedavi eden doktoru ya da hemşireleri kurşuna dizerek bunu gerçekleştirmiştir. Diğer yandan da bölgede görev yapan bürokratların uygulama ve otorite zaafları istismar edilmiştir. Süreç içerisinde kurulan HEP, DEP, DEHAP ve DTP gibi partiler ise resmen devlete karşı terörün yanında konumlanarak olguyu tamamlamışlardır.
Faturayı Türkiye’ye ödetmek!
Terör örgütü içeride önemli kazanımlar sağlamışken bölgedeki son gelişmeler köşeye sıkışmasına neden olmuştur. Süreç içerisinde küresel güçlerin bölgede süreklilik arz eden çıkar çatışmaları, terör örgütünü bu ülkelerin emellerinin aracı haline getirmiştir. Bu yüzden de terör örgütünün Türkiye sınırları içindeki ve dışındaki varlığı şu veya bu biçimde bugüne kadar süregelmiştir. Şu sıralarda da Irak’tan işgalci askerlerini çekmek durumunda kalan ABD’nin çıkarları, Irak’ta BOP bağlamında kurduğu düzenin devamına bağlıdır. İran, Irak’ta Şiilerden yana taraftır ve ABD karşıtı bir strateji izlemektedir. Suriye bölgede “etnik ve mezhebe” dayalı bir federasyona karşıdır. Irak’lı Araplar, ABD desteğinde Barzani yönetiminin elde ettiği imtiyazlı statüya karşı itirazlarını yoğunlaştırmıştır. Bu durumda ABD’nin Irak’ta kurduğu düzenin devamı Türkiye’nin etkin ve fiili desteğini şart kılmaktadır. ABD, hamiliğini fiilen yaptığı “Kürt Federasyonu”nun varlığının Türkiye’ye bağlı olduğunu her zamankinden daha çok farkındadır. Bu nedenle de Türkiye’yi rahatsız eden PKK terör örgütünün tasfiyesi şimdilik ABD’nin çıkarlarına uygun düşmektedir. ABD işgalinin bölgede meydana getirdiği olumsuzlukların faturasını PKK’yı kullanarak Türkiye’ye ödetmeye çalışmaktadır.
Barzani varlığı ve PKK!
Ancak ABD’nin çıkarlarının aksine bölgedeki Kürt Federasyonu için PKK terör örgütünün varlığını sürdürmesi hayati önem taşımaktadır. Türkiye’nin Kerkük, Türkmenler ve bölge üzerindeki tarihi söylemleri Barzani yönetimini korkutmaktadır. Bu nedenle de bırakın PKK’yı bölgeden çıkarmayı “Türkiye’ye Kürt kedisi”ni dahi teslim etmemeyi siyasetlerinin odağına koymuş durumdalar. Barzani yönetimi, orta ve uzun vadede Türkiye’ye karşı kullanmak üzere PKK’nın varlığını sürdürmesini, temel strateji olarak almıştır. Bu durumda ABD için tek çıkar yol kalmaktadır: Terör örgütünün dağdan indirilmesi ve silah bırakması için Türkiye’nin PKK’nın isteklerini dikkate alan düzenlemelere gitmesidir. Bu nedenle de Türkiye’yi bir an önce şimdiye kadar attığı adımların dışında adım atmaya zorlamaktadır. Bu bağlamda dikkatler genel affın çıkarılmasına, Anayasa’nın değiştirilemez hükümlerinin aşılmasına, yerel yönetimlerin güçlenmesi adı altında bölgede federalizme giden yolların açılmasına, Türk kavramının kaldırılmasına ve Türkçenin devlet dili olmaktan çıkarılmasına yöneltilmiştir.
“İyi şeyler olacak”, “Tarihi Fırsat” ya da “Kürt Sorununun Çözümü” diye dile getirilen hususların arka planında yukarıdaki gelişmeler vardır. ABD, Türkiye’nin yalnız PKK’yı deği, bütün “Kürt Sorunu”nu dikkate alarak, yalnız silahla değil aynı zamanda siyasi yolları da kullanarak, dayatarak değil uzlaşarak çözmesi gerektiğini istemektedir. Çözüm söylemleri tuzak kokuyor ve bu durum her zamankinden daha dikkatli olmayı gerekli kılıyor.