AB'de ve Türkiye'de etnik siyaset
Bugün, eskiden adına “düveli muazzama” denilen Haçlıların kışkırttığı etnik bölücü terörün nelere mal olduğu bütün açıklığı ile ortada. İnsanlığa karşı işlenen suçlardan sayılan kanlı terör medyada, ülkenin her yerinde, hatta TBMM’de savunulabiliyor. Her vesileyle “etnik milliyetçiliğe” karşı çıkıyormuş gibi görünenlerin, aslında elleri kardeş kanına bulanmış bu hainleri meşrulaştırdıkları, alenen pazarlığa girdikleri de biliniyor. Benzerine hiçbir ülkede rastlanmayacak bu duruma karşı, kamuoyunda yeterli tepkinin olmayışı ise hayret vericidir, incelenmelidir. Tabii burada akla, yerli-yabancı, yetkili-yetkisiz çevrelerin yürüttüğü, zihin karıştıran psikolojik harekât geliyor. Sanki “etnik” temelli egemenlik talebine evet denilmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı için devlete ve millete “silah çekilmesi” normalmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Hem de dünya gerçeği gizlenerek.
Bunun için “Kıblegâh” (!) yapılan AB ülkelerine bakalım. Oralarda durum nasıl görelim:
Fransa: Nüfusu 60 milyon 711 bin. Etnik gruplar ve nüfusları ise: Brötonlar 2 milyon, Almanlar Alsas Loren’de 1 milyon 400 bin, diğer bölgelerde 200 bin olmak üzere 1 milyon 600 bin, Cezayirli 1 milyon 500 bin, İtalyanlar 1 milyon 200 bin, Portekizliler 1 milyon, İspanyollar 700 bin, Polonyalılar 400 bin, Yahudiler 700 bin, Korsikalılar 400 bin, Katalonlar 250 bin, Ermeniler 250 bin, Basklılar 200 bin, Çingene 25 bin, Faslı 400 bin, Tunuslu 200 bin. Türkler ve benzeri gruplar bu hesapta yoktur. Nüfusu 100 binin altında olanlar; Çingene, Kelt, Slav, Endonezyalı, Latin vb. gruplar.
Fransa’daki etnik gruplardan; 5’inin nüfusu 1 milyonun, 3’ünün nüfusu 500 binin, 16’sının nüfusu 100 binin üstündedir. Genel nüfusun yüzde 80’i Fransız, yüzde 20’si etnik gruplar.
İngiltere: Nüfusu 59 milyon 989 bin. Etnik gruplar: İskoçlar 6,5 milyon, K. İrlandalılar 3 milyon olmak üzere 20’nin üstünde etnik grup var. Genel nüfusa oranları: İngilizler yüzde 81, etnik gruplar yüzde 19 (İskoç yüzde 9.6, İrlandalı yüzde 2.4, Gali yüzde 1.9, Ulster yüzde 1.8, Batı Hintli, Hintli, Pakistanlı ve diğer yüzde 2.8). Dini yapı ise şöyle: Nüfusun yüzde 70’ini Anglikan ve Roma Katolikleri, yüzde 3’ü Müslüman, yüzde 8 Presbiteryen Hıristiyan, yüzde 0.7 Methodist Hıristiyan, yüzde 0.7 Sih, yüzde 0.5 Hindu, yüzde 0.4 Musevi.
İspanya: Nüfus 41 milyon 184 bin. Etnik gruplar: Galisiyenler 5 milyon, Basklar 1 milyon 500 bin. Diğer etnik gruplar: Portekizliler, Çingeneler, Cezayirliler, Faslılar, Romançlar, Pomaklar, Mısırlılar, Galiler, Gorançiler, Karadağlılar, Sırplar, Hırvatlar, Yugoslavlar, Ulanlar, Gagavuzlar, Lippovanlar, Livler, Karaimler, Kaşublar, Sordar, Frizler, Alsaslar, Boyklar, Lemkler vb. Tunuslular gibi İspanya sömürgelerinden gelen topluluklar bu tabloda yok. Türkiye: Nüfus 74 milyon. Son yıllarda yapılan bütün anketlerin ortalamasına göre anadiller: Türkçe 66 milyon (yüzde 90), Kürtçe 5 milyon (yüzde 6.76), Zazaca 800 bin (yüzde 1.08), Arapça 800 bin (yüzde 1.08), Çerkesçe (Kafkasların tümü) 300 bin (yüzde 0.41), Lazca 200 bin (yüzde 0.27), diğer 300 bin (yüzde 0.41). 1965 nüfus sayımındaki ana dil dağılımı ise; Türkçe yüzde 90.10, Kürtçe yüzde 7.10, Arapça yüzde 1.20, Zazaca yüzde 0.5, Çerkesçe yüzde 0.18, Lazca yüzde 0.08, diğerleri yüzde 0.82. AB İstatistik Kurumu, Eurobarometer Anketi, (Eylül 2003) Türkçe yüzde 93, etnik diller yüzde 7. Türkiye’de nüfusu 100 binin üstünde olan etnik grup sayısı 5’tir.
Evet yukarıdaki objektif gerçeğe tekrar tekrar bakalım. Bu sayılara, sadece Anadolu’daki bin yıldır birlikteliğimizi, aynı dinden olduğumuzu, tevhit dini olan İslam’ın kaynaştırıcılığını, buna karşılık Hıristiyanlığın her mezhebinin ayrı din gibi telakki edildiğini, birbirleriyle evlenmeyi bile engellediğini ilave edelim ve sonra da düşünelim. Niçin onlar kendilerine mozaik değiliz, monoblok-tek parçayız diyorlar da, bize gelince siz “çokkültürlü” ve “mozaik” siniz diyorlar? İnsan haklarını ileri sürerek, etnik grupların, egemenliğimize ortak yapılmasında ısrar ediyorlar?
Niçin bizim yetkili ve yetkisiz işbirlikçiler, “çokkültürlülükle ve mozaik” olmakla övünüyor, “farklılıkların zenginliğimiz” olduğunu ısrarla tekrarlıyor? Türkiye’nin 36 etnik parçadan meydana geldiğini vurgulayıp etnik gruplara dayalı bir rejim kurmanın adına “demokratikleşme” diyorlar?
Bu kafalar değişmedikçe Türkiye’nin başı beladan kurtulur mu?